Deniz Baykal, her geçen gün biraz daha garipleşiyor!

Dün Kahramanmaraş’ta, hiçbir resmi sıfatı olmamasına karşın Amerika ve İngiltere Büyükelçileriyle görüştü diye, “Ayaklarını kırarım” dediği, Türkiye’nin azınlık hükümetinin başı Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun, Başbakan’ı için Amerikalılara söylediği “Bu adamı kullanın” sözünden esinlendi!

Baykal, dün özellikle internet basınında genişçe yer alan Kahramanmaraş konuşmasında, “Türkiye'de öyle muhafazakar insanlar öyle liberal insanlar var ki...” dediği insanlara, “AKP ülkeyi soyuyor arkadaş, sen buna alet olma” diye seslendi.

Baykal, aynı insanlara, Zapsu’dan esinlendiği tümceyle de seslendi:

“Milletimiz, bu partiyi kullanmalı…”

“Milletimiz, bu partiyi kullanmalı” ne demek?!

Ülke insanlarının, ülkenin siyasi partilerini kullanması diye bir şey söz konusu olabilir mi?!

Siyasi partiler, halk tarafından “kullanılmak” için var olmazlar! Siyasi partiler, halk tarafından, ülke ve toplumdan yana siyaset yapmaları, siyaset üretmeleri için üye olunarak, maddi katkılarda bulunularak, oy verilerek desteklenirler…

“Kullanmak” sözcüğü, Deniz Baykal tarafından yanlış yere, çok yanlış biçimde oturtulmuştur.

Deniz Baykal bunu bilerek mi, bilmeyerek mi, yoksa “renk olsun” diye mi ya da görevi gereği mi yapmıştır?

Ne için yapmışsa, doğru yapmamıştır.

Zapsu’nun, “Bu adamı kullanın” sözü ne kadar yanlışsa, Baykal’ın, “Milletimiz, bu partiyi kullanmalı” sözü de o kadar yanlıştır.

*

Ortadoğu’da giderek genişleyen savaşın, Türkiye’ye sıçraması kaygısını taşıyan Deniz Baykal’ın, “Milletimiz, bu partiyi kullanmalı” sözünün önü ve arkası var. Şöyle:

“Türkiye'nin CHP'ye ihtiyacı var. Milletimiz, bu partiyi kullanmalı, göreve getirmelidir. Seçimlerde tarihi bir karar alınacak. Ülkemizin ufku açılacak. Önümüzdeki seçimler sıradan bir seçim olmayacak. Türkiye için çok önemli bir seçim olacak.”

Türk halkı, önümüzdeki genel seçimlerin öneminin, Deniz Baykal ve arkadaşlarından daha çok ayırtındadır. Ama Deniz Baykal ve arkadaşları, Türk halkının, kimi partiye iktidar, kimi partiye muhalefet görevini niçin verdiğinin ayırtında değiller!

Deniz Baykal ve arkadaşları onun için şaşkın; bütünleşmeyi kendi şeritlerinde değil, başkalarının kulvarların arıyorlar; “Milletimiz, bu partiyi kullanmalı” türünde abuk sabuk sözler ediyorlar…

*

Ülke dışında hazırlandığını savunduğu “Eve Dönüş Yasası”nı, “teröre vitamin niteliğinde yasa” olarak tanımlayan Deniz Baykal, dün Kahramanmaraş’ta, “Milletimiz, bu partiyi kullanmalı” sözü ayarında başka söylemlerde de bulundu. Örneğin: Parti olarak, ülkenin soyulmasının karşısında sessiz kalmadıklarını, kalmayacaklarını haykırdı, hemen arkasından da, “Türkiye'de sadece sosyal demokratlarla bu işi yapacağız dersek, haksızlık yapmış olmaz mıyız?” sorusunu oturttu. “Bunu tamamen bizim sağlamamız mümkün değil” tümcesini eklemeden edemedi.

Bu, kendine ve desteklendiği, oy’landığı çevreye güvenememektir!

Hırsızlık; hırsızla, hem de hırsıza hırsızlık ortamı yaratılarak önlenilemez...

*

Yazımızı; “Ayaklarını kırarım” dediği danışman Cüneyid Zapsu’dan esinlenerek söylem geliştiren Deniz Baykal’ın, katıldığımız şu sözleriyle noktalıyalım:

“Biz bir ulus devletiz. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak yola çıktık. Buradaki Türk milleti, ırkçı anlayışla değerlendirilemez. Dili, dini, ırkı mezhebi ne olursa olsun; herkes Türk milletidir. Bu tuzağa düşmeyelim. Türkiye'de onun için terör var. Onun için desteklenip onun için finanse ediliyor. Onun için siyasi destek buluyor. Yabancılar bize gelip diyorlar ki 'Ne olacak sizin memleketinizdeki azınlıklar?'. 'Azınlık kim?' diye soruyoruz. 'Aleviler azınlık' diyor. 'Nereden çıkartıyorsunuz?' diyoruz. 'Aleviler azınlık falan değil' diyoruz. Biz bu milletin özüyüz, bu milletin parçasıyız. Azınlık-mazınlık yok. Hepimiz biriz, beraberiz. Terör yapanlara karşı, terör yapamayacakları kararlılığı göstermeliyiz. Terör yapanlara 'Hallederiz. Haklısın dur bakalım' dersek, terör yapanların nabzına şerbet verirsek, terör yapanların sırtını sıvazlarsak, terör yapanlara 'Demokrasi ile sorunlarınızı çözeceğiz' dersek, terör biter mi?”