SON iki gündür Ankara kulislerinde çok rahatsız edici bir dedikodu dolaşıyor.
Güya Merkez Bankası koridorlarında bazı densizler, "Burayı da ele geçirdik" diye dolaşıyorlarmış.
Meclis kulislerinde bazı AKP’lilerin "Paranın son kalesini de ele geçirdik" diyerek dolaştıkları da bu dedikodulara ekleniyor.
Bunların doğru olmadığına inanmak istiyorum.
* * *
Geçen hafta yazı işleri masamızın en tartışmalı konularından biri, Merkez Bankası’nın başına atanacak kişiydi.
Başkan adayının eşinin başının örtülü olduğu bilgileri geliyordu.
Ankara büromuzun bir muhabiri, başkan adayının eşinin arabasının direksiyonunda fotoğrafını çekmişti.
Başı örtülü, ama modern görünümlü bir kadındı.
Yazı işleri ve ekonomi servisimizle bunu tartıştık.
Bazı arkadaşlarımız, Merkez Bankası başkanının eşinin türbanlı olup olmasının o kadar önemli olmadığı görüşündeydi.
Çünkü kararnamesi hazırlanan kişinin eşi, kamusal bir göreve sahip değildi.
Ayrıca, ülkenin başbakanının, başbakan yardımcılarının, maliye bakanının, ekonomiden sorumlu öteki bakanlarının eşlerinin hepsinin başı örtülü.
Dolayısıyla buna bir kişi daha eklenmiş, eksilmiş fark etmezdi.
Bazı arkadaşlarımız ise konuya daha kuşkulu bakıyordu ve bunu "kadrolaşmanın yeni adımı" olarak görüyordu.
* * *
Ancak aradan geçen zaman, konunun sadece türban konusu olmadığını gösteren işaretler ortaya çıkardı.
Dün Vatan Gazetesi’nin manşetinde, Merkez Bankası’na başkan yardımcısı olarak getirilen kişinin geçmişteki düşüncelerini gösteren bir haber vardı.
Aman Allahım, neler diyor.
Artık Arap ülkelerinde bile bu kafada bir insan kalmadı.
İnsan diyorum, çünkü iş dünyasında, finansal karar merkezlerinde böyle düşünen adam zaten uzun süreden beri yoktu.
Geçmişte söylediklerini, savunduklarını görünce insan küçük dilini yutacak hale geliyor.
Bugün değişmiş midir?
İnşallah öyledir.
Ama insan bunları görünce ister istemez şunu düşünüyor.
Acaba türban konusu, en azından bazı kişiler için, o kadar masum bir şey değil mi?
Ben türbana kategorik olarak karşı bir düşünceye sahip değilim.
Yine de, AKP iktidarının başından itibaren yapılan atamalara baktığım zaman, Başbakan’a şu soruyu sorma ihtiyacını duyuyorum.
* * *
Sayın Başbakan, bu ülkenin yönetiminde yer alacak, eşinin başı açık hiç mi liyakatli bir insan yok?
İktidarınızın ilk günlerinde, "Seçimden önce bizimle yola çıkacak fazla insan bulamadık" demiştiniz.
Artık iktidardasınız ve muhtemelen bir dönem daha kalacaksınız.
Şimdi daha rahat bir seçme imkánına sahip değil misiniz?
Merkez Bankası’nın bugüne kadarki başkanlarının eşlerinin başı açıktı.
O insanlar bu ülkeye şerefle hizmet ettiler.
Eşi son derece modern giyimli Süreyya Serdengeçti’nin performansını bütün dünya kabul etti.
Ama siz bugün bula bula, artık en fanatik Müslüman ülkelerde bile kaybolmuş fikirleri savunan bir insanı buluyorsunuz.
* * *
AKP’nin devlet kadrolarındaki bu "türban dayanışması" ve ısrarı, artık bütün dünyanın dikkatini çekmeye başladı.
Ayrıca devletin kritik noktalarını "düşürülecek kaleler" olarak görmek son derece sakıncalı bir siyasi davranış biçimi.
Başbakan, ilk günden beri kadrolaşma iddialarına çok sert cevaplar veriyor.
Bunda samimiyse, artık ayrımcılık haline gelen bu "türban locasını" dağıtmalıdır.
Bu gözlemleri çok iyi niyetle yapıyorum.
Aman hepimiz bilelim ki, bu "türban locası" yakında dünyanın öteki ülkelerinin de diline düşecek.
.
Yayın Tarihi :
18 Mart 2006 Cumartesi 13:28:27