1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Özal'dan Erdoğan'a - Can Dündan / Milliyet

Başbakan Erdoğan, "masa" lafını, hatta daha da önce "Kürt sorunu" ifadesini ağzından kaçırdığından beri, bu sözcükleri yutmaya çalışıyor.
Ya bu çıkışlarla milliyetçi oyları kaçırdığı endişesiyle ya da seçim sath-ı mahalline girildiğinden, birden en hızlı milliyetçi kesildi.
En son Tunceli'de "Türkiyeli" ifadesinin yerine yeniden "Türk"ü yerleştirdi. "Alt kimliği" filan ağzına almaz oldu.
Muhalifleri o çıkışlara "cahil cesareti" diyordu.
"Cesaret" bitti.
***
Bugün Turgut Özal'ın 13. ölüm yıldönümü...
Bu vesileyle Özal'ın 13 yıl önce "Kürt sorunu"nu çözme yolunda attığı tarihi adımı hatırlatmak istiyorum.
Erdoğan, "Kimseyi 'Ben Türküm' demeye zorlayamazsınız" dedi ya, Cumhurbaşkanı Özal da Mart 1991'de, yani tam 15 yıl önce şöyle demişti:
"Adam kendine 'Kürt' diyorsa, 'Hayır, Sen dağ Türküsün' denmemeli".
1992'de 57 kişinin öldüğü nevruzun ardından çözüm için arayışa girişti. Danışmanı Adnan Kahveci'ye bir "Kürt raporu" hazırlattı. Özetle şöyle diyordu:
"Bugün Kürt sorunu siyasal bir kriz halini almıştır. Çözüm için cesur siyasal adımlara ihtiyaç vardır. Askeri çözümle hiçbir ülke çözüme ulaşamamıştır. Kürt realitesi, Kürt kimliği ve dili hızla kabul edilerek, Kürtlerin siyasal hakları verilmelidir. Bu durum Türkiye'de demokrasiye ufuklar açmakla kalmayıp PKK gibi terör örgütlerine olan halk desteğini de ortadan kaldıracaktır."
***
Ancak yıllar sonra atılabilecek adımların nüvesiydi bu rapor...
O yaz Özal TRT'nin GAP kanalından Kürtçe yayını ve Kürtçe eğitimin serbest bırakılmasını savundu. Bir yandan reform adımları atılırken, öte yandan askeri harekât sürüyordu.
Bunun üzerine Öcalan 1993 Mart'ında ateşkes ilan etti.
Öcalan'ın Bekaa'daki basın toplantısına katılan gazetecilerden Cengiz Çandar, Özal'ın danışmanıydı ve "sessiz diplomasi" için gelmişti.
Öcalan'ın "olaysız nevruz" sözü vermesinin ardından Özal, "PKK'yı dağdan indirme planı"nı yaptı.
Ateşkesi kalıcı kılmak için af çıkararak dağdakileri indirmeyi düşünüyordu. Kimseyi öldürmemiş olanlara dağa çıkmadan önceki hayatlarını garantileyecek, yöneticilere ise 5 yıl suç işlemezlerse otomatikman siyasi haklara kavuşma sözü verecekti.
***
Özal'a da "Eşkıya ile masaya oturulmaz" dediler.
Zaten o da PKK ile doğrudan temas yerine Meclis'te bölge halkını temsil eden HEP'lilerle görüşüyordu.
Ateşkesin bitmesine 2 hafta kala HEP'lileri Köşk'e çağırdı.
"Çözüm için zamana ihtiyaç var. Gidin ateşkesi uzatmaya çalışın" dedi.
"Size de saldıracaklar bana da, ama bu el yakıcı sorunu birlikte çözmek zorundayız" diye ekledi.
HEP'liler Bekaa'ya giderken Özal Türki cumhuriyetler gezisine çıktı. Ama aklında hep bu sorun vardı. Orada en yakınlarına planını açıkladı:
"Her şeyi göze alarak çözüm formülümü ilan edeceğim. Bu momentumu kaçırmamalıyız".
Gerekirse bu çözüm için siyasete dönmeye karar vermişti.
***
HEP'liler Öcalan'la görüştüler.
Öcalan 16 Nisan'da "süresiz ateşkes" ilan etti.
Şimdi Özal'a çözüm için yol açılmıştı.
HEP'liler o gece Bekaa'da Özal'ın yapacağı tarihi açıklamayı dinlemek için TV başına geçtiler.
İlk haberde donakaldılar:
Spiker "Özal'ın kalp krizinden vefat ettiğini" söylüyordu.
***
Boşuna değil Başbakan'ın ani fikir değişikliği...
Cesaret isteyen işler bunlar...
"Masa", sağlam kaldırılmazsa, çöküverir insanın başına...
.
Yayın Tarihi : 17 Nisan 2006 Pazartesi 13:33:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?