20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Para yatırmak isteyenlerin kapısında yalvardığı adam

1981 yılı yazı, Banker Kastelli’nin (Cevher Özden) İstanbul Sirkeci’de kendisine ait Altın Han’daki odası... O günlerde çalıştığım Dünya Gazetesi adına Cevher Özden’le görüşmek üzere odasındayım...

Oda dakika boş kalmıyor, sürekli birileri girip çıkıyor...

Bu sırada Özden, bir yandan traş oluyor, diğer taraftan da önündeki kebabı yiyor.

Derken odaya bir genç kız girdi, ne söyleyeceğine karar veremeden sürekli kükreyen Banker Kastelli’nin önünde süklüm püklüm durdu:

- Sen ne istiyorsun?

- Şey, efendim biz 1 milyon lira yatıracaktık...

- Gidin vezneye yatırın...

- Efendim 1 milyon liramız hazırken, annem hastalandı. 50 bin lirası onun hastane masrafına gitti. Paramız 950 lira diye şimdi vezneden kabul etmiyorlar.

- Evet, 1 milyon liradan az para kabul etmiyoruz.

- Ne olur izin verseniz de, 950 bin liramızı yatırsak.

- Git vezneye talimatımı söyle. 50 bin lirayı senin ilk faizin saysınlar, 950 bin lirayı yatır.

- Teşekkür ederim efendim...

İki yıllık ekonomi muhabiriydim ama Kastelli’nin kurduğu saadet zincirine, gördüğüm manzara da eklenince, sistemle ilgili tereddütüm daha fazla artarak, odadan ayrıldım.

Bir süre sonra Dünya Gazetesi’ndeki bir muhabir arkadaşım bana danıştı:
"Eşimin küçük bir parası var. Banker Kastelli’ye yatırmasını önerir misin?"

Arkadaşıma tereddütsüz yanıt verdim:
"Ben olsam değil para yatırmak, kapısının önünden geçmem."

Bir yıl sonra Haziran 1982... Bu kez Tercüman Gazetesi’ndeyim...

Ankara’daki küçük bankerlerden gelen ilk olumsuz sinyaller üzerine dönemin Maliye Bakanı Kaya Erdem’in açıklaması, gündeme bomba gibi düştü:
"Bankerlere para yatıranlar kumar oynamıştır."

Bu sözün üzerinden çok geçmeden, sistemin en büyüğü, Banker Kastelli de "teslim bayrağını" çekti.

Banker Kastelli’nin para yatırmaya gidenleri bile azarladığı Altın Han’a bu kez, parası batanlarla görüşmek üzere gittim.

Kastelli’de parası kalan hesap sahipleri, bir yandan kafalarını duvarlara vuruyor, diğer taraftan duruma inanmak istemiyordu:
"Banker Kastelli bizim paramızı öder."

O günlerde diğer gazetelerde olduğu gibi Tercüman Gazetesi’nde de bir "Kastelli Masası" kuruldu, aylarca gelen sorulara yanıt vermeye, parasının izini sürenlere rehber olmaya çalıştık.

Önce yurt dışına kaçan, sonra hapse giren Cevher Özden, batarken yanında İstanbul Bankası, Hisarbank ve Odibank’ı da sürükledi.

Çünkü Banker Kastelli’nin saadet zincirinin en önemli halkası, söz konusu bankaların "mevduat sertifikaları"ydı.

Sonra "Banker Kastelli Tasfiye Masası" kuruldu, hak sahiplerine paralarının "devlet bankası faizi eklenerek ödeneceği" sözü verildi...

Cevher Özden’e ait Banker Kastelli, Bimtaş ve Mentaş’ın batışı sonrasında hükümet, Türkiye’de bir "Ödünç Para Verme İşleri Yasası"na gerek olduğunun farkına vardı...

Tahvil, hisse senedi piyasası, 1985 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) kuruluncaya kadar bir daha kendine gelemedi...

VAHAP MUNYAR/HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 3 Haziran 2008 Salı 11:53:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?