1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Rusya ve ABD'nin Kafkasya mücadelesi


Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sona eren Soğuk Savaş sonrasında dünya için “barış ve huzur” döneminin başlayacağı sanılıyordu. Bu beklentinin doğru olmadığı kısa sürede anlaşıldı.

Soğuk Savaş sonrasında da büyük devletler arasındaki nüfus mücadelesi eskisinden çok daha kanlı olarak devam etti.

Dağılan Sovyetler Birliği karşısında tek süper güç olarak kalan ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgali, Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Balkanlar’da yaşanan etnik temizlik hareketleri nüfus savaşının yeni örnekleriydi. Kafkasya’da çakan kıvılcım da bu bölgenin ateş çemberi altında kalma riskinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Görünürde Gürcistan ile Osetya arasında yaşanan çatışma, gerçekte Rusya ile ABD arasındaki Kafkasya’yı kontrol etme mücadelesinden başka bir şey değil.

Rusya’nın eskiden beri arka bahçesi olarak gördüğü Kafkasya’da tutunma çabasına karşılık ABD de nüfuzu altına aldığı Gürcistan’da tam olarak yerleşmeyi hedefliyor.
Bölgenin enerji kaynaklarına yakınlığı ve enerji koridoru içinde olması bu çatışmanın en önemli nedenlerinden biri olarak duruyor.

Küçükler eziliyor

Devlerin Kafkasya savaşında, olan, küçük ve yoksul Kafkas halklarına oluyor. Stalin’in izlediği politikaların acısını bugün Osetler ve Abhazlar çekiyor.
Stalin’in Sovyetler coğrafyasında milli ve etnik sorunları nasıl kullandığını bugün daha net görüyoruz. Sovyetler Birliği’nin kuruluşu aşamasında bağımsız bir cumhuriyet olan Osetya’yı ikiye bölüp kuzeyini Rusya’ya güneyini de Gürcistan’a bağlaması; yine bağımsız cumhuriyet olan Abhazya’yı da özerk cumhuriyete çevirip Gürcistan’a katması problemin tarihi nedenini oluşturuyor. ABD’nin Gürcistan’ı Kafkasya’daki köprü başı haline getirmesinden sonra Rusya Güney Osetleri ve Abhazları ABD-Gürcistan ikilisine karşı desteklemeye başladı.

Çeçenistan’ı ayrılıkçı ilan eden Rusya’ya karşı da Gürcistan Çeçenler’e destek olmayı sürdürdü.

Kafkasya tam bir çelişkiler yumağı...

Türkiye’nin hassas konumu

Türkiye de bu çelişkiler yumağında zorlanıyor. 

Bir yanda Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının koridorunu oluşturan ve Orta Asya’ya açılan karayolu kapısı konumundaki Gürcistan ile yakın ilişkilerini sürdürmek, ABD-Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan ittifakında yer almak, diğer taraftan, Kafkas kökenli vatandaşlarıyla akrabalık bağı içindeki Abhazlar ve Osetlerle ilgili duyarlılığını korumak zorunda.

Yine PKK ve ayrılıkçı Kürt hareketiyle Kıbrıs sorunu nedeniyle bu çatışmalarda taraf olmaktan uzak durma dikkatini göstermesi gerekiyor.

Kafkasya coğrafyasındaki nüfus savaşı Ankara’yı da giderek zorlayabilir.
Oysa bölgenin doğal zenginlikleri, oluşturulan enerji koridoru etrafında yapılacak bölgesel işbirliği bir kalkınma modeli olarak ortada duruyor. Bölge ülkelerinin barış ve işbirliği içinde bu proje etrafında bir araya gelmeleri yerine etnik sorunlar nedeniyle birbirlerine düşürülmeleri çok acı...

FİKRET BİLA /MİLLİYET
Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2008 Pazar 09:41:24
Güncelleme :10 Ağustos 2008 Pazar 09:48:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?