Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türk Ceza Yasasında (TCY) değişiklik yapan yasanın iki maddesini veto etti. Bu maddelerden biri, tartışmalara neden olan "yasaya aykırı eğitim kurumları açanlarla" ilgiliydi.
Değişiklik yasası Mecliste görüşülürken, TCYnin 263. maddesi yeniden düzenlenerek, bu suçu işleyenler için öngörülen hapis cezasının üst sınırı bir yıla düşürüldü ve para cezası verilmesi seçeneği getirildi. Bu kurumların kapatılması hükmü de maddeden çıkarıldı. Böylece, yasaya aykırı eğitim kurumu açanlar paraya çevrilebilir hapis cezası veya doğrudan para cezasıyla kurtulma olanağına sahip oluyorlardı.
Cumhurbaşkanı Sezer, bu maddeyi Anayasaya aykırı gördü ve veto etti.
CHP ve Çiçekin yaklaşımı
Madde değişikliğine ilişkin tartışmalar Kuran kurslarına odaklanmıştı. Maddeye karşı çıkan CHP, yasalara aykırı biçimde açılacak Kuran kurslarıyla, çocukların ve gençlerin radikal grupların etkisi ve yönlendirmesi altına gireceğini, laikliğe aykırı eğitimin yaygınlaştırılmasını teşvik edeceği ve nihayet Hizbullah, El Kaide gibi örgütleri örnek göstererek, bu tip örgütlerin dahi eleman sağlama çabalarına hizmet edeceği gerekçesiyle karşı çıktı.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, CHPnin bu yaklaşımını aynen tekrarlamasa da, bu tür eğitim faaliyetleri için Diyanet İşleri Başkanlığı yasasının ek-3. maddesinin olanak tanıdığı, bu nedenle yasaya aykırı faaliyetlerin istismara, kontrolsüzlüğe yol açabileceği düşüncesini taşıyordu.
Başbakanın görüşü
Ancak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan farklı düşünüyordu. Nitekim, Erdoğanın talimatıyla değişiklik Meclisten geçirildi, ancak, tahmin edildiği gibi Çankayanın vetosuna takıldı.
Erdoğan, ceza indirimine ilişkin eleştirileri yanıtlarken, "kaçak Kuran kursu" ifadesine karşı çıktı. Ülkenin yüzde 99unun Müslüman olduğunu, böyle bir ülkede Kuran öğrenmek kadar doğal bir istek ve çaba olamayacağını belirtti.
Erdoğan, bu yaklaşımıyla, madde tartışılırken, "evlerinde veya mahallelerinde masum biçimde Kuran öğretenler veya öğrenenlerin jandarma ve polis tarafından toplanacağı" gerekçesini öne sürerken, ceza indirimini savunanların yanında yer almış oldu.
Sezerin gerekçesi
Cumhurbaşkanı Sezerle Başbakan Erdoğan arasındaki bakış farkı da burada ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Sezer, ceza indirimi getiren ve yasa dışı eğitim kurumlarının kapatılması hükmünü kaldıran bu düzenlemeyi; Anayasanın laiklik açısından 2. maddesine, eğitimi düzenleyen 42. maddesine, devletin temel düzeninin kısmen de olsa din kurallarına dayandırılamayacağı; dinin ve din duygularının yahut dince kutsal sayılan şeylerin siyasal ya da kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla kötüye kullanılamayacağı hükmünü taşıyan 24. maddesine, devrim yasalarını güvence altına alan ve eğitim birliğini de içeren 174. maddesine aykırı buldu.
Sezer, devlet gözetiminin ve denetiminin olmadığı ya da sonuç vermediği ortamlarda dinsel ve bilimsel ikili eğitimin gelişip yerleşmesi riskine dikkat çekti. Bu düzenlemenin caydırıcı nitelik taşımadığını; Anayasada ifadesini bulan Cumhuriyetin kuruluş felsefesine, laikliğe, ülke ve ulus birliği ilkelerine aykırı olduğunu vurguladı.
Cumhuriyetin temel nitelikleriyle ilgili düzenlemelerde, hükümet ve Meclisin "siyasi fayda" hesabı yapmaması gerekir.
Meclis, siyasi yaklaşımlardan uzak bir biçimde Cumhurbaşkanı Sezerin veto gerekçelerini değerlendirmeli ve "inat"la hareket etmemelidir. Yeniden görüşürken, Sezerin detaylı bir incelemeyle saptayıp gerekçelendirdiği veto kararından yararlanmalıdır.
Konu, Cumhurbaşkanı-Başbakan çekişmesi değildir.