28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Öldüren kartlar - Güneri Civaoğlu / Milliyet

Kredi kartı rezaleti nihayet TBMM'deki polis memurunun intiharıyla kafalara dank etti.
Bir ülke düşünün ki, işportada kredi kartı dağıtılıyor. Hepimizin gördüğü ve yaşadığı manzaradır bu.
Banka şubelerinin önüne bir işporta, arkasına da bir delikanlı ya da genç kız... Gelen geçeni çevirerek "Bankamızın kredi kartını verebilir miyiz?" diye soruyorlar. Yanında da üstünde bankanın adı yazılı bir çanta ya da kalemler, anahtarlık gibi promosyonlar...
Önceleri postadan hazırlanmış kredi kartlarını göndermeye başlamışlardı. Peki kim istedi bu kartı?.. İsteyen yok ama gönderiyorlar.
.........................
Olur şey değil.
Ne postayla kart gönderilenin ve işportadan kart verilenin mali durumu, belirli bir gelirinin olup olmadığı araştırılıyor ne de etik değerleri... Sanki bayram şekeri dağıtılıyor... Daha acısı... Bu tür yöntemler, "kartla harcama bağımlılığı yaratmak tuzağı" gibi de algılanabilir.
Başka bağımlılıkları oluşturmak için de önceleri ücretsiz sunumlar yapılmıyor mu?
Kartı alan, bir anda önüne masal kapılarının açıldığını sanıyor.
Vitrinler önünde sadece içi sızlayarak seyrettiği giysilere, bakkallarda, marketlerde çocukları için alamadığı yiyeceklere bir imzayla ulaşıvermek, rüya gibi bir yeni yaşam.
Bakkala, hazır giyimciye veresiye için baş eğmek yok. At imzayı, al götür. Hepsi o kadar. Borçlar biriksin. Faizler binsin. İcra gelsin. Ocaklar sönsün.
Kartların aygıtta işlem görmeden önce sadece kart sahibinin girmesi gereken gizli şifre sistemi uygulanmadığı için kart kopyalarındaki numaralar üzerinden internette ne alımlar yapılmıyor ki!.
Faturalar geldiğinde kart sahipleri saçını yoluyor ama dinleyen kim?.. Önce öde, sonra kimin yaptığını bulabilirsen ona dön.
İşte hukuk.
..........................
Ne yazık ki, Türkiye hep ekonomik atılımlarını önceden sağlam bir hukuk zemini oluşturmadan yaptığı için yozlaşma kaderi yaşandı. Örneğin...
1980'li ilk yıllarda bankerler faciası böyle yaşandı.
Bankalar karşılıksız mevduat sertifikası bastılar, bankerler bunları sattı, yüksek faiz gelirleriyle bir rüya dönemi yaşandı.
Oysa...
Yapay saadet zinciriydi bu.
Koptu. Bankerler faciası patladı. Bankalar battı. Devlete pahalıya patladı. Ocaklar söndü. Paraları batanlar hastalandılar, canına kıymaya kalkışanlar oldu.
Bütün bunlar, gerekli hukuk altyapısı oluşturulsaydı, elbette yaşanmayacaktı.
.........................
Titan olayı da böyle değil miydi?
O da bir başka saadet zinciriydi.
Aylarca seyirci kalındı.
.........................
Bu ülkede bir banka, Hazine kâğıdı satma yetkisi olmadığı halde yıllarca sayfa sayfa gazete ilanları, TV reklamları vererek halka Hazine bonosu sattı.
Devletin bu alanları düzenleyen kurumundan ne bir ses, ne bir nefes...
Sadece seyretti. Bu banka, teftiş de gördü. Denetçiler; "Nerede yetki belgeniz?" diye sormadılar bile...
El konulan bankalardaki mevduatlar, devlet tarafından garanti edildi ama bonozedelere, "off-shore"larda parası batanlara sadece kara günler kaldı.
..........................
Daha önce kumarhane faciası yaşandı.
Yıllarca kumarhane bataklarına gömülen yurttaşlar, görmezlikten gelindi, ocaklar söndü, intiharlar oldu. Kumarhanelerde gangsterler, derin devlete sızanlar iç içeydiler. Mafya hesaplaşmaları gazete manşetlerine yansıdı.
Sonunda çare "kumarhanelerin tümünü kapatmak" oldu.
"Şu mektepler olmasa Milli Eğitim Bakanlığı ne güzel yönetilir" söylemini anımsatan bir durum.
Kumarhaneler disipline alınsaydı, hukuk altyapısı sağlam kurulsaydı, denetim sıkı tutulsaydı, sadece yabancılar içeri girebilseydi, Türkiye'nin özellikle kıyı kentlerinde turizme katkısı büyük olabilirdi.
...........................
Şimdi de kredi kartları dramı yaşanmakta. Bununla ilgili bir çözüm için yasa Meclis'e gelecek.
Daha önceleri nerelerdeydiniz?
.
Yayın Tarihi : 22 Şubat 2006 Çarşamba 12:31:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?