16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Laik devletin dini bayramı/EMRE AKÖZ

Bayramınız kutlu olsun! Bu güzel dilekten sonra gelin biraz kafa karıştırıcı konulara girelim.
Mesela şöyle bir soru: Acaba "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye meydanlarda slogan atan vatandaşlarımız bugün ne yapıyor?
"Bunu bilmeyecek ne var" diyeceksiniz, "Onlar da bayramlaşıyor, onlar da büyüklerini, akrabalarını, dostlarını ziyarete gidiyor... Bazıları ise bayram tatilinden yararlanarak yurtiçinde ya da dışında geziye çıkmış durumda."
"Ne tatili, niye çalışmıyorlar ki..." diye sorsam, bu kez kızacaksınız: "Bayram tatili, bayram. Resmi tatil ya bugün..."
Hah, işte ben de onu diyecektim: Ramazan ve Kurban Bayramları, dini bayramlar değil mi? Evet. Öyle oldukları apaçık...
Peki nasıl oluyor da laik devlet, dini bayramları " resmi tatil " ilan ediyor?
Yanlış anlamayın: Benim bu iki dini bayrama denk gelen günlerin, resmi tatil olmasına en ufak bir itirazım yok.
Ama bugüne kadar, laiklik konusunda mangalda kül bırakmayanların da, " Laik bir devlette, dini bayramlar resmi tatil olamaz... Biz çalışmak istiyoruz " dediğini hiç işitmedim.
"Tutarlı" olmak için birkaç cılız ses çıkmıştır sağda solda ama benim kulağıma gelmedi. Maşallah hepsi tatillerini yapıyor.
Yukarıda "tutarlı" dedik ya... Kimsenin tutarlı olmak gibi bir derdi yok aslında. Bu yüzden "laiklik" sloganları atanları "fikirsel açıdan" hiç ciddiye almadım.
"Diyanet İşleri" devletin en büyük kurumlarından biri olarak ortada dururken, hangi laiklikten söz ediyorlar Allah aşkın?


Fırsat çıkmışken biraz da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) son kararından söz edelim.
Biliyorsunuz okullarda "Din ve Ahlak Kültürü" dersi var. Teorik olarak bunların birer ' kültür' yani ' bilgilenme' dersi olması gerekiyor.
Halbuki pratikte bunlar "din eğitimi" dersi olarak okutuluyor. Dualar ezberleniyor. Hatta hocalar öğrencileri camilere götürüp nasıl aptes alındığını gösteriyor.
Böyle olduğu için de Hıristiyan ve Musevi ailelerin öğrencileri derslerden muaf tutuluyor.
Ancak AİHM'ye başvuran bir Alevi vatandaşımız itiraz etmiş: "Bu zorunlu derslerde sadece Sünni İslam öğretilmekte ve tatbik edilmekte."
AİHM de "Ey Türk devleti... Böyle ders kitabı olmaz. Madem kültür dersi veriyorsun, hani diğer dinler ve mezhepler yok? Hem zaten bunun bir kültür dersi olmadığı, diğer dinlerden çocukların muaf olmasından belli" diyor.
Yani AİHM, "tutarlılık" arıyor.
Ama bulamaz! Mümkün değil.
Bizimkisi "çelişkiler" devleti.
Bir yandan inançlı halk bastırıyor: "Çocuğuma dinini öğret... Sen öğretmezsen, bırak ben bir yolunu bulayım..."
" E o zaman sivil toplum kendisi halletsin " diyorsunuz... O da mümkün değil: Hem " Tevhidi Tedrisat " ( Eğitimin Birliği ) Kanunu'na aykırı, hem de tarikat ve cemaatlerden korkuluyor.
Sonuç: Halkın talebine cevap verebilmek ve aynı zamanda dini kontrol altında tutabilmek için laik devletimiz "kültür dersi" kisvesi altında "din eğitimi" yapıyor.
Ama aynı devlet... Kendisi böyle bin bir "maske" takarken... Açık Öğretim Fakültesi sınavına, türban yasak olduğundan "perukla" giren öğrencinin kağıdını iptal ediyor.
Bayramınızı bir kez daha kutlarken uyarmak isterim: Fazla 'şeker' sağlığa zararlıdır.

Emre Aköz/Sabah
Yayın Tarihi : 12 Ekim 2007 Cuma 09:14:44
Güncelleme :12 Ekim 2007 Cuma 09:18:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
zülfikar şen IP: 85.102.253.xxx Tarih : 14.10.2007 19:07:06

laikliği din ile devlet işlerini ayırmak olarak algılanamazsa yada laikliği dinsizlik olarak algılarsak o zaman yazdıklarınız anlam kazanır yoksa laik olan ülkelerdeki dinsel anlamlar türkiye de uygulanmaya kalkılırsa laiklik elden gidiyor deniliyor yani biz ne dinimizi anlayabilirz nede laikliği tam uygulayabilirz nasıl ki iran şeriat uyguluyorum diye kafasına göre bir şeyler uyguluyorda adına islamiyet diyorsa bizde bir şeyler yapıp birilerinin istemediklerini yapmayarak adına laiklik diyoruz bütün olay bundan ibarettir. saygılarımla