23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Rakılar Suriye’den! - Hüsnü Mahalli


Günlerdir herkes sahte rakılardan söz ediyor.. Güvenlik güçleri birçok ilde onlarca sahte rakı imal eden yerlere baskın yaparak birçok malzemeye el koydu.. Onlarca kişi tutuklandı..

Sahte rakı konusu kamuoyu tarafından tepkiyle izlenmekte ve yoğun tartışmalar yaratmaktadır..

Tıpkı dış politikada Lübnan konusu gibi..

Herkes Suriye askerlerinin bu ülkeden çıkmasından söz ediyor.. Başkan Esad BM ile anlaşarak tüm askerlerin ay sonuna kadar çekileceğini söyledi..

Ancak Amerika ve Fransa bununla da yetinmeyerek Suriye’ye yönelik baskı ve tehditlerine devam ediyor.. Tıpkı Milliyet gazetesinin yaptığı gibi..

Milliyet’in dünkü sayısında birinci sayfada şöyle bir başlık yer alıyordu: ’’Sahte içki Suriye’den’’..

Bu başlığı gören bir kişi haberin detaylarına bakmaksızın ’yine bu Suriyeliler’ diyerek Milliyet’in istediği yönde düşünecek.. Böylece Milliyet kendi amaçlarına zekice varmış olacak.. Haberin detayında bu sahte içkilerin Suriye’nin neresinde imal edildiği yönünde bilgi verilmezken bu işi yapan kişilerin Türk vatandaşı olduklarından söz ediliyor..

Milliyet bununla yetinmiyor..

Milliyet dış haberler sayfasında da Suriye’den dolayı hükümete sataşıyor.

Ama bu kez bu sataşmayı Yasemin Çongar kendi adına yapmıyor.. Hafta başında uzunca bir yazı ile Amerikalıların söylemlerini dillendiren Çongar AK Parti hükümetine, Suriye’ye giden aydınlara ve Amerikan karşıtı olan herkese çok kızmıştı..

Bu kez de Çongar namı-değer Alan Makovsky’nin söylemleri ile bulunduğu yerden yani Washington’dan Türkiye’nin dış politikasına ipotek koymak istiyor.. ’Türk-Amerikan ilişkilerinde değişen imajlar’ konulu toplantıda konuşan Makovsky bakın ne demiş : ’’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’den ’terörist’ diye söz etmesi ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Suriye lideri Beşşar Esad’ın ’halkı tarafından çok sevildiği ve güçlendirilmesi gerektiği’ yolundaki sözleri Washington’da tepki toplamakta ve Türkiye’ye desteği (Yahudi lobilerinin desteğini kastediyor) yıpratabilecek çıkışlardır’’..

Bu cümleler Çongar’ın Milliyet’teki haberinden alınmıştır. Yani ne kadar doğru ya da yalan bilemem..

Ama buradaki konu Çongar’ın bu cümleleri özellikle seçmesidir. Çünkü önceki yazısında Çongar aynı vurguları yapmış ve hükümetin dış politikası ile alay ediyordu..

Anlaşılan bundan böyle hem Erdoğan hem de Gül konuşmadan önce Çongar’dan ya da Çongar’ın uygun bulduğu ya da önereceği kişilerden izin almak zorundalar.. Amerikan demokrasisi bu olsa gerek ..

Yani Büyük Ortadoğu Projesi böyle bir şey..

Yani Amerikan standartlarında konuşmak ve iş yapmak.. Amerikan yönetimi bunu gerçekleştirmek için önemli bir proje üzerinde çalışıyor..

Amerikancı köşe yazarlarına iş çıktı..

Başkan Bush ’Amerikan imajını düzeltmek’ için güzel ve aynı zamanda eski bir televizyoncu olan Karen Hughes’ı görevlendirdi..

Anlaşıldığı gibi Karen’in ilk işi dünyanın her yerindeki eski meslektaşları ile ele ele verip Amerikan imajını kurtarmaya çabalayacak..

Karen’in işi çok zor..

Ama ’yeşil dolarlar’ her kapıyı açar düşüncesiyle özel bir program üzerinde çalışıyor..

Önümüzdeki günlerde ’Amerikan Şovalyeleri’nin gazete ve televizyonlarda bol bol söylem ve yazılarını görürseniz hiç şaşırmayın.. Yoğun bir Amerikan palavra bombardımanına hazırlanın.. Bu tipik bir Amerikan yöntemidir.. Her şeyin bir bedeli var.. ’Susturamadığın kişileri dolarlarla satın alabilirsin’..

Yıllardır bu yöntemi Türkiye’de başarıyla uygulayan Amerikalılar şimdi bunu en yaygın şekilde Irak’ta uyguluyor.. İşgal öncesinde, sırasında ve sonrasında binlerce Iraklıya milyonlarca hatta milyarlarca dolar dağıtan Amerikalılar yine de Irak halkını kazanmayı başaramadı.

Kürtleri bir yana bırakırsak bugün Irak halkının en az % 90’ı Amerika işgaline karşı.. Benzer şekilde Irak halkının (Sünni ve Şiiler) en az % 80’i Amerika’dan nefret ediyor.

Bu yalnızca Amerikalıların Irak işgalinden değil aynı zamanda Amerika’nın Ortadoğu politikasıdan ve İsrail’e sahip çıkmasından kaynaklanmaktadır.

Amerikalılar var olan kafa ile asla bu kanaatları değiştiremezler. Amerikalılar şimdi de Irak’ta bilim adamlarına, üniversite hocalarına, kamuoyu önderlerine çengel atıyor.. İşgalden sonra öldürülen 137 bilim adamından geriye kalanların büyük bölümü yurt dışına kaçtı.. Irak’ta kalanların bazıları ise Amerika’nın bol dolarlı tekliflerine evet demek zorunda bırakılıyor. Yüzlerce Iraklı bilim (özellikle fizik, kimya ve teknoloji uzmanları) adamı Amerika’ya taşınıyor ve Amerikan vatandaşı yapılıyor.

Ürdün ya da Körfez ülkelerine kaçanların da peşine düşen Amerikan ajanları onların da ABD’ye götürülmesi için çaba harcıyor. Suriye, İran ya da ’Amerikan karşıtı’ ülkelere giden bilim adamlarının Irak’ta kalan ailelerine baskı yapılarak geri dönmeleri amaçlanmaktadır.

İşte birilerinin sürekli olarak pazarlamaya çalıştığı gerçek Amerika budur..

Ama reklamda bir kural vardır: "Dünyanın en başarılı reklam kampanyasını yapsanız bile malınız kötü ise asla satamazsınız."

HÜSNÜ MAHALLİ - YENİ ŞAFAK GAZETESİ
Yayın Tarihi : 15 Mart 2005 Salı 13:11:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?