1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Elif Şafak, 301 ve yine uyutuluyoruz!

Ne zaman Ekim ayı yaklaşsa böyle oluyor ve şu ilginç tesadüfe bakın ki, mutlaka bir yazarın davasına denk geliyor. Aynı oyun, hep aynı şekilde oynanıyor. Bizler de yutuyoruz. Uyutuluyoruz. 

Yine önümüze bir şey attılar. Bu kez Elif ŞAFAK ve madde 301. Bu arada meclise çok daha önemli konular-yasalar sevk edildi. Vakıflar Yasası gibi, Tohumculuk-Tarım Yasası gibi. Üstelik 9 başlıkta temel kanun statüsünde. Üstelik, elbette Lozan da tartışılır denilerek! 

Bırakalım bu Elif Şafak’ı falan, dikkatimizi meclisteki yasalara çevirelim. 301 değişmese, Elif hn. ceza alsa ne olur? Nasıl olsa hapise atmaya kimsenin gücü yetmez! Atmaya gücü yetse, orada tutmaya yetmez. Çok daha ağır suçlardan ceza alanlar, şimdi nerdeler? 

Yasa değiştirilse, ceza almasa ne olur? 

Bir yazar için en büyük ceza, sokakta insanların kendisine ayıplayan gözlerle bakıyor ve kitaplarının satılmıyor, protesto ediliyor olmasıdır. Böyle bir ceza verebilecek miyiz? Siz ona bakın! 

Bence de, 301. madde değiştirilmelidir. İfade özgürlüğü-eleştiri hatta ağır eleştiri ile, küfür-hakaret-aşağılama elbette aynı şey değildir. Ancak mademki, yoruma açık ve izafidir, bu tür suçların cezası hapis olmamalıdır. Mahkeme edilmeli ve sonucunda suçlu ya da suçsuz bulunmalıdır. Suçlu bulunursa, mahkeme kararı kitabının ön-arka sayfasına eklenmelidir. Taktir okura bırakılmalıdır. Ekonomik yaptırım anlamına gelebilecek cezalar söz konusu edilmemelidir. Eğer suç sözle işlenmiş ise, onu da hukukçular düşünsünler! 

Bu tür ceza maddeleriyle, pek çok sahici aydın ömrünü hapislerde tüketmiştir. Gençler baskı-işkencelere maruz bırakılmıştır. Vatanı milleti kurtarmak-yükseltmek niyetiyle hareket edenler imha edilmiştir. İlginçtir, şimdi ise yıkmak-bölmek-geri götürmek isteyenler için tam serbestlik tanınıyor? 

Öte yandan, kendi ülkelerinde, AB de tersini iddia etmek, olmamıştır demek suç sayılıyor, bize gelince düşünce-ifade özgürlüğü isteniyor! Biz bu işi anlayamadık hocam, diyebilecek bir aydın yok mudur? Hükümet yok mudur? Yoksa birilerini kendisini Başbakan değil de, Recep mi sayıyor! Birileri kendini aydın-demokrat mı sayıyor, sanıyor! 

Sizlerin dikkatini çekti mi bilemiyorum ama bir şey beni çok rahatsız ediyor. Pamuk davasında, Dink davasında ve en son Elif davasında, 301. maddenin kaldırılmasını isteyen ve sanıklara soldan arka çıkanlar, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunup, demokrasiye vurgu yapıyorlar. Koro halinde, tam bir demokratlık örneği veriyorlar! 

Bende daha fazla demokrasi istiyor ve düşünce-ifade özgürlüğü talep ediyorum. Onlar gibi, Orhan Pamuk-Hrant Dink-Elif şafak’ın ceza verilip, hapse atılmalarına karşıyım. 

Ancak, ne ağızlarından çıkan, nede yazdıklarının tek kelimesine katılmam mümkün değil. Hatta yazılarının kasti aşmadığına, tahammüden olduğuna şüphem yok. Fikir olmaktan öte, karalamak-aşağılamak-hakaret etmek niyetiyle yazıldığına eminim. Yine de kitap yazdılar diye, hapse atılmalarını istemem. 

Bunca “demokrat aydının” içinde, benim-bizim gibi düşünen hiç kimse yok mu? 

Yoksa, demokrat-aydın-sol gazeteciliği tekeline almış bu zatlar, sanık yazarlarla aynı görüşleri mi paylaşıyorlar? Aynı görüşleri paylaşıyorlar ise, bunu açık açık söylesinler. Kendileri de aynı sözleri tekrarlayarak, 30 bin Kürdü-1 milyon Ermeniyi kestiniz desinler, bayrağı kaldırsınlar. Demokrasinin, A.B. komiserlerinin, evrensel hukuk normlarının arkasına saklanıp, kaçak güreşmesinler. Hem kaçak güreşmeye ne gerek var, arkalarındaki güç hapisten adam çıkarmaya bile muktedir. Üstüne Nobel adaylığı hediye! 

Elinizi korkak alıştırmışsınız beyler! 

Açıktan deyin ki, biz millete-devlete-askere hakaret etme özgürlüğü istiyoruz. Biz Ermeni-Pontus-Kürt soykırımları kabul edilsin istiyoruz. Biz, AB nin ABD nin sömürgesi olmayı kabul ediyoruz. Kayıtsız şartsız teslim öneriyoruz. 

Bakın size göre bende “faşistim” ama içeri atılmalarına karşıyım. Hiç kimsenin fikrinden, yazısından dolayı hapisle cezalandırılmasına taraftar değilim. 301. madde AB nin isteğiyle çıkarılan bir yasa olmasına rağmen, bence de uygulamada her yöne çekilebilecek içerik taşımaktadır. “1-Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini, 2- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan” ifadelerini, her iktidar kendine göre yorumlayabilir ve muhaliflerini susturma aracı olarak kullanabilir. Ancak, yinede böyle bir yasaya ihtiyaç vardır ve bu kavramlar çok daha açık tarif edilemez. Zaten sorun tanımdan kaynaklanmıyor. Yorumdan veya iktidarların musallatından kaynaklanıyor. Sorunun çözümü yargının tam bağımsızlığında, demokrasinin yerleşmesindedir. 

Bunca demokratlığınıza rağmen, mahkeme önündeki gösterilere karşı sert tavrınızı da anlamak mümkün değildir. Madem bu kadar köşeli yazmaya cesaretin var, yumurta yemeyi de göze almış olman gerekir. Herkes seni Washington’da, Brüksel’de yada bakanlıkdaki gibi güllerle, alkışlarla karşılayacak değil ya! Millette demokratik tepkisini ifade edecektir. Ama sizin demokratik tepkiden tek anladığınız, gayet saygılı danışıklı hanımlı-beyli konuşmalar, fikrinize saygı duyuyorum efendimler ve protesto e-mailleri, fakslarından ibaret herhalde! Sana gelince ifade özgürlüğü, bana gelince faşist-linç girişimi! Sen mahkemeye uygar vatandaş-gözlemci olarak alın, ben barbar hukukçu-davacı olarak dışarıda kalayım! Ne ala! Sürün hükmünüzü beyler. 

Vakit varken, sürün hükmünüzü beyler! Ama şunu bilin ki, fikrinize saygı duymuyoruz. Çünkü doğru değiller. Yanlış bile olsalar saygı duyarız ama, iyi niyetle söylenmiş değiller.
Fahri YURTSEVER / Ankara
Yayın Tarihi : 27 Eylül 2006 Çarşamba 14:25:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?