23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Mersin-Trabzon Hattı... - Mustafa Balbay

Türkiye için en çok kullanılan tanımlardan ikisi şudur:

1- Uçurumun eşiğindeyiz...

2- Bir darboğazdan geçiyoruz...

Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafi ve politik durum, ne yazık ki bu iki tanımı sık sık güncel kılıyor.

Başkentte devlet kurumları, ülke güvenliği açısından öncelik taşıyan konulara özel bir hassasiyetle yaklaşırlar. Tehdit algılamasında ilk sırada olan sorunlar üzerinde özel politikalar oluşturulur. 1990’lı yıllarda Türkiye için iki temel tehdit öne çıktı. Birinci yarıda ülke bütünlüğüne, ikinci yarıda laik devlet yapısına yönelik saldırılar, temel-güncel sorun olarak ilk sırayı aldı.

Bugün ise Ankara’daki devlet kurumlarının tehdit algılamasında ilk sıraya koyduğu konunun şu olduğunu söyleyebiliriz:

İç barış!

Ankara bir süredir bu kaygının ateşiyle yanıyor!

****

Mersin’de Nevruz kutlamaları sırasında bayrak yakma girişimiyle başlayan ulusal hassasiyet ve bunun karşısında gelişen durum, başkentteki saptamayı öne çıkarıyor.

Türkiye 1984-1999 arasında 15 yıl süren ciddi bir terörle mücadele dönemi geçirdi. Bu zaman dilimi içinde teröre verilen can 30 bini buldu. 100 milyar doları aşan maddi kayıp bir yana.

Terörle mücadele ederken bölge halkını karşıya almama, çok hassas bir dengeyi gerektiriyordu. Bunun yanında iç göçün getirdiği ciddi sorunlar da vardı. Batı’daki yerleşim yerlerinin çoğunda Güneydoğu’dan göçenlerin oluşturduğu mahalleler kuruldu.

Bugün Türkiye’nin belki de her il ve ilçesinde şehitlik var. Terörün en kanlı günlerinde şehit cenazelerini camiden, tören yerinden alan yurttaşlar, mezarlığa götürdüler, toprağa verdiler. Vatan sağ olsun, deyip acılarını içlerine gömdüler. Bulundukları yerleşim yerinin Güneydoğulular mahallesine yönelmediler.

Bu, Anadolu insanının sağduyusunun, bir arada yaşama duygusunun en somut örneklerinden biriydi.

****

Trabzon’da önceki gün yaşanan olaylar, iç barışın korunması için herkese ama herkese çok önemli görevler düştüğünü ortaya koyuyor.

1- Öncelikle sağduyu... Yerel yayın organlarından genel medyaya, siyasetçilerden toplum önderlerine kadar herkesin, ’’her şeyden önce iç barış’’ ilkesini yaşama geçirmesi gerekiyor.

2- Yurttaşlar neden bu kadar hassaslaştı sorusunun yanıtı ayrı ve ciddi bir tartışma konusu. Acaba ülkeyi yöneten iktidar, yurttaşın kendisini yalnız hissetmesine mi neden oluyor? Acaba iktidar, halkın kendisine, ülkesine duyduğu özgüveni yıpratabilecek kayıtsızlık, kaygısızlık izlenimi mi veriyor?

3- İç barışın bozulması kimin işine yarar? Bu soruya verilecek yanıt da sağduyunun hemen yanına yerleştirilmeli. Acaba Türkiye’de terörle amacına ulaşamayanlar iç gerginlikle mi ulaşmaya çalışıyor?

4- Toplum hassaslaşınca onu kullanmak kolaydır. Asıl olan toplumun her zaman diri, hassas olmasına öncülük etmektir, zaman zaman Mersin-Trabzon benzeri olaylar meydana gelince de sağduyunun sesinin tüm seslerin üstüne çıkmasını sağlamaktır.

5- Mersin-Trabzon hattından herkesin alacağı dersler var:

Anadolu insanının değerleriyle oynanmamalı.

Anadolu insanının değerleri herkesin elinde oyuncak haline gelmemeli.

ankcum *cumhuriyet.com.tr 


Mustafa Balbay - Cumhuriyet Gazetesi
Yayın Tarihi : 9 Nisan 2005 Cumartesi 02:07:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?