31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Yıpranan ordu ve basın…

Türkiye'de "1995 yılından bu yana yapılan bütün seçimleri hatasız bilmesiyle dikkati çeken sektörün önde gelen araştırma şirketlerinden A ve G'nin sahibi Adil Gür" Neşe Düzel'e verdiği söyleşi de şöyle söylüyor:

"On gün önce seçim olsa, AK Parti yüzde 62.4 oy alacaktı. Önümüzdeki altı ayda ekonomide ciddi bir dalgalanma olmazsa, AK Parti yine bu oyu alacak. CHP ve MHP oy yitirecek, DTP aynı kalacak…"

Peki neden?

Bu soruyu kendisine soran kaç muhalefet lideri var?

Genelkurmay Başkanı soruyor mu bu soruyu kendisine?

Ya da Ertuğrul Özkök?

Yanıtı bilemeyiz ama eğer AK Parti yüzde 60 civarında oy alacaksa, bunda kendi performansı kadar, bu isimlerin, yöneticilerin, kurum, gazete ve partilerin önemli payı olacak…

Bir çok çalışma teyit ediyor: Bu pay yüzde 5 ila 10 arasında değişen bir paydır…

Bu kişi ve kurumlar artan oranda tek parti iktidarından ve sakıncalarından söz ediyorlar, ama kendi sınırlarını aştıkça, demokrasiden saptıkça, attıkları her adımda Türkiye'yi tek partiye mahkum ediyorlar…

Adil Gür'e dönelim tekrar…

Son araştırmasından hareketle yaptığı açıklamalar, bulgular dikkat çekici, tartışmaya değer. Merceğini topluma çevirenlerin gözlemlerini teyit eden kimi bulgular bunlar…

İlk önemli bulgu ve tespit şu:

"Türkiye'de endişe verici bir gelişme var. Bu ülkede güven duygusu iyice zayıfladı. Geçen ay kurumlara güveni araştırdık. Gördük ki, çatışmalar arttıkça, ülkenin bütün kurumlarına –cumhurbaşkanına, başbakanına orduya, medyaya, polise, mahkemelere, siyasetçiye- güven azalmış. Ergenekon tartışmaları ve iddianamesiyle birlikte bu ülkede orduya güven ilk kez yüzde 79'a düştü. Oysa orduya güven her zaman yüzde 90'ın üstündeydi. Böyle bir güven bunalımı bu ülkede otoriter bir rejime, post modern darbelere davetiye çıkarır…"

Bu bulguyu şöyle yorumlamak da mümkündür…

1. Siyaset fikri, siyasi yapılar yıpratıldıkça, onları yıpratanlar da siyasileşir ve yıpranır. Siyaset mekanizmasının yıpranmasının yol açtığı güvensizlik, endişe, korku, tehdit fikri üzerine oturan bir siyasi ruh haline ve rejime zemin hazırlar…

2. Türkiye'de derin devlet gibi yapılarla ilgili farkındalık her geçen gün artmakta ve toplum orduyu kışlasına davet etmektedir…

Açık, bu oyunun kazananı yoktur…

Ne AK Parti'nin alacağı yüzde 62 oy tek başına siyaset mekanizmasının tamirine yeter, ne de siyaset ve toplum arasındaki kurulması gereken heterojenleşmeden katılım tüm bağları kurabilir…

Ne de AK Parti'ye yüklenerek onun üzerinden siyaset ve özgürlük alanına zarar veren bu alanları daraltan yapı, kurum ve politikalar, bunu yapanların yanına kâr kalır…

Devam ediyor Adil Gür:

"Düşünebiliyor musunuz, yaptığımız araştırmaya göre, bu ülkede her yüz kişiden sadece 14'ü muhalefete güveniyor. Medyaya gelince... Her yüz kişiden de ancak 21'i televizyonlara ve gazetelere inanıyor. Türkiye'de muhalefete de, medyaya da güvensizlik had safhada. Halk muhalefete ve medyaya güvenmezse iktidarı kim denetleyecek?”

Bunlar önemli ve hayati tespitler…

Özkök, Başbuğ, Baykal, Doğan gibi aktörler dikkatli okumalı bu satırları…

Adil Gür'ün AK Parti konusundaki fikirlerine katılıyoruz. Ak Parti sosyal yardımlaşmaya önem verdiği, değişimi temsil ettiği ve attığı adımlarda başarılı olduğu için oy alıyor.

Sol yapıların sandığı gibi bir "toplumsal tasavvurdan azade bir sıfatı, muhafazakarlığı" temsil ettiği için değil…

Sadece tepki oylarını çuvalına attığı için de değil…

Ama onu tek parti haline getiren dinamik yine de sadece onun başarısı değil, diğerlerinin siyaset karşıtlığı, toplum tasavvuruna hemen hiç sahip olmamalarıdır.

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, dün bir basın brifingi yaptı…

Umarız o ve kurumu da bu gelişmelerin farkına varır ve içine sindirir…

Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak
Yayın Tarihi : 17 Eylül 2008 Çarşamba 10:07:58
Güncelleme :17 Eylül 2008 Çarşamba 10:44:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?