17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Sami Kohen - Milliyet Gazetesi

Fransa ne yapmak istiyor?

       
    FRANSA'dan gelen her yeni haber veya demeç, zihinleri biraz daha karıştırıyor. Gerçekten Paris'in şu anda Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki görüşü nedir? Fransız hükümetinin geçmişteki destek politikasında bir değişiklik var mı?
    Yeni Fransız Dışişleri Bakanı Michel Barnier'nin önceki günkü demeci, resmi tutumu biraz netleştirdi, ama doğrusu kuşkuları tam dağıtmadı. Bakan bir yandan AB'nin Türkiye'ye sırt çevirmemesi gerektiğini söyledi, öte yandan da bugünkü koşullarda Türkiye'nin üyeliğinin söz konusu olamayacağını belirtti.
    ***
    FRANSA'nın şimdiki pozisyonunu değerlendirirken, şu noktayı dikkate almak gerek: AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihini vermesi ile Türkiye'nin AB üyeliği, iki ayrı konu. Barnier dahil, Fransız yetkilileri tarih verilmesi aleyhinde konuşmuyorlar. Komisyonun bu yılın sonlarında açıklayacağı rapora göre, diğer üyelerle birlikte, karar vereceğini belirtiyorlar.
    Son olarak Paris'te katıldığımız konu ile ilgili bir konferansta Fransızlardan duyduğumuz şey de, Paris'in tarih verme konusunda bir engel çıkarmayacağı yönünde idi. Yani şu sırada - iç siyasi nedenlerle - suskunluğu yeğleyen Cumhurbaşkanı Chirac, zamanı gelince (yani aralık ayında) büyük olasılıkla Almanya Şansölyesi Schröder ile danışma içinde, kararını verecek. Ve eğer Komisyon raporu olumlu ise (veya olumsuz değilse) bu karar, Türkiye'ye tarih verilmesi yönünde olacak...
    ***
    ÜYELİK konusuna gelince, Barnier ve diğer birçok Fransız yetkilisi, "bugünkü şartlarda" Türkiye'nin üyeliğinin gerçekleşmesini beklemiyor veya bu yöndeki bir karara karşı çıkıyor. Ancak gene Paris'teki toplantılarda yetkililerin belirttiği gibi, Türkiye'nin müzakere sürecinin başlamasından üyeliğe kabul kararına kadar olan süreç, çok uzun olacaktır. (Bu süre İspanya ve Portekiz için 10, Yunanistan için de 7 yıl olmuştu)...
    Peki, durum bu olduğuna göre, örneğin Barnier şimdiden çıkıp neden Türkiye'nin "bugünkü koşullarda üye olamayacağı" üzerinde bu kadar duruyor?
    İşte bu noktada işin içine "iç politika" faktörleri giriyor. Fransa'da, Avrupa Parlamentosu için 13 Haziran'da yapılacak seçimlere, kendi deyişleri ile "La question turque" yani "Türk meselesi" karışıverdi. Aşırı sağ ve merkez sağ partiler Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı çıkıyorlar.
    Bunun çeşitli nedenleri var: Kimi Türkiye gibi bir "Müslüman ülke"nin AB'ye girmesi olasılığından rahatsız, kimi Türkiye'nin "büyük nüfusu"nun AB'deki siyasi dengeleri sarsacağından kaygılı... Sonuç olarak Fransa'da sağ kesim, Türkiye'ye sıcak bakmıyor ve bu da, bugünkü merkez - sağ iktidarı baskı altında tutuyor.
    Ancak Cumhurbaşkanı Chirac bu tartışmaların dışında kalmayı ve haziran seçimlerinden önce konuşmamayı tercih ediyor...
    ***
    BU durumda, Türkiye'nin dikkatli bir politika izlemesi gerekiyor. Fransa, hem AB'deki konumu, hem de Türkiye ile ilişkiler açısından çok önemli bir ülke. İkili ilişkiler iyi gidiyor. Başbakan Erdoğan'ın temmuz ayında Paris'te Chirac ile görüşmesi söz konusu.
    Şu anda Fransa hakkında fazla kuşkucu davranmak veya Chirac'ı zor duruma düşürecek çıkışlar yapmak, hiçbir yarar sağlamaz. Fransız yetkililerine, ileride daha olumlu bir tavır almaları için zaman tanımak gerek...
   
    skohen@milliyet.com.tr
SAMİ KOHEN - MİLLİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 20 Nisan 2004 Salı 15:00:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?