İstanbul'daki NATO Zirvesi'nin en unutulmaz anlarından biri, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'ın Başkan Bush'a bir not iletmesi sonrasında yaşandı. Toplantı salonunda Başkan Bush'un arkasında oturan ve kısaca "Condi" diye anılan Bayan Rice, Başkan'a uzattığı küçük kâğıda el yazısıyla "Irak egemen" diye yazmıştı. Notta, ABD'nin Irak'taki işgal valisi Paul Bremer'den gelen mesaja göre yerel saatle 10.26'da Irak'ın egemenliğini geri kazandığı belirtiliyordu. Başkan Bush, önemli bir haber aldığında daha da bir hoşlaşan, zekâ dolu bakışlarıyla saatine bir göz attı ve yanında oturan İngiltere Başbakanı Tony Blair'e müjdeyi verdi. Hemen ardından da elini uzattı. Irak'ta yaşanmakta olan dramatik kargaşanın iki mimarı el sıkışarak yeni başarılarını (!) kutladılar. Bu gerçekten de kutlanması gereken bir başarı (!) idi. Uyduruk gerekçelerle Irak'a savaş açıp Saddam yönetimini devirerek ülkeyi işgal eden ve egemenlik hakkını gasp eden iki ahbap çavuş, şimdi kendi atadıkları Iraklı bir başbakanın kuracağı hükümete yetki devrederek Irak'a yeniden egemenlik kazandırıyorlardı.
SON ÇARE ALLAVİ
Irak'ta yarattıkları kargaşanın bir iç savaşa dönüşmemesi için son çare olarak yönetim yetkilerini Iraklılardan oluşan bir hükümete devreden iki ahbap çavuşun Irak'ta kazandıkları başarı (!) gerçekten büyüktü. Ülkede güvenlik sağlanamazken Irak terörün ve şiddetin yeni merkezi haline gelmiş, askeri gücüyle dünyaya hükmetme hevesindeki ABD, 140 binin üzerinde askeriyle işgal ettiği ülkede asayişi bile sağlayamamıştı. Bu arada bütün dünyanın nefretini çeken işkence sahneleri sayesinde itibarı daha da düşen ABD'nin Irak'a atadığı ikinci işgal valisi olan Paul Bremer de kaçar adımlarla uçağa binip Amerika'nın yolunu tutmak zorunda kalmıştı.. Yetki devrinin hemen sonrasında Amerika'da yapılan bir kamuoyu araştırması, Amerikalıların % 60'ının yetki devrini "ABD'nın Irak politikasının iflası" olarak gördüklerini ortaya koyuyordu.
İki ahbap çavuş şimdi bütün umutlarını, eski bir Baas Partisi üyesiyken 1. Körfez Savaşı sonrasında CIA ile işbirliği yaparak Saddam'a karşı darbe girişimine kalkışan İyad Allavi'ye bağlamış durumda. Başbakanlığa atanan Allavi'nin öncelikle Baas rejiminin güvenilir unsurlarını kullanarak ülkedeki ayaklanmaları bastırması ve güvenliği sağlaması bekleniyor.
Yeni yönetimin daha yerli bir görünüm vererek işgal yönetiminin bittiği izlenimini yaratması halinde, Bremer yönetiminden daha başarılı olabileceği düşünülüyor. Ancak yetki devrinin bir görüntüden ibaret olduğunu ve Allavi'nin iplerinin ABD'nin elinde bulunduğunu iddia edenler, bu yetki devrinin de sorunu çözmeyeceğini ileri sürüyorlar.
IRAK'IN YAĞMALANMASI
Irak'ta asayişi bile sağlayamayan işgalci güçlerin ülkenin yeniden yapılandırılması ve ekonomik kalkınması için attıkları adımlar da bambaşka bir "başarı öyküsü" yaratmıştı.
Saddam'ı deviren Amerika'nın ülkeye "medeniyet" getirmesini bekleyen Iraklılar umduklarını bulamamıştı. Elektrik üretimi hedeflenenin çok altında kalırken elektrik kesintileri giderilememiş, benzin kuyrukları uzamış, 250 bin Iraklıya iş vereceğini söyleyen işgal yönetimi ancak 15 bin kişiye iş sağlayabilmiş, dağıtılan Irak ordusu işsiz sayısını patlatmıştı.
Olayın diğer yüzünde ise ülkedeki bütün "kaymaklı" işlerin, yönetimle yakınlığı olan Amerikan şirketlerine verilmesi ve çeşitli yöntemlerle Irak'ın yağmalanması vardı. ABD yönetimine yakın olan The Wall Street Journal gazetesinin yazdığına göre, ABD Kongresi'nin Irak'ın yeniden inşası için tahsis ettiği 18.6 milyar doların harcanması için hazırlanan 2300 proje tamamen yabancı firmaların yapacağı işleri kapsıyor, bu projelerde çalışacak elemanların bile Irak dışından temini öngörülüyordu. Sonuçta bir yıl içinde bu paranın ancak 3.7 milyar dolarlık bölümü kullanılabildi ve bundan Iraklılara hiçbir pay düşmedi. (WSJ, 21 Haziran 2004). Öte yandan Christian Aid adlı hayır kurumu tarafından hazırlanan bir raporda Irak'ın 20 milyar dolarlık petrol gelirine el koyan işgal yönetiminin bu paranın nasıl harcandığının hesabını veremediği ileri sürülüyordu. (The Guardian, 28 Haziran 2004).
Nereden bakarsak bakalım Bush - Blair ikilisinin Irak'ta yarattığı tablo muhteşemdi ve şimdi bu büyük başarıyı (!) kutlayabilirlerdi.