18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Zaman bir tren katarı, yolcuları acayip... Çetin Altan / Milliyet

Bayramlar geçip giden yılların değişmez istasyonları; öyle gibi geliyor insanlara...
Torunlarım da dahil, değişik çevrelerin gençleriyle konuştuğumda; nereye gittiğini hiç merak etmedikleri bir trenin, yeni yolcuları olarak görünüyorlar gözüme...
Kimi, bulunduğu kompartımandan ibaret olduğunu sanıyor tüm katarın; kimi, trenin, yolcuları yanlış yerlere götürdüğüne ve makinistleri değiştirmek gerektiğine inanıyor; kimi de, boş veriyor bindiği kompartımana da, trenin nereye gittiğine de...
* * *
Bayramlar, geçip giden yılların değişmez istasyonları gibi görünseler de; acaba gerçekten öyleler mi?
Yaşlıların anlattığı eski bayramlar, neden hiç benzemiyor ki, bugünkülere?
Neden hiç benzemiyor ki, neden hiç benzemiyor ki, neden hiç benzemiyor ki?
* * *
Türkiye'nin genciyle, ihtiyarıyla, üniversitesiyle, politikacısıyla, bürokratıyla, militeriyle, yoksuluyla, zenginiyle içinde bulunduğu kompartımanda; hiç merak edilmeyen, yahut en az merak edilen bir soru bu...
Bugünkü bayramlar neden hiç benzemiyor ki, eski bayramlara?
Neden hiç benzemiyor ki, neden hiç benzemiyor ki, neden hiç benzemiyor ki?..
* * *
Tren katarının vagonlarıyla kompartımanlarında başka ülkeler, başka toplumlar, başka devletler de var...
Onlar da çoğunlukla oturdukları kompartımanlardan ibaret sanıyorlar tren katarını ve tren, yüzyılları geride bıraka bıraka gidiyor..
* * *
İnsan beyni, içinde bulunduğu kompartımandaki buzlanmışlıklardan arındığında; kimseyle rahatça paylaşamasa bile, öylesine tadını çıkarır ki, en çok 4 bin 500 hafta süren o tren yolculuğunun...
Bunun da şifresi; milyonlarca, hatta milyarlarca insanın sürünüp, boş yere birbirini öldürmesine neden olan politik demagojilerin, gözlerden saklayıp durduğu egemenlik hırslarına; hangi ekonomik kaynakların usulca dudaklarını uzattığını merak etmekte saklı...
* * *
Vatan'da Selahattin Duman'ın, ayrıntılarını uzun uzun açıkladığı Ali Kemal olayı ile Sakallı Nurettin Paşa'nın egemenlik hırsı ve İzmir'in nasıl yakıldığı gerçeği; vazgeçtik okulları, üniversitelerde dahi hiç didiklendi mi?
Türkiye'nin içinde bulunduğu tren kompartımanında, en yakın geçmişin dahi saydamlaşmasını istemeyenler kimler acaba ve neden istemiyorlar saydamlaşmasını?
Genç kuşaklar da, beyinsel bir buzlanmışlıktan kurtulamasınlar ve Uzay Çağı ile buluşamasınlar diye mi?
* * *
Bizim kompartımanda en konuşulmayan konulardan biri de şu:
- Ekonomi de; tıpkı fizik bilimi, kimya bilimi, biyoloji bilimi gibi, insan iradesinin limitleri dışında "müspet bir bilim" olmaya doğru gidiyor mu, gitmiyor mu?
"Ulusal çıkarlar" edebiyatı yanında, böylesi bir sorunun projektörü yakılmadığında; genç kuşaklar da, yerçekimsiz bir çalkantı içinde bulabilirler kendilerini; yazık değil mi?
* * *
Tren katarı gidiyor...
Çarşamba akşamı CNN-Türk'te, Hüseyin Yılmaz'ın, çeşitli bastonlar üretmeyi sürdüren Beykozlu Erol usta ile bir röportajı vardı.
Vaktiyle dedem Tatar Hasan Paşa'nın da, babam Halit Bey'in de, çeşit çeşit bastonları vardı. Gümüş saplı olanları, gül ağacından olanları, bazılarının içinden bir şemsiyenin, yahut ince bir kılıcın çıktığı bastonlar...
Toulouse-Lautrec'in bastonunun sapı, aynı zamanda nikelajlı demirden uzunca bir konyak matarasıydı. Bastonundan çıkarıp sık sık içerdi.
Ne oldu o bastonlara, neden bastonla dolaşma fiyakası kayboldu?
* * *
Tren katarı gidiyor...
Yine çarşamba akşamı NTV'de, adını yakalayamadığım genç bir hanım gazeteci, İsrail İşçi Partisi Başkanı Şimon Perez ile konuşuyordu. Perez, teröristlere karşı hazırlanmakta olan ve giyenleri "süpermen" yapan yeni askeri giysilerle, gözetlemeleri genişletecek ve her yere toz halinde serpilebilecek, elektronik bir çeşit kameralardan söz ediyordu...
Ve biz de, bir yandan 5 milyar dolarlık modern savaş uçakları alıyor, bir yandan sosyal güvenlik sorunlarındaki kara delikleri tartışıyorduk...
* * *
Tren katarı gidiyordu...
Ekonomi "müspet bilim" haline geliyor muydu, gelmiyor muydu?
"Politika" "bilim"le çatışıyor muydu, çatışmıyor muydu?
Evrenselleşen bir saydamlaşma, engellenebilir miydi, engellenemez miydi?
"Ulus devlet" modeli aşılıyor muydu, aşılmıyor muydu?
Ve tren katarını, oturdukları kompartımanlardan ibaret sananlar, geçimlerini ve yaşam düzeylerini hangi kaynaklardan nasıl sağlıyorlardı?
Buzlanmış beyinlere ısı yayan yazılar, kimleri neden bu kadar kızdırıyordu?
* * *
Tabularla dogmaları da, tırnak ucuyla hafif hafif kaşımak, 21. yüzyıl bayramlarının güzel bir eğlencesi... Darısı genç kuşakların başına...
Çetin Altan / Milliyet
Yayın Tarihi : 4 Kasım 2005 Cuma 11:43:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?