19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Şaşıracak birşey yok - Kürşat Başar

Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden 17 Aralık sonrası üstüste gelen açıklamalara bakınca anlıyorum ki, bundan sonraki süreçte karşımıza farklı engeller çıkacak.

 Bugüne kadar, ’nasıl olsa bu Türkler söylediklerimizi yapamaz,’ diye düşünen ve her yapılanı askeri müfettiş titizliğiyle denetleyen Avrupalılar, bundan sonra bize kendi kamuoylarını bahane edecekler.

Şimdiden başlayan referandum lafları, biri iyi öteki kötü polisi oynayan liderler bunun sinyallerini veriyor.

Ne yazık ki bizim böyle bir şansımız yok.

Çünkü bizde bilinçli bir kamuoyu yok.

En başta bizim zaten genel olarak dış dünyayla, uluslararası konularla ilgili bir kamuoyumuz yok. Basınımız da bu ilgisizlik nedeniyle dış haberlere fazla yer ayırmaz. Türkiye’de entelektüeller bile Türkiye’nin dış sorunları ve uluslararası anlaşmazlıkları konusunda bilgi sahibi değildir.

Meclis’te yeralan milletvekilleri de her dönemde bu işi Dış İşleri’ne bırakmış, son derece temel ve geleceği belirleyecek önemdeki bu konuları diplomasi oyununu bilen bürokratlara havale etmişlerdir.

Rumların Kıbrıs davasında 40 yıldır aynı tezleri savunup bu tezlere karşı en küçük bir ters gelişme çıktığında nasıl kıyameti kopardığını biliyoruz. Kesinlikle elde edemeyecekleri haklar için bile son dakikaya kadar canla başla uğraşmalarını, yüzde yüz suçlu oldukları davaları bile haklıymış gibi bütün millet nasıl savunduklarını yıllardır izliyoruz.

Medyasıyla, zenginiyle, yoksuluyla, siyasetçisiyle, yurtdışındaki lobileriyle, yazarıyla, çizeriyle bu davayı bir biçimde her platformda savunuyorlar.

Bir de kendimize bakalım. Türkiye’nin uluslararası davalarını savunmak nedense hep belli ideolojileri savunan partilerin tekelindedir. Geri kalanlar özellikle de onlara karşı olanlar bu konularla hiç ilgilenmez. Kıbrıs’ta bulunan askerimizin ’işgal kuvveti’ olduğunu Rumlarla birlikte bizde dile getirenler de hiç az değildir.

Kıbrıs davasında aslında Rum liderlerden daha fazla inatçı olmayan Denktaş’ı, ’uzlaşmaz, çözümsüzlük isteyen lider’ olarak niteleyen de Türk basınıdır.

Uzlaşma isteyen liderle gelinen durumu hep beraber izliyoruz şimdi.

Aynı durum Ermeni meselesinde de farklı değil.

Avrupa Birliği konusundaki gelişmelerde de Türk kamuoyu ortada yok. Yabancı bir gözle bakıldığı zaman Türk medyası Avrupa Birliği’ni her koşulda istiyor, halk da büyük çoğunlukla ne olursa olsun destek veriyor.

Ama işin aslında ne olup bittiği konusunda her zamanki gibi tam bir bilgilendirme söz konusu değil.

Türkiye’nin Avrupa’da yaşayan, orada çalışıp vergi ödeyen, işyeri açan, ticaret yapan, birtakım alanlarda söz sahibi sayılan vatandaşları hem de milyonlarca işçisi bu konuda söz sahibi değil.

Örneğin biz, Türklerin serbest dolaşımı konusunda orada bir gösteri yapmıyoruz. Onun yerine onlar bizi istemedikleri için gösteri yapıyor. Gören asıl mağdur biz değil de onlar sanır. Oysa aynı durumda çok daha küçük azınlıklar, çok daha büyük yankı uyandıran şeyler yapabiliyorlar.

Hep beraber bu kafası karışık, umursamaz ve mıymıntı halimizle isteklerimizin ancak bu kadarını alabiliriz. Şaşıracak birşey yok.

Kürşat Başar - Akşam Gazetesi
Yayın Tarihi : 27 Aralık 2004 Pazartesi 10:22:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?