17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Oktay Ekşi - Hürriyet Gazetesi

Oktay EKŞİ
Veren niçin hep biziz?
   
     
 

ANNAN Planı ilk ortaya çıktığı zaman kafalar karışmış, kimi ‘‘bundan iyisi olur mu?’’ derken kimi ‘‘bunda tuzak dolu’’ diye itiraz etmişti.

Sonra özellikle Rauf Denktaş'ın savunduğu tezin egemen olduğu bir hava doğdu:

Annan Planı, Ada'daki Türklerin aleyhinedir.

O nedenle Annan Planı'nı esas alan görüşmelere katılmamız mümkün değildir.

Şimdi ise durum değişti:

Annan Planı'nı esas alan görüşmeyi kabul ediyoruz. Yalnız Kofi Annan'ın son mektubunda ortaya çıkan ültamitom üsluplu dayatmalara karşıyız. O onları yumuşatsın, biz de oturup konuşalım diyoruz.

Biz bugün Kıbrıs vesilesiyle bir başka gerçeğe değinmek istiyoruz:

Görüldüğü gibi bu olayda da zemin kaybeden biziz...

İsterseniz biraz daha geri gidelim:

Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyen hiçbir ülke üyelik görüşmelerine başlamadan gümrük duvarlarını kaldırmadı... Oysa biz üyeliğe aday bile değilken gümrüklerimizi kaldırdık.

Rum
yönetiminin Avrupa Birliği'ne üye olmasını veto etme hakkımızdan, (biliyorsunuz 1960 Londra Zürih Anlaşmaları bu hakkı tanımıştı) eşsiz bir gaflet örneği ortaya koyarak biz vazgeçtik. Hem de hiçbir şey almadan.

Ege'de biliyorsunuz, Yunanlılarla aramızda kıt'a sahanlığı dahil, çözüm isteyen pek çok konu var... Biz ‘‘bunların tamamını ele alıp birlikte bir sonuca varalım’’ diye yıllardır direnip duruyorduk.

Oysa şimdi Avrupa Birliği'ne verdiğimiz söz var... Öteki sorunlar çözülmemiş olsa bile, kıt'a sahanlığı konusunu ayrı tutacağız. Bu yıl sonuna kadar Yunanistan'la anlaşamazsak konunun -yıllardır reddettiğimizi yaparak- La Haye'deki Uluslararası Adalet Divanı'na gitmesine karşı çıkmayacağız.

Bakın Kıbrıs sorunu bizim Avrupa Birliği'ne üyeliğimiz meselesinin dışında olacaktı... Geldi tam ortasına oturdu... Sesimizi çıkartamıyoruz.

O zaman aklımıza şu sorular geliyor:

Bizim hariciyemiz çok iyidir, denir. Diplomatlarımıza güvenimiz çok sık dile getirilir.

Tamam da... Madem hariciyemiz iyidir, diplomatlarımız mükemmeldir, neden zaman sadece Yunanlılar ve Kıbrıs Rumları lehine işliyor?

Neden her defasında köşeye sıkışan taraf Türkiye oluyor?

Size bu denklemin bir yeri bozukmuş gibi gelmiyor mu?

Geçen gün bu soruyu çok deneyimli bir eski diplomat dostumuza sorduk:

‘‘Bizimkilerin en büyük korkusu bir hadise çıkmasıdır. Nitekim ben genç bir diplomatken bir uluslararası görüşmede hakkımızı savunmak için lafa karışınca o sırada başımızda bulunan büyükelçi beni azarlamış, ‘Biz buraya hadise çıkarmaya değil, anlaşmaya geldik' demişti.’’

Dostumuz tamamladı:

‘‘Tabii karşı tarafın istediğini verince, anlaşmak hiç de zor olmamıştı.’’

OKTAY EKŞİ - HÜRRİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 8 Şubat 2004 Pazar 14:44:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?