28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Atatürk'ün ekonomi anlayışı / Türkiye, Fas olur mu? - Prof. Dr. Esfender KORKMAZ

ATATÜRK'ÜN EKONOMİ ANLAYIŞI 

Kurtuluş Savaşını iyi bilmek zorundayız.. Zira Kurtuluş Savaşı iki ordunun savaşması gibi dar bir kalıba sığmaz.. Dünyada bildiğimiz savaşlardan çok farklıdır.. Kurtuluş Savaşı denilmesi yalnızca bir semboldür.. Bu savaş gerçekte bir ülkenin yeniden doğuşunun , bir mücadelenin yalnızca bir kısmıdır.. Geri de ekonomi var.. Dış ilişkiler var.. Siyaset var.. İnanç sorunu var ..
Atatürk’ün çözümleri saplantıdan uzak pramatik bir yoldan olmuştur.
Atatürk’ün ekonomi anlayışı da pratik çözümlere dayanıyordu.. Örneğin sosyo-ekonomik sistem konusunda emparyalist devletlerin ve Rusyanın diretmelerine karşı çıktı.
Cumhuriyet ilan edilmeden önce ekonomik kalkınmanın
pratik çözümleri için 17 Şubat – 4 Mart 1923 ‘ te İzmir İktisat Kongresi yapıldı.. Kongrenin açılışında Atatürk “ Hayat Demek Ekonomi demektir.. Çünkü; Millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz “ şeklinde konuştu..
İzmir iktisat kongresinde özel teşebbüse dayanan bir kalkınma modeli esas alındı.. Ve fakat Atatürk bu model içinde de yoksulluğun çözümü için prtaik çözümler getirdi..
Örneğin , 1925 yılında ürünün bir kısmının harman yerinde devlete verilmesi şeklinde uygulanan ve bu nedenle hem tarımda verimi düşüren , hemde köylünün tepkisini çeken
Aşar kaldırıldı. Aynı yıl köylüye 20 yıl vadeyle toprak dağıtıldı.
1923-1930 yılları arasında özel sektörü teşvik etmek için, Osmanlıdan kalan “ Teşvik-i sanayi kanunu “ yeniden düzenledi.
Kalkınmanın özel sektör eliyle gerçeklemşmesi mümkün olmuyordu.. Çünkü , o yıllarda gelirler dağınık ve yetersiz idi..
Bu sorunu çözmek için getirilen ‘’Devletçilik uygulaması ‘’
da Türkiye şartlarına göre düşünülmüş dinamik bir politikaydı.
1930 Dünya ekonomik krizi de yine devletçiliği ve devlet müdahalesini gerekli kılıyordu.
Devletçilik uygulaması aynı zamanda Türkiye ‘yi ikinciDünya harbinin zor şartlarına karşı kouruyan bir uygulama oldu.
1)- Devletin elinde sermaye birikimi yaratıldı ve bu tasarruflar yatırımlara yöneltilid.. Her sektörde yatırım yapıldı..
2)- Gelir dağılımını düzeltme yolunda adımlar atıldı..Örneğin Şeker fabrikaları, tekstil fabrikaları yapılarak halka daha ucuz şeker ve basma sağlandı.
3)- Kağıt üretimi ve Devlet matbaaları ile kağıt ve kitap üretililip halkın kültürel gelişmesini sağlandı… Eğitimin altyapısı oluşturuldu..
4)- Çimento , demir-çelik gibi kalkınmanın stratejik ürünleri üretildi.
5)- Ulusal çıkarlarımızı korumak amacıyla, yabancı tekeller madencilik, demir yolu ve limanlar devletleştirildi..
Atatürk demiryolları için, “ memleketin tüfekten toptan daha önemli bir güvenlik silahıdır “ diyordu..
Ulusalcı politkalar osmanlıdaki kapitülasyonlara ve Düyunu Umumiye ye karşı duyulan tepkilerinde payı büyüktür..
Bu gün ise ülkenin ulusal çıkarları IMF ‘nin ayakları altındadır..cari dış açık ve dış borçlanma da kaynaklarımızı yeniden peşkeş çektiğimizin birer belgesidir..

*

TÜRKİYE FAS OLUR MU ? 

Her siyasi parti, iktidara geldiğinde özellikle üst düzey görevlere kendi adamlarını yerleştirir.. Bir yerde ,siyasi iktidarların güvendikleri ve alınan kararları sabote etmeyecek partililerle çalışması demokrasilerde kabul edilebilir bir uygulamadır.
Türkiye'de de bu nedenledir ki , danışman sayısı , yöneticilerden çoktur.
Türkiyedeki kadrolaşma bu boyutun çok üstündedir..
Kadrolaşma alt düzeylerden başlamakta ve tüm kamu kurumlarında imam- hatiplililerin hakimiyeti hedef alınmaktadır..
Emniyette bu sorun daha ağırdır.. Zira , son zamanlarda bazı emniyet mensupları ‘’ bizim uzun yıllar çalışıp geldiğimiz mevkilere imam hatip kökenliler altı aylık kurstan sonra atandılar ‘’ diye dert yanıyor.
Televizyonda kendini liberal olarak tanıtan ve Soros’un temsilciliğini yapan birisi sorulan bir soru için ‘’Kimse imam hatip okullarına imam olmak için gitmiyor.. Kamuda çalışmasınlar da ne yapsınlar ? Onlar da kendilerini kurtarmak zorunda.. ‘’ diye veya bu mealde bir cevap verdi.
Bir insanın bu kadar kadar düz mantıkla düşünmesi mümkün değil.. Çünkü , eğer Türkiye'nin imama ihtiyacı yoksa neden sürekli imam hatip okulu açılıyor ? Olayın devleti ele geçirmek planı olduğunu herkes biliyor..
Dikkat edersek , yukarıda söylediğim ve kendini liberal olarak tanıtan bazı insanlarla yine kendini sol aydın olarak tanıtan bazı insanlar CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın Türkiye'nin Fas olması uyarısına gösterdikleri tepki birbirine çok benziyor.
Bu grupların ortak özelliği , uluslarası fonlardan yararlanma konusundadır.. Bazı vakıf üniversiteleri , bazı akademisyenler uluslararası fonları kaynağına ve amacına bakmadan kullanıyor..
Eğer bu günkü gidişattan , örneğin , karaburunda bikinili bir kıza yapılan gerici saldırıdan , örneğin üst düzey görevlerin yalnızca karısı türbanlı olanlara verilmesinden , örneğin Hizbullaha mücahid diyen gazetelerden , örneğin diyanet işleri aile danışma merkezinin dayak yiyen kadınlara dua okunmuş su önermesinden rahatsız olmuyorlarsa , bunun nedenini aldıkları fonlarda aramak gerekir.
O zaman sıkıntı daha da fazla demektir.. Cumhuriyetin , laikliğin , Atatürk ilke ve devrimlerinin ve devletin bölünmez bütünlüğünün daha fazla korunmasına ihtiyaç var demektir.
Bugünkü sorunda herkesin bir payı var.. Sağ veya sol tüm siyasilerin verdikleri tavizlerin payı var.. Sermayenin büyük payı var..
Siyasi iktidarlar , Devlet malını dağıtarak , özel destekler sağlayarak , imtiyaz vererek , tahsis belgeleri dağıtarak , sermaye tekeli yarattılar.. Bu sermaye kendi işini yapmak yerine Türkiye'yi idare etmeye kalktı.. Başbakanları tayin etmeye kalktı.. TÜSİAD kendini siyasi iktidarların üstünde görmeye başladı..
Şimdi bu tekele karşı , İslami sermaye tekeli yaratılıyor.. Ancak İslami sermaye tekeli de kendi kurallarını istiyor.. Bu sermaye Türkiye'nin sabit sermaye yatırımlarını, özelleştirme , arsa tahisi sermaye imtiyazı , kamu ihaleleri yoluyla ele geçirmek istiyor..
Biliyor ki , bir ülkenin sabit sermaye yatrımlarına sahip olanlar , ülkeye istedikleri sosyal kurallları koyabilir.. İstedikleri düzeni getirebilirler..
Bunun içindir ki , Türkiyenin Fas olması sorunu göründüğünden üç-beş defa daha ağırdır.. 

Prof. Dr. Esfender KORKMAZ
esfenderkorkmaz.com / GÖZCÜ
Yayın Tarihi : 23 Ağustos 2006 Çarşamba 12:21:30
Güncelleme :23 Ağustos 2006 Çarşamba 12:33:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?