20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Türban sokuşturma merakı!

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği "Ana-Kız Okuldayız" isimli okuma-yazma kampanyası için gazetelere verilen ilanları görmüş olmalısınız.

İlanların birinde türbanlı bir kadının fotoğrafı yer alıyor. İlanda programın destekçisi Halk Bankası’nın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın logoları da var.

Ülkemizde okuma-yazma bilmeyen kadın nüfusunun yoğunluğunu düşününce, yapılan kampanyayı desteklememek mümkün değil.

Ne kadar çok kadın okuma-yazma öğrenirse o kadar iyi.

Ama bu ilanlarda türbanlı bir kadın fotoğrafı görünce, yine bir şeylerin "sokuşturulmaya çalışıldığını" düşünmemek de mümkün değil.

Türkiye’de okuma-yazma bilmeyen kadınlar içinde geleneksel yöntemlerle başını örten kadınların sayısı, türbanlıların sayısından fersah fersah ileride!

Bütün araştırmalar da bunu ortaya koyuyor.

Ülkemizde, başını örten kadınların içinde "türban" dediğimiz özel bağlama biçimini tercih edenlerin oranı yüzde 10’u zor geçiyor!

Eğer o ilana "okuma-yazma bilmeyen kadınları temsil edecek bir görüntü" konması gerekiyorduysa, bu da herhalde başını geleneksel yöntemlerle kapatan kadınlardan biri olmalıydı.

Ama niyet "okuma-yazma seferberliği" görüntüsü altında, siyasi propaganda yapmak olunca böyle oluyor işte!

Sonra çıkıp "Türban velev ki siyasal simge olsa" diyorlar.

"Velev ki" gereksiz bir söz! Türban, Cumhuriyet değerleriyle barışık olmayan, o değerlerle kavgalı bir siyasi görüşün simgesi zaten!

Her fırsatta gözümüzün içine sokulmasının nedeni de bu!

Nutuk atmayı daha çok seviyor

MİLLİ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in kızı Büşra, bu yıl son kez yapılan Ortaöğretim Kurumları Sınavı’na girdi. Dilerim, başarılı olsun.

Belki babası da kızının çektiği heyecanı çekip, geçtiğimiz yıllarda boş kalan okul kontenjanlarının doldurulması için ek kayıtlara neden izin vermemiş olduğunu bir kere daha düşünme fırsatı bulabilmiştir!

Milli Eğitim Bakanı, kızını sınava götürdüğü okulun bahçesinde gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Öğrencilerin yarış atı gibi yetiştirilmesine karşı olduğunu söyledi. "Halk maalesef dershanekolik oldu. Çocuklarınızı dershaneye göndermeyin kardeşim. Anne-baba olarak çocuğa destek vereceğiz ama çocuğu cendereye sokmak yanlış" dedi.

Ancak sorulardan öğreniyoruz ki Bakan Çelik, kızını dershaneye göndermemekle birlikte ek derslerle takviye de etmiş!

"Dershaneye gitti sayılmaz, takviyeler aldı, öyle nizami olarak dershaneye gitti diyemeyiz" diyor!

Anladığım kadarıyla ya evde özel dersler aldırılmış, ya da bir dershaneye sadece belli dersler için gidilmiş!

Söz konusu kişi Milli Eğitim Bakanı!

Her fırsatta çocuklarımızı dershanelere yollamamamız gerektiğini söylüyor ama kendi çocuğu için de özel dersler aldırma ihtiyacı duyuyor!

Eğitim sistemimizin başındaki kişi bile okullardaki eğitimin çocuklar için yeterli olmadığını düşünüyorsa, yapması gereken nedir?

İstifa etmek mi, yoksa okul bahçesinde nutuk atmak mı?

Muhafazakárlaşırken ahlaksızlaşmak

İSTANBUL’da bir belediyenin aşevinden her gün bedava yemek alanlar arasında apartman ve dükkán sahipleri, işi gücü olan insanlar da çıktı.

Haberi Hürriyet’te okumuşsunuzdur.

Biri büyük bir pişkinlikle, "Ne yapayım apartmanım varsa, apartmanı mı yiyeceğim" diyor!

O semt, muhafazakár yapısıyla biliniyor İstanbul’da.

Dün de Hürriyet’te, Boğaz üzerindeki iki köprüden kaçak geçmek için plakalarını kapatanlar ile ilgili fotoğraflar vardı.

Dikkat ettim, köprülerden geçmek için gerekli üç kuruş parayı ödememek için plakalarını değişik yöntemlerle kapatan araçlar arasında lüks spor otomobiller ve arazi araçları da var!

Fiyatları neresinden baksanız 150 bin ABD Doları’ndan başlayan araçlar bunlar.

Şöyle ya da böyle bir otomobil alacak, deposunu dolduracak paraları olan ama köprü geçiş parasını çalmak için türlü düzenbazlıklar yapmakta kendilerini haklı gören insanlar!

Yoldan çevirip sorma olanağımız olsa, eminim ki "Apartmanımı mı yiyeyim" gibisinden yüzsüz bir yanıt alırsınız.

Bu insanlar, çocuklarına hırsızlığın, başkalarının hakkına tecavüz etmenin kötülüğünü anlatacak!

Gazetedeki haber, bu ahlaksızlığın oldukça yaygın olduğunu da gösteriyor.

Gittikçe muhafazakárlaştığı söylenen bir ülkede oluyor bunlar.

Muhafazakárlık, siyasette olduğu gibi toplumsal yaşamda da bazı ahlaksızlıkların örtüsü oluyor demek ki!

MEHMET Y. YILMAZ
Yayın Tarihi : 10 Haziran 2008 Salı 10:53:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?