Yadsımıyorum, çok da iyi biliyorum; evlendikten sonra “Adatepe” soyadını alan Ülkü, Kemal Atatürk’ümün manevi kızıdır. Kemal Atatürk’ümün vasiyetinden kaynaklanan parasal hakka sahiptir.

Ülkü Adatepe’den, bu hakkın ve “Atatürk’ün manevi kızı” unvanının geri alınmasını düşünüyorum, öneriyorum.

Bunun da gerekliliğine/kaçınılmazlığına inanıyorum.

Çünkü; Ülkü Adatepe, Atatürk’ün manevi kızına yakışır davranmamıştır. Atatürk ve Atatürk Türkiyesi, Atatürk ve Atatürk Türkiyesi karşıtları tarafından zor günlerini yaşarken, Ülkü Adatepe sessiz kalmıştır!

Atatürk ve Atatürk Türkiyesi, Atatürk ve Atatürk Türkiyesi karşıtları tarafından yok edilmek istenirken, Atatürk’ün manevi kızına, sessiz kalmak, çıkıp mücadele etmemek yakışır mı?!

Atatürk ve Atatürk Türkiyesi karşıtı iktidarın başına, “CHP, paramı ödemiyor. Yardımcı olun” sözcüklerinin yer aldığı şikayet içerikli mektup yazmasına ne demeli?!

Atatürk’ün manevi kızı, maddi konudan dolayı, Atatürk ve Atatürk karşıtları ile işbirliği içine girmiştir!

Girmesi doğru mudur?!

Ülkü Adatepe, gerek böyle bir işbirliği içine girmesinden, gerekse Atatürk ve Atatürk Türkiyesi’ne yıllardır içte ve dışta saldırılar olurken kılını dahi kıpırdatmamasından dolayı, manevi kızı olduğu Kemal Atatürk’e, ne acıdır ki, ihanet etmiştir!

İhanetin bedeli, kazanılan hakkı/hakları ve sahiplenilen unvanı geri almaktır…

Kemal Atatürk yaşıyor olsaydı, aynısını yapardı.

İhanet ve asalaklık; Kemal Atatürk’ün asla kabul etmediği, duyduğunda/gördüğünde çıldırdığı, kızıp küplere bindiği iki kavramdır.

Atatürk ve Atatürk Türkiyesi karşıtları karşısında, Atatürk’ün manevi kızı olmasından kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmeyen, dik durmasını beceremeyen Ülkü Adatepe, taşımasını bilemediği unvanı ve artık hak etmediği parayı, başkaları çekip almadan, kendisi bırakmalıdır…

Bilmelidir ki, Atatürk ve Atatürk karşıtları gibi, gidip sığınacağı çok liman var…