19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Olumlu cambazlık!

İsrail’in Kürtlere yakın ilgisi yeni değildir. Çünkü bu ülke öteden beri bölgedeki Arap olmayan bütün halklara yakınlık gösterir. Onun için Irak Kürtleri ile ilişkisi de sürpriz olmaktan uzaktır.
Irak bölünse, Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulsa diyen çevrelerin İsrail’deki, İsrail devletinin içindeki varlığı da sır değildir.
Benzer durum Amerika açısından da geçerlidir. Washington’da dün olduğu gibi bugün de Irak’ın parçalanması ve kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasından yana olanlar vardır.
1990’larda da durum farklı değildi Amerika’da. Irak’ın üçe bölünmesini, Irak’ın gevşek bir federasyonla yönetilmesini ya da yeni bir Saddam’la üniter devlet tezini savunanlar vardı. Amerikan yönetiminde, Dışişleri veya Pentagon’da farklı görüş sahipleri çarpışırdı.
Bugün de örneğin Washington’daki şahinler ya da neo - con’lar arasında Kuzey Irak’da bir Kürt devletini hararetle savunan çizgi suyun üstündedir.
Ama dün olduğu gibi bugün de bir gerçek daha söz konusudur. Amerika olsun, İsrail olsun, Ortadoğu’da Kürt devleti senaryosunun son derece hassas bir konu olduğunun farkındadırlar. Çünkü Türkiye’nin ayağa kalkacağını bilirler. İran’la Suriye’nin de, Arap aleminin de Irak’ta bir Kürt devletine şiddetle karşı koyacaklarını bilirler.
Bir başka deyişle:
Amerika’yla İsrail açısından denize herhangi bir açılımı olmayan ve düşman devletlerle çevrili bir Kürt devleti yüzünden, bölgenin bugünkünden çok daha büyük bir istikrarsızlık çukuruna düşmesi, ya da örneğin bir Türkiye’nin kaybedilmesi kolay göze alınacak ihtimaller sayılmaz.
Yarın ne olur bilinmez.
Bugün için Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletini çok fazla fıştıklamanın ateşle oynamak anlamına geleceğini bilenlerin Amerikan ve İsrail yönetimlerinde ağırlık taşıdıkları söylenebilir.
Ama tabii bu durum, Amerika’yla İsrail’in Kürtlerle ilgilenmesini de engellemez. İsrail, hiç kuşkunuz olmasın, Kuzey Irak’ta, Kürtler arasında bir ayağı olsun ister. Kürt kartıyla oynayarak İran’a, Suriye’ye dönük ayaklar atıyor da olabilir. Bu iki ülkeye karşı Amerika ve İsrail’in Kürt kartını, hatta belki el altından PKK kartını bile oynayabilecekleri akla geliyor.
Tahran’la Şam’ın son zamanlarda özellikle PKK konusunda Ankara’yla sıkı bir işbirliği içinde gözükmelerinin bir nedeni de bu durum olabilir.
Irak Kürtlerine gelince...
Bugün Iraklı Kürt liderlerin, Celal Talabani ya da Mesut Barzani olsun her ikisinin en son isteyecekleri şey, Türkiye’yle çatışmaktır. Bu yüzden her ikisi de böyle bir dönemde, hem bağımsız Kürt devleti senaryolarının ısıtılmasını, hem de PKK’nın Türkiye’de yeniden silaha sarılmasını istemiyorlar.
Evet, Iraklı Kürtlerin çıkarı bugün Türkiye’yle iyi geçinmekten geçiyor.
Ya Türkiye’nin?..
Iraklı Kürtlerle iyi ilişkiler bugün Türkiye için de olması gerekendir. Hem iç hem dış dengeleri açısından öyledir. Örneğin, 2005 yılı başında Bağdat’ta Şii - İslam ağırlıklı bir siyasal yapı seçim sandığından çıkar ve Irak’ta iktidara oturursa - ki yakın ihtimal - bu durumda, Irak Kürtleriyle iyi ilişkiler içinde olmak Türkiye açısından daha akıllıca olmaz mı?
Anımsıyorum, geçen kasım ayında Talabani’nin Bağdat’ta bana söylediklerini:
"Irak’ta asıl laik güç biz Kürtleriz. Bu noktayı Ankara’nın unutacağını hiç sanmıyorum."
Ben de sanmıyorum.
Ama oyun sadece bu noktada düğümlenmiyor tabii. Irak’ta Amerikalıları alkışlarla bir tek Kürtler karşıladı. Şiiler, Saddam’ın devrilmesinden memnun olmakla birlikte Amerika’ya ideolojik olarak karşılar. Ve bütün Irak’a talip oldukları için de Kürtlerin çok gevşek federasyon fikrinden hoşlanmıyorlar.
Sünnilerin gözündeyse Kürtler öteden beri Amerikan işbirlikçisi olarak görülüyorlar.
Amerika’ya gelince...
Bush yönetimi istikrarı yakalamak umuduyla olacak, Şiilerle Sünnileri son zamanlarda Kürtlerin sırtından fazla kollamaya başlamış durumda... Bu da Kürtleri rahatsız ediyor, Talabani’yle Barzani’yi son zamanlarda bu yüzden Ankara’ya yakınlaştırıyor.
Oyun çok Ortadoğu’da!
Bıçak sırtındaki dengeler sürekli değişim içinde... 30 Haziran’da Bağdat’ta gerçekleşecek egemenlik devri ve 2005 yılı seçimleri Irak’a ne getirecek? Bu sorunun yanıtı bilinmediği için de herkes bir cambazlık içinde...
Türkiye de öyle.
Ama bence Türkiye olumlu bir cambazlık içinde. Manevra alanını olabildiğince genişletiyor. Elindeki kartları çoğaltıyor. Yumurtaları tek bir sepette toplamaktan kaçınmaya çalışıyor.
Başarısız değil.
Bakın, İstanbul bir yandan İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ’de Genel Sekreterliğe bir Türk’ün seçilmesi ve KKTC’ye devlet statüsü verilmesi çok önemli), öbür yandan NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor. Bir yandan G - 8’ler zirvesine demokratik ortak olarak katılıyor, öbür yandan AB yolunda ilerliyor. Demokratik reformlar ve ekonomik program süreci de işliyor.
Özetle, gidiş kötü değil, iyi!
Hasan CEMAL (MİLLİYET)
Yayın Tarihi : 26 Haziran 2004 Cumartesi 13:38:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?