18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Yalandan ölen, rüşvetten çatlayan var mı? Hasan Pulur / Milliyet

YOLSUZLUK ve israf yıllardır başını aldı gidiyor. Kimsenin bunlara ne dur diyeceği var, ne de durduracak gücü, hele rüşvet...
Sayın Başbakan, İstanbul'da Belediye Başkanlığı yaparken cenaze arabalarını bile "Mercedes" aldığını söylüyor.
Elbette cenazelerimizin son yolculuğunda itibar görmesini, orada burada sürünmemesini hepimiz isteriz, ama bunun için "Mercedes" şart mıdır?
"Ben cenaze arabalarını bile Mercedes yaptım!" demek, Başbakanlığa alınacak, aynı marka otomobillerin izin belgesi midir?
***
KURTULUŞ Savaşı yılları... Ankara'da yersizlikten bir odayı müsteşarıyla paylaşan bakanlar bile var. İçişleri Bakanlığı talihli bakanlıklardan, çünkü dört odası var, Ankara Valiliği'nin ikinci katında...
İçişleri Bakanı Fethi Okyar'dır, ileride başbakan olacaktır.
Fethi Okyar, bakanlık masasına 17.5 liraya bir hokka takımı alır. Şimdiki kuşaklar bilmez, biz yetişmiştik, her masada böyle bir takım vardı; uçlu kalemler hokkadaki mürekkebe batırılır, yazı yazılır, imza atılırdı.
***
MECLİS'te İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken Maraş Milletvekili Hasip Bey söz alır:
"İçişleri Bakanı, 17.5 lira vererek masasına hokka takımı almıştır. Meclis Başkâtibi'nin odasında 22.5 kuruşluk dökülmez hokka var. İkisi de aynı işi görmüyor mu? Biz hayat memat mücadelesi yapıyoruz, köylümüz bağrına taş basıyor, vergi ödüyor. İsraf bir zihniyettir, miktarla ilgisi yoktur."
Evet, bu son cümleye dikkat edin:
"İsraf bir zihniyettir, miktarla ilgisi yoktur."
Ha hokka takımı olmuş, ha Mercedes, fark etmez.
***
HER gün bir yolsuzluk haberi, suçlama ve iddia; falan filana vermiş, filan falandan almış...
Acaba doğru mu?
Tabii yargı sonunda en doğru kararı verecektir ama, suçlananlar başka bir şey yapamazlar mı?
Elleri İsmet Paşa gibi sağlamsa, yaparlar...
***
1950 sonrası... İsmet Paşa ve İnönü ailesini suçlamak için bazıları yarışmaktadır, bunlardan biri de Demokrat Parti Milletvekili Ahmet Gürkan'dır.
Bir gün Meclis kürsüsüne çıkar, İsmet Paşa'nın devleti nasıl soyduğunu anlatır:
"İsmet Paşa ile eşi Mevhibe Hanım, 1950'den önce Malatya'ya gitmişler, Mevhibe Hanım Sümerbank fabrikasından üç metre kumaş almış, parasını ödememiştir."
***
İSMET Paşa böyle bir olayı, yani Mevhibe Hanım'ın kumaş aldığını hatırlamaktadır. Cumhurbaşkanlığı döneminde, Çankaya Köşkü'nün daire müdürlüğünü yapan ressam Vecihi Bereketlioğlu şimdi de İsmet Paşa'nın özel muhasebecisidir, o da bu kumaş olayını hatırlar ve ertesi gün Paşa'ya elinde bir faturayla gelir:
"Evet Paşam, hanımefendi, Malatya fabrikasından üç metre kumaş almış, ama bedelini ödemiştir, işte faturası!"
İsmet Paşa, Meclis kürsüsüne çıkar elindeki faturayı, müfterinin suratına çarpar.
İsmet Paşa, hesabını böyle verir, "Ne annemin çıkını, ne de oğlumun sünnetine gelen takılar!" diye değil.
***
YA rüşvet?
Osmanlı Sadrazamı Koca Ragıp Paşa, bir sohbet sırasında yanındakilere "Rüşvet almadığınıza yemin eder misiniz?" diye sorar, maşallah hepsi de gürül gürül yemin ederler. Sadrazam yani Başbakan bir köşede sessiz sedasız oturan Şair Haşmet'e seslenir:
"Haşmet, sen de birçok görevlerde bulundun, bakıyorum hiç sesin çıkmıyor, yemin etmiyorsun!"
Şair Haşmet şöyle doğrulur:
"Yalan yere yemin eden çarpılır derler, bekliyorum, eğer buradakilerden biri çarpılmazsa, ben de yemin edeceğim?"
Şimdi bu laf daha geliştirildi, "Yalandan kim ölmüş?" diyorlar.
Hiç yalandan öleni gördünüz mü?
Ya da yediği rüşvetten çatlayanı...
Hasan Pulur / Milliyet
Yayın Tarihi : 7 Eylül 2005 Çarşamba 11:38:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?