1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Soruyorum diye kimse hain diyemez

Tüylerim diken diken oldu..

Bir Başbakan böyle konuşabilir mi?

Soru soran gazeteciye 'bu sorular ülkeye ihanet sorularıdır' diyebilir mi?

Ülkeye ihanetten daha ağır bir suç var mı?

Gazeteci resmen vatanını satıyor demektir..

PKK'yı sormayacaksın.. Başbakan'ı kızdıran konulara girmeyeceksin.. Uslu olacaksın, uysal olacaksın..

Yoksa..

İhanetten başın belaya girer..

Başbakan damgayı vurur..

İhanet der, çıkar işin işinden..

Peki; PKK'yı sormayalım, fındık mitingini soralım mı?

30 bin kişinin eylemini..

Başbakan bu konu açılınca da köpürdü.. Ama bu kez gazetecilere değil, Ordu Emniyet Müdürü'ne..

Niye?

Göstericileri dağıtmadı, Samsun - Ordu yolunu açamadı diye..

Başbakan..

Su sıkacaksın..

Biber gazı sıkacaksın diyor..

Peki kalabalık yine dağılmazsa..

Panzerler mi harekete geçecek? Polis coplaya coplaya, döve döve mi eyleme son verdirecek?

Başbakan'ın bu çıkışından sonra, ilk eylemde polis kafa göz patlatırsa, panzerler kalabalıkların üzerine direksiyon kırarsa ne olacak?

Gösteri yüzlerce yaralı ile son bulursa..

Bunun sorumlusu o ilin, o ilçenin emniyet müdürü mü olacak?

O ilin emniyet müdürünü mü suçlayacağız?

Geldiğimiz noktaya bak.. Bir emniyet müdürü yumuşak davranırsa da sert davranırsa da suçlu oluyor..

Birinde Başbakan kızıyor..

Ötekinde halk..

Halk başlıyor bağırmaya: burası İsrail değil..

Başbakan kızgın.. 'Yol trafiğe kapalı olduğu için hastaneye yetiştirilemeyen iki kişi ambulansta öldü' diyor, 'bunun sorumlusu kim' diyor.. Hesap soruyor..

Bu sözlerden bir gün sonra (dün) Ordu İl Sağlık Müdürü 'böyle bir olay olmadı' demez mi?

Ordu'da o gün iki kişi ölmüş, ama denizde, boğularak..

Bu açıklamadan sonra Sağlık Müdürü de açığa alınır mı dersiniz? Kızağa çekilir mi?

Neyse.. Biz dönelim PKK meselesine..

Başbakan ne derse desin, ben PKK'yı sormaya devam edeceğim..

Çünkü Türkiye'nin en büyük sorunu bu.. 3.5 yıldır hiçbir şey yapmayan,

tek bir adım bile atmayan iktidar sıkıştı.. Terör hortlayınca, şehit kanı akmaya başlayınca panikledi.. Kandil Dağı'ndaki PKK'lıları nasıl indireceğini, silahlarını nasıl alacağını kara kara düşünmeye başladı..

Peki siyasal iktidarın bir planı var mı?

En tehlikeli soru bu..

Bu soruyu soran ülkeye ihanet eder..

Böyle şey olur mu demeyin.. Oluyor.. İhanet kantarı Başbakan'ın elinde..

Hangi sorunun ihanet olup olmadığını bir tek o biliyor.. Bir gazetecinin görevi soru sormak değil mi?

Ama bizde soru soran gazeteci ihanet damgasını yiyor..

Peki Gazeteciler Cemiyeti ne yapıyor?
Mehmet Tezkan / Vatan
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2006 Cuma 12:58:15
Güncelleme :4 Ağustos 2006 Cuma 13:11:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?