19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Şamil Tayyar - Yeni Şafak

Baykal’ın Derviş yorumu: "Dağ fare doğurdu"


Tarih, Kasım 2001. Yer, CHP Genel Merkezi. Genel Başkan Deniz Baykal’ın odasındayız. Baykal, gelecek döneme ilişkin projelerini anlatıyor. Bu projeleri yaşama geçirmek için üzerinde durduğu iki önemli isim var; biri İsmail Cem, diğeri Kemal Derviş. O tarihte Cem Dışişleri Bakanı, Derviş ise ekonominin patronu. Baykal, o tarihte "yazılmamak" kaydıyla şu notu düştü: "İsmail ve Kemal CHP’ye gelirse, çok şık olur. Sanırım olacak." Baykal, 10 ay sonra Derviş’i CHP saflarına kattı ama Cem ile buluşamadı. Bu görüşmenin üzerinden 2 yıla yakın zaman geçti. Baykal’ın büyük umutlar beslediği Derviş ile yolları ayrılmak üzere. Baykal, "Altı ok tartışılmalı", "CHP başbuğ partisi olmamalı" gibi ifadeler kullanan Derviş’ten umudunu kesmiş durumda. Kurmaylarıyla Derviş’in tutumunu değerlendirirken, bu pişmanlığını açıkça itiraf etmekten çekinmiyor: "Dağ fare doğurdu..."

Baykal’ın başı muhalif milletvekilleriyle de dertte. Baykal’ın iddiaları öyle "yenir-yutulur" cinsten değil: CHP’li bir milletvekili CIA’nin aleyhinde hazırladığı düzmece raporu ele geçirmeye çalışıyor! Sonra Pentagon’a bağlı bir daire, CHP’nin ABD çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ve Kemal Derviş’in transferi için Can Paker ile temas kuruyor, bu anlaşmanın karşılığında da Baykal’a 40 milyon dolar gönderiliyor! Bu paraların 15 milyon doları Arap asıllı bir kişi tarafından Dubai’deki bir bankadan çekiliyor. 25 milyon doları ise Prof. Dr. Aslı Baykal’ın İsviçre’deki "sigma" şifreli hesabına aktarılıyor! CHP’li 4 milletvekili bu Pentagon belgesini ele geçirmek için bir lokantada buluşuyor ama parada anlaşma olmayınca belgeyi alamıyorlar! Sonra bu 4 CHP’li milletvekili kendi aralarında 1 milyon dolar toplayıp İsviçre’de hesap açtırmak istiyor!

İddia sahibi anamuhalefet partisi lideri. Suçlananlar ise CHP’li 4 milletvekili. Bu milletvekillerinin de Baykal’la yolları ayrılmak üzere. Hem siyaseten hem ahlaken bu birlikteliğin sürdürülmesi imkanı kalmamıştır. Baykal’ı hasbelkader tanırım. Akçalı konulara bulaşmamaya büyük özen göstermiştir. Ama Baykal’ın bu açıklamalarından sonra testi kırılmıştır, parçalar yapıştırılsa bile sızıntı önlenemez.

Burada dikkat çekmek istediğim asıl konu ise başka. Bunca düzmece belge ortalıkta dolaşırken İçişleri Bakanlığı, MİT veya Emniyet İstihbarat ne yapıyor? Baykal’ı aradım. Bu soruyu ona da yönelttim. Bu konuya girmek istemedi, "Bunları çalışma arkadaşlarımla paylaştım, kamuoyuna açıklama yapmayı doğru bulmuyorum" dedi. Israr edince Baykal’ın yanıtı şöyle oldu: "Ne MİT, ne İçişleri Bakanlığı ne herhangi istihbarat örgütü ’bu nedir’ diye sormadı."

Ayrıca Baykal’ın iddiaları, adliyelik vakadır. Eğer bu iddialar doğruysa Baykal’ın suçladığı CHP’li 4 milletvekili hakkında "suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" ve "koşullu tehdit" iddiasıyla dava açılması, ağır hapis cezası istemiyle yargılanmaları gerekiyor. Baykal’ın basına yansıyan açıklamaları, "suç duyurusu" niteliğindedir. Yetkili makamlar bu dolaylı duyuruya karşılık vermiyorsa, Baykal doğrudan suç duyurusunda bulunmayı düşünür mü? Baykal’dan bu soruya da yanıt istedim. Baykal’ın yanıtı, "Ben partimin yetkili organında anlattım. Kamuoyuyla paylaşmıyorum. Amacım bu tür dezenformasyona yönelik girişimleri itibarsızlaştırmaktır" oldu. Baykal bizimle paylaşmasa da kurmaylarıyla gelişmeleri sürekli değerlendiriyor. Baykal, arkadaşlarının benzer sorusu karşısında, "Neden polise gideyim? Amacım sadece bu girişimleri itibarsızlaştırmaktı" diyor.

Eğer iddialar doğru değilse, bu kez Baykal’ın "fedakarlık" yapması gerekiyor. Bu arada akla şu soru takılıyor: Baykal her şeye rağmen konuşmak yerine sorunu parti içinde çözebilir miydi? Baykal, özel sohbette bir kurmayının bu sorusu karşısında, bir an duraklıyor, sanki sözcükler boğazında düğümleniyor: "Ne yapayım, canımızı yaktılar..."

Baykal devam ediyor: "Bu düzmece belgeleri gazete gazete dolaşıp parayla satmak istediler. Kızımın hesabına yatırıldığı iddia edilen 15 milyon dolarla ilgili kısım bir gazetede daha önce yayınlandı. Diğer belgeleri de aynı şekilde gazetelere giderek pazarlamak istemişler ama ciddiye alınmamış. Bir gün birisi bunları düzmece olduğu halde yayınlayabilirdi, açıklamak zorundaydım?"

Toplantının sonuna doğru sinirleri iyice boşalan Baykal, artık gülmeye başlıyor: "Yahu olacak iş değil. Saddam’ın kafasına 20 milyon dolar veren ABD, Baykal için neden 40 milyon dolar versin?" Peki, neden iktidar partisi değil de CHP üzerinde komplo kurulmak isteniyor? Baykal, bu soruya da şu yanıtı veriyor: "Sadece bizimle ilgili değil AKP ile ilgili de bize çok sayıda belge ulaştırıldı, bunları ’kullanın’ dendi. Baktım ciddiye almadım. Eğer düzmece belgeleri görseydiniz dudağınız uçuklardı.Benim üzüldüğüm nokta, benim arkadaşlarımın bu düzmece belgelere itibar edip bizi ve partimizi yıpratmaya çalışmak istemesidir."

Öyle anlaşılıyor ki, bu pilav daha çok su kaldıracak...

ŞAMİL TAYYAR - YENİ ŞAFAK GAZETESİ
Yayın Tarihi : 19 Temmuz 2004 Pazartesi 10:52:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?