İKTİDARIN belediyeleri içki satışını yasaklamaya yavaş yavaş başladılar.

Çünkü içki satmak günah, elbette içki satanlara izin (ruhsat) vermek de günah.

Yasaklayan belediyeler (örneğin Konya Meram Belediyesi) kendi inançlarına göre cennet-i áláya giden yolda doğrusunu yapıyorlar.

Hem dindar-mümin ve imanlı geçinip, toplumun karşısına bu kimlikle çıkıp oy almak, hem içki satışına izin vermek olmazdı.

Bunun testini çevrenizdeki ilk iktidar yandaşı ile yapabilirsiniz.

Soracaksınız:

‘İçki günah mı?..’

‘Günah...’

‘O zaman bir günaha ruhsat vermek yerine, onu yasaklamaları gerekmiyor mu?..’

Elbette size ‘Gerekiyor’ diyecek.

İşte yapılan da bu zaten.

*

Mayolu afişlere de yasak koyuyorlar.

Bu da iyi bir şey.

Geçerken ahireti düşünmek yerine afişe bakacak vatandaşlarımızın abdestleri kaçarken, o afişlere izin veren dinci iktidar günahı teşvik etmiş olur ki, bu doğru olmaz.

*

O zaman turizm de yasaklanmalı.

Çıplak kadınlar gelip mahrem yerlerini açıp güneşe versinler diye yırtınmak, bundan mutlu olmak, teşvik etmek....

Çok turist gelip mahrem yerini açıp güneşe veriyor diye övünmek...

Yakışır mı dindar adama?

Yakışmaz...

Bir yandan kızların saçı gözükmesin diye türbanı dayatmak, öte yandan kadınların her yerlerine güneş vurdukça mutlu olmak ve sevinmek nasıl olur?..

Turizm yasaklanır, olur-biter.

*

Kısacası ikiyüzlülükle ülkeyi yönetmek zorlaşıyor.

Çağdaşlık ile çağdışılık bir arada olmuyor.

İktidarın yavaş yavaş topluma dayattığı yaşam biçimi gereği mayolu afişler, içki satışları yasaklanırken... Bu dayatma sonucu sokaklar giderek daha çok türbanlı, çarşaflı, sarıklı, cüppeli insanla dolarken... Turizme bayılıp, çıplakların gelip her yerlerini güneşe vermelerine sevinmeleri size tuhaf gelmiyor mu?

Geliyordur...

O zaman söyleyin onlara; sizi kandırmıyorlarsa yasaklasınlar turizmi.