20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Necati Uyar - Evrensel Gazetesi

Ankara’nın yazgısı


Ankara’da seçim havası tüm sokaklara yansıdı. Her yer bayraklarla ve afişlerle donatılmış durumda. AKP elindeki sınırsız izlenimi veren kaynağı propagandaya yönlendirmiş gibi. Tüm reklam panoları AKP’nin afişleriyle süslü. AKP’nin kampanyası yerel seçimden daha çok bir genel seçim havasında. Önce Tayyip Erdoğan’lı afişlerle başlatılan kampanya bugünlerde halk kesimlerini temsil ettiği varsayılan fotoğraflarla süslü beklenti afişlerine bıraktı yerini.

Ankaralıların kurtulmak için gün saydığı başkan Gökçek ise yeni yeni yer almaya başladı sokaklarda. Hem de olur olmaz yerde insanların karşısına çıkan fotoğraflı sinir bozucu bir afişle. Gülümseme ile sırıtmanın sınırında bir fotoğraf ve “O benim başkanım” başlıklı afişle sahne aldı Gökçek.

Zaman akıp gidiyor. Oysa ki tam on yıl oldu Gökçek Ankara’nın başına geleli. Ankara değişti, yüzyıl değişti geçen dönem içinde. Ancak bir şey değişmedi; Gökçek’i iktidara taşıyan inatlaşma. İnatlaşmayı izleyen Gökçek bu kez tarihi farkla kazanma iddiasında.

Solda yaşanan parti içi ve partiler arası kavgalar, kısır çekişmeler ve ben de varım diyebilme hevesleri, iki dönem artarda Gökçek’i oturttu koltuğa. İki seçim döneminde çok küçük farklarla kaptırılan Başkentin yönetimi bu dönemde yine tehlikede. Kendini solun sahibi belleyen Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayıyla, solda oluşturulan Demokratik Güçbirliği’nin adayı arasında yaşanacak bölünme, oransal dağılımı ne olursa olsun, Ankara’nın bir beş yıl daha İ. Melih Gökçek’e teslim edilmesi demek. İktidar partisinden olmanın avantajlarını da arkasına alan Gökçek, bugün gelinen durumdan son derece hoşnut olsa gerek.

On yıldır neleri yaşamadı ki Ankara? Gökçek döneminde yaşananlar bir kent nasıl daha yaşanmaz hale getirilebilir dersinin uygulama mekanına dönüştürdü Ankara’yı. Gelir gelmez sanata tükürmekle başlayan Gökçek, Ankara’yı aydınlanmanın başkenti olmaktan uzaklaştırıp, pahalı malzemeyle boyanan rüküş bir kasaba havasına büründürdü geçen yıllar içinde.

Neler değişmedi ki Ankara’da son on yıl içinde?

Ülkemizde kent merkezinde yayalaştırmanın öncüsü olan kentin yerini, motorlu trafiğin üstün kılındığı bir kent aldı. Tek bir sokak bile yayalaştırılmadı geçen on yıl içinde Ankara kent merkezinde. Yayalaştırmayı unutan ve trafiği hızlandırmayı hedefleyen Gökçek yönetiminde, Ankaralılar her sokak köşesine yapılan merdivenli üst geçitlere tırmanmakla, hızla akan araçların arasına dalmak arasında tercihe zorlandılar.

Ulaşım sorununun çözümü denildiğinde özel araçlıların ulaşım sorunu geldi Gökçek yönetiminin aklına. Neredeyse her kavşak alt ve üst geçitlere dönüştürüldü son on yıl içinde. Toplu taşım konusunda ise geçmişte başlatılanlar dışında yeni bir adım atmak gelmedi son yıla kadar yönetimin aklına.

Kültürel etkinlik anlayışı, kavşak açılışlarında arabesk konser, havai fişek ve ucuz sirk gösterilerinden bir adım öteye geçemedi Gökçek yönetimindeki belediyenin. Sosyal yardım anlayışı ise halkın bir bölümüne bedava yemek ve kömür dağıtımından öteye geçemedi.

Planlama dışlananların başında geliyordu bu dönem boyunca kentte. Kentin Nazım İmar Planı işlemez hale getirildi, yok edildi. Eski planlardaki ağaçlandırılacak alanlar, kentin gelecekte nefes almasını sağlayacak yeşil kuşaklar ağır darbe aldı, konut alanına dönüştürüldü ve parçalandı.

Kentin amblemi de aldı yaşanan değişimden nasibini. Yıllardır Ankara ile özdeşleşen “Hitit Güneşi”nin yerini Gökçek ideolojisinin simgesi çift minareli amblem aldı, hem de yasaları hiçe sayarak ve yargı kararlarına rağmen kullanılarak.

Kentin havası da uyum sağladı yaşanan bu kirli değişime. Geçmişin kirli havasıyla ünlü kenti olan Ankara doğalgazla birlikte rahatlamıştı 90’lı yılların başında oysa ki. Doğalgaz kullanımı on yıl içinde pahalı da olsa yaygınlaştığı halde kış aylarında yeniden yaşanmaya başlandı hava kirliliği her nasıl oluyorsa.

Şimdi şapkayı ele alıp düşünme zamanı. On yılda Ankara’nın ve Ankaralının yaşadıkları ortadayken, bir beş yılın daha Gökçek’e hediye edilmesinin sorumluluğu altından kalkılmaz bir yüktür kendini solda tanımlayan, Gökçek döneminden hoşnut olmayan her parti ve her aday için. Ankara’da üzerinde uzlaşılacak bir aday lehine diğerlerinin çekilmesi artık kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Murat Karayalçın, solda yer alan diğer partilerin tabanından daha çok CHP tabanında kabul edilen ve istenilen bir isim. Beş yıl önce CHP adayı olarak seçime katılan Karayalçın, geçmiş dönemdeki adaylığına göre çok daha geniş bir tabanda uzlaşmayı sağlamış, çok geniş bir tabandan oy alma olanağını yakalamış durumda. 28 Martta Karayalçın’ın önünü açarak Ankara’nın yazgısını değiştirmek, gerek DSP adayı Tayfun İçli ve gerekse CHP adayı Yılmaz Ateş ve aday oldukları partiler için tarihsel bir görev ve sınavdır. 
 
e-posta: nuyar@mail.com

NECATİ UYAR - EVRENSEL GAZETESİ
Yayın Tarihi : 16 Mart 2004 Salı 16:22:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?