18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Düşman İşgalinden Kurtuluş Günü! - Nazım Alpman

Nazım ALPMAN / İSTANBUL
E Posta: nalpman@hotmail.com

İstanbul’u onursuz bir esaret altına alan NATO Zirvesi sürerken (29 Haziran) Cumhuriyet gazetesinde tek sütun bir haber yer aldı: İzmit’in düşman işgalinden kurtuluşunun 83. Yıl dönümü törenleri yapıldı!

Gazeteyi Taksim’de küçük bir büfede okuyordum. Yaşlı büfeci okuduğum sayfanın başında durarak “Ne kurtuluşu, adamlar bütün İstanbul’u esir aldı” dedi.

Gerçekten de bu ülkenin vatandaşı olmak hiç bu kadar ağır onur sorunu yaratmamıştı. Aklı başında kimi görüp konuştuysam “utanıyorum” diyordu.

NATO Zirvesi Belçika’da sık aralıklarla yapılıyor. Belçikalılar böylesi bir toplanın olduğunu gazetelerden ve televizyonlardan öğreniyorlar. Hayatları alt üst edilmiyor.

Türkiye’de ise halkına karşı ağır hakaret içeren güvenlik terörü estirildi. Bir ülkede olağanüstü durumlar yaşandığında devlet vatandaşlarını rahat ettirecek önlemleri alır. Biz de ise vatandaşları en fazla nasıl rahatsız ederim düşüncesinin izleri bütün çıplaklığıyla ortalığa saçıldı.

Bir tek gayret vardı: Bakın sizin için kendi vatandaşlarımıza hayatı nasıl zehir ettik!

Yabancı konuklara mikrofonu uzatıp da “hiç bu kadar büyük güvenlik önlemi görmedim” dedirtince ağızları kulaklarına vardı.

Oysa bu bir takdirden çok bir abartının altını çiziyordu. Ama bizimkiler bunu övğü olarak almaya karalıydılar.

Bütün İstanbul’u evlere hapsedip anahtarları da yabancılara verdiler. Bir çok vatandaş aynen böyle hissediyordu.

Ayrıca güvenlik önlemlerinin de ne olup olmadığı tartışmalıdır. Türk emniyeti her türlü önlemi aldığına göre ABD’liler niçin onları Bush’un yanına bile sokmadılar?

Çünkü gerçeği biliyorlar da ondan!

Bizimkiler sadece barışçıl eylem yapan savunmasız insanlara gayet güzel saldırır, dağıtır.

Nicelik öndedir, niteliğin ne olduğunu ise Amerikalılar gösterdi: Siz karışmayın yeter!

Bir örnek vermek istiyorum. Maçka Parkı zirveden iki gün önce kapatıldı. Giriş çıkışlar yasaklandı.

Polisler Maçka Parkı’nın Nişantaşı ve Teşvikiye kapılarını tutmuşlardı. Buralardan giriş-çıkış yapmak mümkün değildi. Güvenlik zinciri buna engeldi.

Ama Maçka Parkı’nın içinde insanlar yürüyüş yapıyorlardı.

Nasıl oluyordu?

Çünkü Dolmabahçe Kapısı, Swissotel’in karşısındaki kapısı ve İTÜ Karşısındaki kapısında güvenlik birimleri yoktu. Yani Nasrettin Hoca türbesi stili benimsenmişti. İşte ABD’liler bunları iyi bildiğinden kendi korumalarını kendileri yaptılar. Bizimkilere de halkına eziyet çektirmek kaldı.

İstanbul NATO Hapishanesine çevrilmişken, İzmit’in düşman işgalinden kurtulmasını kutlamanın ne anlamı var?

NATO’cuların yanında Türkiye’den birkaç kişinin bulunmasına bakarak avunabilir miyiz?

1918’de şimdi NATO’cu olarak gelen işgalci devletlerin yanında bugünkünden daha fazla işbirlikçi vardı!
NAZIM ALPMAN
Yayın Tarihi : 3 Temmuz 2004 Cumartesi 19:20:19
Güncelleme :3 Temmuz 2004 Cumartesi 19:25:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?