Yargıtay Ceza Genel Kurulu, "Laiklik dinsizliktir" diyen bir gazete yazarına verilen mahkûmiyet kararını bozdu.
Her ne kadar yazar laikliğin din özgürlüğünün güvencesi olduğunu bilmiyor ya da bilmez görünüyor, diğer dinlere verilen özgürlükten rahatsız olmuşa benziyorsa da...
Bunların mahkûmiyet sebebi olmaması gerekir.
Konuyla ilgili yorumlar, önümüzdeki günlerde hukukçular kararı incelemeye vakit buldukça yoğunlaşacaktır.
Bu arada kararın gerekçesindeki kimi görüşler çok dikkat çekici... Örneğin:
"...Toplumun ulaştığı sosyal ve kültürel düzey itibariyle ’laiklik’ kavramının günlük yaşama girdiği ve reddedilemez ve zayıflatılmaz düzeyde benimsenir olduğu saptanmış, kahir çoğunluğun sahiplenmesine tevdi edilmiştir. Artık böylesine korumaya alınmış bir kavramın ceza yaptırımı tehdidiyle himayeye tabi tutulması gereksiz addedilmiştir." Yargıtay üyeleri acaba laikliğin "kahir çoğunluk" tarafından sahiplenildiğine, koruma altına alındığına nasıl hükmettiler?
Bugün TBMM’nin üçte ikisini dolduran iktidar partisinin başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, 1994 yılında RP’nin Ümraniye İl Binası’nın açılışında bakınız ne diyor:
- Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor... Bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek... Sen bunun önüne geçemezsin ki...
- Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman. Hem laik hem Müslüman olunmaz... Ya Müslüman olacaksın ya laik...
Sayın Erdoğan, aradan geçen 11 yılda bu görüşleriyle ilgili bir özeleştiri yaptı mı? Biz duymadık.
Bir siyasi parti bu söylemle ülkede oyların yüzde 34’ünü almış ve TBMM’de sandalyelerin üçte ikisinin üzerine oturmuşsa, o ülkede laikliğin güvence altında olduğu söylenebilir mi?