19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Takım aşkı...Umar Talu / Sabah

Takım aşkı

Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş konuşulurken canım "Kayserispor" yazmak istedi. Ligin daha henüz başlarında öngörebildiğim bir mevzu idi; durmadan gol atıp sevinen o sarı kırmızılarla birlikte keyfini çıkarayım bari. 

Tabii, bu ülkede yaşıyoruz malum, herkes önyargı ile önyargı arar: Kayserili olmadığımı söylemem lazım. Orada bir yakınım bulunmadığını da. Beşiktaşlıyım ya, haftaya oynayacakları Galatasaray maçıyla ilgili bir beklentim de olamayacağını. 

Fi tarihinde İkinci Lig'de Kayseri-Sivas maç kavgasında onlarca kişi ezilip öldüğünde, benim o sıradaki sempatimin Sivas'tan yana sayılabileceğini ve o yüzden bir daha yıllarca Sivasspor'la aynı gruba konmayan Kayseri'ye için için tepki de duymuş olduğumu.
Kafi herhalde. 

Peki, sempatimin nedeni ne? 

Tamam, Beşiktaş kökenli onca genç, başarılı ve derken dökülen teknik direktör içinde şu anda en ayakta kalanı olan Ertuğrul Sağlam'ı (ve yardımcısı İnegöllü Beşiktaş solbeki Mutlu Topçu' yu) severim. Fener altyapısından yetişme bu Antep, Samsun ve Beşiktaşlı golcüye hep kanım kaynamış, Beşiktaş'tan gönderilişinin kırıcılığına da kızmıştım. 

Ama esas neden şu: 

Futbolu gerçekten seviyorsanız, Kayseri'deki futbol oynama, oyunu güzelleştirme, gole koşma, hatta koşuşturma, üstelik geriden bol adam çıkararak, Sevgili Vedat Okyar'ın deyimiyle "ailecek gitme" arzusunu da seversiniz. 

Sezon başlayalı çok olmamıştı ve Lig TV'den Melih Şendil bir söyleşide sorduğunda, ki o sırada Erciyes ve Sivasspor daha flaştı ve Erciyes hemşerisini yenmişti üstelik; yılın en iyi futbol oynayan sürpriz takımının Kayserispor olduğunu, öyle kalacağını söylemiştim. 

Hem de Erciyes, Sivas daha dikkat çekici transfer yapmışken. Kayserispor'un en büyük transferi, önceki sezon düşmemeye oynamış takımın kendisiydi. İstanbulsporlu emektar Yordanov, kaleci Ivankov, pek oynamayan santrfor Rodic, küme düşen Sakarya'dan Fatih ile Galatasaray'ın Sakarya'dan alıp sezon açılışında kapıya koyduğu Trabzonlu Ragıp dışında.
İki büyük, Trabzon ve Galatasaray'ın beğenmediği Ragıp; leblebi gibi gol atan ise, geçen yılın çoğunu yedek geçiren, Gençlerbirliği gibi bir genç futbolcu avcısının beğenmediği Gökhan Ünal. 

Asıl favorim, takımda 1.5 yıllıkken kaptanı da olan Bülent Bölükbaşı. Maalesef 30'una geldiği bugün bence bu yılın en iyilerinden; sahanın en çok yerinde en hızlı oynayanı. Bir de teselli kendime: O yıllar önce yine İkinci Lig'de Konyaspor'da sağ kanatta oynayan bir gençken, ileri geri son sürat akışını ve ortalarını müthiş beğenmiş, sonra Antep'te filan izlemiş ve bugüne kadar parlamamasına üzülmüştüm. Ama bu yılın en futbolcu futbolcusu; en hırslı, oyundan en keyif alan, işini en çok seveni. 

Futbol hafızamdaki unutulmazlardan biri, Scala' nın, Şampiyonlar ligi'nde Barcelona karşısına çıkan Beşiktaşlılara, "Sahada oyunun keyfini çıkarmaya, zevk almaya bakın!" deyişidir. Bu kadar basittir. 3-0'lık o galibiyetin de özetidir. 

Kayserispor da çok maçını belli ki böyle oynayan bir takım. 

8 takımlı ligin 300 küsur maçının en bol gollü ilk ikisi, Kayseri'nin 6-3'lük Samsun, 7-2'lik Manisa galibiyetleri. Daha ne olsun! 10 dakikada 2-0 mağlup duruma düştükten sonra, bir, iki hafta önce Fenerbahçe'ye 5 atmış rakibine 7 gol atarkenki dalga dalga hırs ve keyfin özet görüntülerini kaçırmayın, futbolseverseniz hakikaten. 

Tamam Manisa kalesinde Altay'dan gelen genç üçüncü kaleci vardı; ama "onca pozisyondan sadece 7'sini" attı Kayseri. 

Biliyorum; memleketin bir sürü sorunu var. 

Ama Allah için, Kayserispor futbolu keyif kılanların, taraftarı olmadan dahi bizi hayata oradan da bağlayabilenlerin çok emek dolu takımı. 

Onları hakikaten çok çok sevdim. İyi ki yazdım.
.
Yayın Tarihi : 8 Mayıs 2006 Pazartesi 10:18:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?