19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

OKS'de çözüm arayışları/Abbas Güçlü/Milliyet

'Milli Eğitim Bakanlığı'nın OKS inadının arkasında ne var?' sorusu ısrarla soruluyor. Aslında bu sorunun muhatabı Bakan Hüseyin Çelik'in ta kendisi. Ancak o ısrarla bundan kaçıyor. 

Ama söylenti çok. Örneğin, bu kontenjanların nakillerle doldurulacağı, örneğin el altından öğrenci alınacağı, örneğin anadolu liselerinin çökertme operasyonunun bir parçası olarak görülebileceği yönünde her kafadan bir ses çıkıyor. 

Bakanlık, hemen tepki gösterip "Hayır, bunların hiçbiri doğru değil" diyecektir. Ama demiyor. Ya da diyemiyor. İşte bu yüzden de sürekli eleştiriliyor. 

Yaptıkları açıklamalar ise gerçeğin çok ötesinde. Örneğin, 3. kontenjanın açılması halinde puanların ve eğitim kalitesinin düşeceği ifade ediliyor ki, bu mümkün değil. Aynı puanda binlerce kişinin yer aldığı OKS'de, bir okuldaki 30 kişiye varan kontenjan açıklarından, bir iki puanlık düşme bile abartılı olabilir. 

25 bin kişinin yarıştığı kolejler ile 800 bin kişinin yarıştığı anadolu liselerini birbirine karıştırmamak gerekir...
İşte bu yüzden nakillerden ön kayıtlara kadar her şeyin şeffaf olması gerekiyor...

Nakiller sınırlandırılsın 

Anadolu liselerinde nakil yönetmeliği neredeyse hemen her yıl değişiyor. Daha önce hazırlık sınıflarında kesinlikle nakil yoktu. Sonra serbest bırakıldı. Aynı şekilde, taban puan zorunluluğu yoktu, getirildi, sonra tekrar kaldırıldı ve bir kez daha baraj konuldu. Ancak, bir kez daha kaldırılırsa hiç sürpriz olmaz. 

Düşük puanlı anadolu liselerine girdikten sonra yüksek puanlı okullara nakil özellikle milletvekili çocuklarının benimsediği bir yöntem. Anadolu'daki düşük puanlı okullara girip sonra çeşitli mazeretler ve nakil oyunlarıyla Ankara ve İstanbul'daki en iyi okullara geldiler. Hatta bu yöntemden yararlanan Milli Eğitim bakanları bile oldu. 

Nakille İstanbul'a gelen öğrenci sayısı, bazı yıllarda, merkezi sistemle o yıl alınan öğrenci kontenjanının neredeyse yarısına yaklaştı.
İşte tüm bu haksızlıkların giderilmesi için nakillere sadece puan barajı değil, kontenjan sınırlaması da getirilmelidir. Her okul, merkezi sistemle aldığı öğrenci sayısının yüzde 5'inden fazla nakille öğrenci almamalıdır. Birinci sınıflarda da nakil kesinlikle kaldırılmalıdır. Bir hafta ya da bir ay sonra nakil isteyen öğrenci, en başından oraya gitmesin!..

Bakan yanıltılıyor 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkân Saylan müthiş derecede huzursuz. "Çünkü yatılı bölge okullarındaki pırıl pırıl çocuklar, zoraki olarak imam hatiplere gönderiliyor ve bu konuda kamuoyu bizzat Bakan Çelik tarafından yanıltılıyor" diyor. 

Saylan, geçen hafta yaptığı açıklamada, anadolu liseleri ya da meslek liselerini tercih eden öğrencilerin, bu okullara yerleşememeleri halinde 6. bir tercih yaptıklarını dile getirmiş ama bunun bakanlık tarafından amacı dışında kullanılarak başarılı öğrencilerin zoraki olarak imam hatiplere yönlendirildiğini söylemişti. 

Bakan Çelik ise bu iddiaları yalanlayarak öğrencilerin sadece imam hatiplerin atıl durumda bulunan yurtlarına yerleştirildiğini, okullara kayıtlarının yapılmadığını açıkladı. Ama Saylan'ın, Bakan Çelik'in bu açıklamasına cevabı gecikmedi. "Bakan Bey bu konuda ya yanıltılıyor ya da kamuoyundan gerçekleri gizliyor" dedi. 

Ortada gerçekten çok garip bir durum var. Bir yanda Saylan, öte yanda Çelik. Her ikisi de çok önemli görevlerde bulunuyorlar. En iyisi bu konuda Cumhurbaşkanı Sezer'in Devlet Denetleme Kurulu'nu harekete geçirmesi. Geç ya da duyarsız kalındığında gerçekten çok vahim sonuçlar doğurabilecek bir durumla karşı karşıyayız. 

Saylan'ın iddialarının içi boş ise tavrımız ona göre olmalı. Bakan Bey eğer iddia edildiği gibi komuoyunu yanıltıyorsa, değerlendirmeler ona göre yapılmalıdır. 

Özetin özeti: Eğitim, ardı arkası kesilmeyen iddiaların değil, şeffaflığın, güvenin ve saygının kök salıp meyve verdiği bir ortam olmalıdır...
Yayın Tarihi : 3 Eylül 2006 Pazar 10:39:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?