BİRKAÇ önemli olay dün bir araya geldi. Biri, İncirlikteki askeri üssün Amerika Birleşik Devletleri tarafından kullanılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının nihayet yayınlanmasıydı.
İkincisi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkökün dün Harp Akademileri Komutanlığında yaptığı yıllık değerlendirme konuşmasıydı.
Konuşmayı dikkatle okuduk. Her kelimesinin altına imza atacağımız görüşler orada yer almış.
Velakin anlayamadığımız ve anlatamadığımız bir şey var:
Bir Genelkurmay Başkanının, adeta Cumhurbaşkanının TBMMnin yeni yasama yılı başında yaptığı konuşmaya alternatifmiş gibi bir yıllık değerlendirme konuşması yapması hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor?
Baktık... Sayın Özkök birbuçuk saatlik konuşmasının topu topu 10-15 dakikalık bölümünü askeri konulara ayırmış. Hadi bilemediniz stratejik değerlendirmelerle yarım saat etsin... Konuşmanın geri kalan bir saatlik kısmı doğrudan sosyal ve (çoğunca dış) siyasal sorunlarla ilgili...
Tamam Sayın Özkök de Türkiyenin Avrupa Birliğine girmesini, demokratik rejimin çok iyi işlemesini vs. istiyor da... Acaba öteki demokrasilerde, örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde böyle, kamuoyuna yılda bir, genel siyasi değerlendirme yapan Genelkurmay Başkanı var mı? Var da biz mi bilmiyoruz?
Meselenin o tarafı bir yana, derli toplu bir sunuş Özkökün dedikleri...
Ama yine de bazı noktaların ele alınmadığına işaret etmek isteriz. Örneğin, aylardır tartışılan -daha doğrusu kuşku ile sonucu beklenen- İncirlik konusunda Genelkurmay Başkanı kamuoyunu aydınlatacak şeyler söylemeliydi.
Ama konuşma yapılıncaya kadar Bakanlar Kurulunun kararı bilinmiyordu derseniz, Sayın Özkökün konuşmasında Bakanlar Kurulunun gündeme bile almadığı siyası konuların nasıl tartışıldığına yanıt bulmanız gerekir.
Yeri gelmişken -en azından aklımızın erdiği kadarıyla- belirtelim:
İncirlikle ilgili Bakanlar Kurulu kararı bizim içimizi rahatlattı; çünkü üssün kullanılması 1 yıllık süreyle sınırlandırılıyor ve konuyla ilgili yetkiler Genelkurmay Başkanlığına bırakılıyor. Ayrıca üssün kullanım amacı da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1483, 1511 ve 1546 sayılı kararları ile sınırlı tutuluyor.
Aslında bu tür kararnamelerin uzmanlar tarafından analiz edilmesi gerekir. Biz kendi düşüncemizi, o tür analizleri beklemek kaydıyla yazıyoruz.
Gerçi her harfinin altına imza atarız dedik ama itiraf edelim ki Sayın Özkökün Türkiye-ABD ilişkilerinin kötü bir dönemden geçtiği ve ilişkilerde bir kriz yaşandığı yolundaki görüşlere karşı çıkmasına katılmıyoruz. Çünkü ortada maalesef böyle bir gerçek var. Onun değişmesi -yani ilişkilerin- düzeltilmesi elbet gerekli. Ama hadi tüm öteki sebepleri yok sayalım. Ve hatta ABDnin Kuzey Iraktaki PKKya karşı askeri operasyon yapmamasını da hoşgörelim. Peki ama ABD denetimi altındaki Irakta, PKKnın, ABD izni olmadan, değil silah bir ton bulgur bile temin edemeyeceğine itirazınız var mı?
Eğer ABD oraya egemense, PKKyı ABDnin yaşattığını reddedebilir misiniz?
HÜRRİYET GAZETESİ - OKTAY EKŞİ
Yayın Tarihi :
21 Nisan 2005 Perşembe 11:29:56