2002 seçimleriyle merkezde başlayan çözülme Türkiye'yi giderek 'radikal sağ'ın güçlendiği bir ülke haline getiriyor.
Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Ersin Kalaycıoğlu ile Sabancı Üniversitesi'nden Doç. Ali Çarkoğlu tarafından yapılan 'Türkiye'de Sosyal Tercihler Araştırması' son dönemde gözlenen kutuplaşmayı doğrulayan çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.
Seçmen giderek 'sağın sağına' yöneliyor.
Prof. Kalaycıoğlu, dünkü Hürriyet'te Nuran Çakmakçı'ya yaptığı değerlendirmede bu gidişi şöyle yorumluyor:
"Merkez gittikçe küçülüyor. Solu destekleyen seçmen oranı yüzde 19,5. 1990'da bu oran yüzde 25'ti. Siyasi görüşlerini yelpazenin merkezinde konumlamayı tercih edenlerin oranı o zaman yüzde 50'ydi, şimdi yüzde 40. Seçmen en sola Kürt milliyetçisi DTP'yi koyuyor. En sağa da AKP'yi. Merkez partisi olarak algılanan parti yok.
Soğuk Savaş dönemi sonrasında 1991-95'te başlayan sağa kayış 1996'da zirveye ulaşmıştı. Bu eğilim devam ediyor. Seçmenin solda konumladığı CHP, DSP ve DTP birleşse bile alacakları oy oranı yüzde 17-19 arasında. Yani Türkiye'de solun iktidar şansı yok!"
Bu tablo karşısında CHP'nin 'merkez sağa açılma' politikası ilk anda bu çaresizliğin kaçınılmaz sonucu olarak görülebilir.
Ancak siyasetin sağ ve sol yelpazesindeki geleneksel yüzde 40-60 dengesi radikal sağın lehine değiştikte, CHP'nin muhafazakâr oylara seslenerek güçlenme tezi zayıflıyor.
Radikal sağa kayan bir Türkiye'de 'sol'da gözüken bir partinin 'merkez sağ'dan oy alması bir yana, gelecek seçimde parlamentoya girmesi de zorlaşmaktadır.
Prof. Kalaycıoğlu, demokrasinin geleceğini de etkileyecek tehlikeye işaret ediyor:
"Seçmende müthiş bir kutuplaşma var. Seçmeni sağa kayan bir ülke olduk. Temel sorun, bu kadar kutuplaşma, bu kadar sağa kaymış ortamda demokrasinin sürdürülüp sürdürülemeyeceği. Güçlü ve otoriter bir lider arayan bir yapı ortaya çıkıyor. İçinde bulunduğumuz koşullar, otoriter bir rejimin ortaya çıkması için gayet elverişli."
Radikal İki'de pazar günü Prof. Fuat Keyman da, Ayşe Kadıoğlu'nun 4 Haziran tarihli 'Gurur, korku ve inanç' başlıklı yazısına gönderme yaparak, AKP, CHP, DYP, MHP eksenli siyasetin dönüştüğü otoriter yapıya dikkat çekiyor ve 'Demokratsız demokrasi, ya da demokratları olmayan demokrasi mi?' diye soruyordu.
Toplum, 'Ne yapabiliriz?' diye kaygılı bekleyiş içinde ve 'taraf tutmadığı' bir futbol maçını izlercesine siyasetten soğurken demokratik bir seçenek arıyor.
Merkezdeki erozyon siyaseti de aşındırıyor.
.
Yayın Tarihi :
13 Haziran 2006 Salı 09:54:43