18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Mine G. Kırıkkanat - Radikal Gazetesi

Mine G. Kırıkkanat Asiller ve sefiller

Mine G. Kırıkkanat

18/02/2004 (1436 defa okundu)

Finans girdaplarında medya gemileri var diye batmayız sanan Uzan ailesinin sonunda karaya oturan armadasını izlerken, sanki 20 yıl önce gördüğüm bir filmi yeniden seyreder gibiyim. Oysa film değil, tüm Türkiye'nin seyrettiği gerçek bir medya dramasıydı. Ve bazı medyatik aktörler Asil Nadir dramasından hiç ders almamış olacaklar ki, Uzanların medya trajedisine de borazancıbaşı yazıldılar!
Tabii ki sözüm işsizliğin kol gezdiği bir meslekte, ekmek parası bulduğu yerde çalışan sessiz emekçiler için değil. Borazancılar için. Kelle ücretini peşin alanların borazancılığını anlıyorum da, tükettiği soluğun ücretini bırakın peşin, sonradan bile alamayan emir kulu vokalistlerin, emir emiri götürdükten sonra bile sadakatle 'hücum borusu' çalmalarını bir türlü anlayamadım, anlamama da imkân yok.
Türkiye'nin 1980'li yıllarda yükselen değerlerinden biri, Asil Nadir adlı Kıbrıslı işadamıydı. İngiltere'de 'yaptığı' servetle 'anavatana yatırımcı' girişi pek muzaffer olmuş, anaya yatırımlarından kendilerine de babalık
çıkarmak isteyen medya erbabı, yoluna kırmızı halı sermişti.
'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganı henüz icat edilmediğinden,
'İngiltere bir Türk'le gurur duyuyor!' diye lanse edildiğini anımsıyorum. Tabii ki Turgut Özal yıllarıydı! Tıpkı bugünkü gibi dış yatırımcılara bel bağlanmış, İngiltürk Asil Nadir'i görünce 'Godot' geldi sanılmış, Özal'a atılanlardan artakalan umut palamarları Nadir'e atılmıştı. Medyanın 'umut'tan anladığı, elbette paralanmaktı. Asil Nadir'in de medya sahibi olmanın avantajlarını anlamış bir işadamı olduğunu anlamış, alkış tutmak için paralanıyordu. Asil Nadir, Güneş gazetesini satın aldı, nur olup 'money' yağdırmaya başladı. Basın 'uydu'ları Güneş'in çevresinde iştahla dönüp duruyorlardı. Müthiş bir çekimi vardı, transfer olanın torun çeyizi düzülüyordu. Paraya para denmiyor, değirmenin suyu sorulmuyordu. Asil Nadir artık bir medya sahibiydi.
İşte o günlerde, gazete patronları Ankara'da bir brifinge çağrıldı. Hangi merci tarafından çağrılmışlardı, bilmiyorum. Ama Ankara'daki buluşmada, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi Nadir Nadi ile Güneş gazetesinin imtiyaz sahibi Asil Nadir, ilk ve son kez karşılaştılar. Asil Nadir, karşısında Cumhuriyet gazetesinin efsane patronu Nadir Nadi'yi görünce, elbette saygı gereği, ama epeyce kendini beğenmiş ve 'Artık eşitiz' havalı bir çeviklikle yanına geldi, elini uzatırken, "Ben Asil Nadir!" dedi. Nadir Nadi, uzatılan eli yapmacık bir şaşkınlıkla sıkarken cevabı yapıştırdı: "Ben de Sefil Nadir!"
Aziz dostum Ali Sirmen'den dinlediğim bu anekdot, bence Türk medyasının yakın tarihini iki tümcede özetliyor.
Asil Nadir'in sonunu biliyorsunuz: İngiltere'de 'mali yolsuzluk'tan mahkûm oldu, iflas etti, Güneş gazetesi battı, KKTC'ye kaçmak zorunda kaldı, çıkamıyor, İnterpol peşinde, Türkiye'ye bile gelemiyor. Eğer KKTC, Rum Kesimi'yle birlikte AB'ye girerse hali yaman, çünkü İngiltere o zaman onu KKTC'den de toplayacak!
Ne kadar benziyor Uzanların başına gelenlere değil mi? ABD'de mahkûmiyet, Nokia boçları, iç iflas, İnterpol, dışarı çıkış yasağı, el konulan şirketler ve medya patronluğunda son... Sanki aynı filmin 'remake'i. Demek ki, ABD ve İngiltere'nin peşine düştüğü adamların 'işi' Türkiye'de de bitiriliyor. Ne İngiliz pasaportu kurtarıyor, ne Prens Charles'ın elini sıkmak. Ve kendisini 'asil' diye tanıtan oluyor size sefil... Ya da aslına dönüyor, diyebiliriz. Hiç çıkmamaları gereken yükseklerden inenlere, başka ne denir?
Ancak hükümetin Uzan Grubu'nu indirmek için çevirdiği film, çok daha tehlikeli bir tarihin, Demokrat Parti'nin 'remake'i. AKP ile DP'nin başlangıçları çok benzedi, gidişleri çok benziyor, ufukta Vatan Cephesi gibi sansüre dayalı, baskıcı, faşizan bir rejim görünüyor. Muhalefete tahammülsüzlük başladı mı, demokrasi bitti demektir. Ve bizim memleket, demokrasinin tam da 'demokrasiyi getirmek için gelenler' tarafından götürülmesine alışıktır.
AKP hükümetinin durup düşünmesinde yarar var: Ya kendi iktidarları da hasbelkader, hiç çıkılmaması gereken yükseklere kurulmuşsa?
Ya onlar da 'asil' değillerse?

MİNE G. KIRIKKANAT - RADİKAL GAZETESİ
Yayın Tarihi : 18 Şubat 2004 Çarşamba 18:07:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?