Japonlar'ın daha uzun yaşamalarının bir sırrı daha çözüldü. Tam 40 bin kadın ve erkek üzerinde yürütülen 11 yıllık araştırma, fazla YEŞİL ÇAY içenlerin daha uzun ömürlü olduklarını ortaya koydu.
Sendai Kenti'ndeki Tohoku Üniversitesi'nden Dr. Shinichi Kuriyama'nın araştırması, bir noktaya daha netlik getirdi. YEŞİL ÇAY'ın kalp hastalıklarını önlediği, ancak hayvanlarda bu konuda da yararlı olurken insanlarda kansere engel teşkil edemediği belirlendi.
YEŞİL ÇAY, bitkisel kökenli antioksidanlardan polifenol açısından zengin. Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenen ve Journal of Medical Association'in Eylül 2006 sayısında yayınlanan araştırmanın yola çıkış noktası bu özellik.
Araştırma alanı, nüfusunun yüzde 80'inin YEŞİL ÇAY içtiği Japonya'nın kuzeydoğu bölgesi. Deneklerin yaşları, 40 ile 79 arasında. Ortak noktaları, günde 3 bardaktan daha çok YEŞİL ÇAY içmeleri.
1994'te başlayan araştırmaya katılabilmenin ön koşulu, deneklerin kalp hastalığı, kanser ve inme gibi rahatsızlıkların bulunmaması idi.
Çıkan sonuç şu: Günde 5 veya daha fazla YEŞİL ÇAY içenlerde kalp krizinden ölme oranı, günde en çok 1 bardak içenlere kıyasla ilk 7 yıl içinde yüzde 26, sonraki 4 yıl zarfında da yüzde 16 daha az.
Kalp hastalıklarına, kansere ve alzheimere de iyi gelen antioksidan özellikli polifenol kaynakları şunlar: Yer fıstığı, kırmızı şarap, zeytinyağı, siyah çikolata, nar, üzüm-elma-portakal kabukları ve YEŞİL ÇAY.
İşlenmemiş zeytinyağı kalbin en yakın dostu
Avrupalı araştırmacılar, ham ve işlenmemiş zeytinyağının (virgin olive-oil) kalp hastalıklarını azalttığı ve bunu da içerdiği bitkisel antioksidan sayesinde sağladığı konusunda görüş birliğine vardı.
Son araştırma sonuçları, Annals of International Medicine dergisinin 5 Eylül sayısında yayınlandı.
Araştırma, 200 sağlıklı erkek üzerinde gerçekleştirildi. İşlenmemiş zeytinyağının - içerdiği polifenol denilen antioksidan sayesinde, ticarî olarak daha çok üretilen işlenmiş (rafine) zeytinyağlara kıyasla kalp sağlığı konusunda daha koruyucu olduğu bilimsel olarak da saptandı.
Barcelona Tıbbî Araştırmalar Merkezi'nden Dr. Maria-İsabel Covas ve ekibi, deneklere 3 hafta süreyle 3 ayrı cins zeytinyağı verdiler. İlk gruba ham ve işlenmemiş zeytinyağı tükettirildi. Diğer iki gruba işlenmiş ve değişik derecelerde (orta ve düşük) polifenol içeren yağlar verildi. Araştırmaya katılan erkekler, bu 3 tür zeytinyağını yemeklerde normal pişirme yağı olarak kullandılar.
Bu arada bir noktanın altını çizmekte yarar var: İşlenmemiş ham zeytinyağının dışında kalan bitkisel yağlar, rafinasyon işlemine tabi tutulur. Bu işlem sonunda polifenolleri kaybolur. Günlük kullanımdaki zeytinyağları da işlenmiş ve işlenmemiş iki cinsin karışımından meydana geldiği için, polifenol muhtevaları daha azdır.
3 haftanın sonunda, ham ve işlenmemiş zeytinyağı kullanan grupta iyi huylu kolestrol olan HDL'nin en yüksek seviyede olduğu bulundu. Bu grupta, oksidatif stres denilen ve kötü kolestrol ile belirlenen kan değerlerindeki düşme de en yüksek derecede meydana gelmekteydi.
Kötü kolesterolün atardamar çeperinde kalınlaşma, sertleşme ve daralmalara neden olarak kalbi besleyen kan akımının azalmasına yol açtığını biliyoruz.
Zeytinyağı, sözünü ettiğimiz polifenol yönünden sağladığı yararların yanısıra, doymamış (monounsaturated) yağlar grubuna girer. Doymuş (saturated) yağlar, hayvansal kaynaklı olup tereyağı ve kırmızı ette bulunur.
Star/Halit Kakınç
Yayın Tarihi :
24 Eylül 2006 Pazar 13:37:53