23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Gerçek pastaya uzaktan bakan sanal medya-İsmail Kavak

Yazılı medyanın alternatifi olacağı ifade edilen internet medyası bugün geldi noktada gelecek vaad ediyor.

Sıkıntılara rağmen büyümeye devam eden yeni medyanın, kağıt üzerindeki medyanın satışlarını ne kadar etkilediğini tam olarak bilmiyoruz ama pastadan iyi bir pay alacağı kesin.

İşyerine ulaşanların ilk işinin bilgisayarı açıp haber sitelerine girmeleri de bunun göstergesi. Emre Aköz’ün konuyu ele alışıyla medyada başlayan polemik hala süredursun, İnternet Medyası vargücüyle yol almaya devam ediyor.

Normal yayınlarını internete taşıyarak paralel yayıncılık yapan ve gün içerisinde ziyaretçilerine son dakika haberleri veren web sitelerini ‘internet medyası’ tanımının dışında tutuyoruz. Çünkü, internet medyası olarak internet üzerinde doğan, yazılı bir nüshası olmayan ve yayınını internet üzerinde devam ettiren medya olarak tanımlıyor.

Doğuşu 1999 yılındaki ekonomik kriz ve internet balonunun şişmeye başladığı günlere denk gelen yeni medya bir gecede işsiz kalan gazetecilerin umut kapısı olmuştu. Geriye dönüp baktığımızda başarılı olan ve ekmeğini internetten çıkartanlar olduğu gibi eski alışkanlıklarına geri dönenler de oldu.

Türkiye’nin sanal haberciliği Habertürk ile başladı ve bu yenilik ardından diğerlerini sürükledi. İnternet balonu patladığında ise artık ayakta kalmaya başlamışlardı. Kağıt üzerindeki yayınla karşılaştırılamayacak kadar ekonomik olan internet medyası, ziyaretçilerini bazen sansasyon haberlerle, bazen de normal yayın üzerinden verilemeyecek görsel malzemelerle, animasyonlarla meraklarını çekerek diri tuttular.

Mevcut yayınlarının papucunu dama atacağını, yayınların trajını düşüreceğini hatta tek tek kapanacağını tahmin edenler çoğunluktaydı ama bir-iki yayın dışında kapanan olmadı. Kağıt üzerindeki yayınından sanala geçen en bilinen yayın, bilgisayar dergisi olan BYTE var. O da Türkiye’da bir süre ara vermesine rağmen hâlâ kağıt üzerinde okurlarına ulaşıyor.

İnternet medyası henüz emekleme safhasında. Yabancı medya bağımsız yayıncılığı iyi kullanıp, özellikle Amerika’nın Irak’a saldırıları sonrası skandala neden olan birçok resim ve bilgi internet medyası tarafından yayımlandı. Bunu kağıt üzerinden yapmak çok zor. Belki de imkansız olabilirdi. Ama bir web sitesinde yapılan yayını veya görseli her adresini bildiğiniz kişiye dünyanın neresinde olursa olsun gönderebilme imkanı var. Ama bu yayını kağıt üzerinden yapmak çok zor. Yerli internet medyasında bu tür akılda kalabilecek bir anlamda bir çalışma henüz görülmedi ama yabancı siteler bazı yazılamayanları yazarak bağımsız olmanın tadını çıkarttılar.

İnternet medyası bizde henüz işin başında. Yaygın olarak bilinenler ise bir elin parmak sayısını geçmiyor. Bir-iki popüler haber sitesi var. Daha çok özel alanlara hitap eden siteler var. Ençok haber, medya, spor ve magazin ile ilgili olanları revaçta. Haber sitelerinin bir gazete gibi yaygın haber kadrosu kurmalarını beklemek zor alabilir ama en azından haber merkezleri oluşturup, günün rutin gündeminden sıyrılıp dosya haberler sunmaları onları ayrı bir konuma taşıyabilir.

Reklam ve pazarlama departmanları haber merkezlerinden daha kuvvetli olan bu siteler maddi problemlerle boğuşmaktan habercilik yapamıyor. Kaynakları gazetelerin web siteleri veya ajanslar olan internet medyasının gazete yazarlarını sayfalarından toplayıp kendi yazarları gibi sunmaları da bir başka handikap. İlkbaşlarda “çok seslilik” ve “çok okunurluk” sebebiyle gündeme getirilmeyen bu uygulama şimdilerde eleştiri konusu olmaya başladı. Özel radyoların ilk kurulduğu dönemde de sanatçılar “reklamımız oluyor” diye seslerini yükseltmemişlerdi. Sonradan telif hakkı problemleri kartopu yumağı gibi birikince çözüm yolları ortaya çıktı. Aynı problem internet medyasının da karşısına birgün çıkacak. Çünkü bir yayınla yazı yazma anlaşması yapan yazar, telif hakkını da yazısının yayımlandığı yayına vermiş oluyor. Sonra aynı yazıyı noktasından virgülüne kadar kaynak göstermeden başka sitelerde görüyorsunuz. Köşe yazılarındaki durum haberler için de geçerli.

Gazetelerden seçilen haberler okura iletilirken çoğu zaman kaynak belirtilmiyor. Bu da yine telif hakkı problemlerine neden olmakta. İnternet medyasının bu problemi çözmeden yoluna devam etmesi zor görünüyor.

Görüşlerine başvurduğumuz internet editörleri de internet medyasının beklenen seviyede olmadığını, özgür bir alan olması ve gelecek vaad etmesine rağmen ilgi görememesinden yakınıyor. Kağıt üzerindeki yayınların yazı işleri masrafının yanı sıra baskı ve dağıtım maliyetlerinin internette olmamasından dolayı maddi zorluklarının az olduğuna inandığımız noktada ise alt yapı masraflarının yüksek olmasına dikkat çekiyorlar. Eğer birgün mevcut medyadaki reklam oranı sanal medyaya da yansırsa daha rahat yayıncılık yapabilecekler.

İnternet altyapısı ve kullanıcı sayısının yetersizliğinden dolayı Türkiye’de internet medyasının yeteri kadar zengin bir yapıya kavuşmadığını belirten NTVMSNBC.Com’un Operasyon Yönetmeni Can Tüzüner,hat kullanımı ve erişim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle internette haber yayıncılığı yapmak hala masraflı bir iş olduğunu söylüyor.

Kullanıcı sayısının sınırlı olması ve reklam verenlerin hala interneti etkili bir mecra olarak görmemeleri nedeniyle sitelerin giderlerini karşılayacak gelir modelleri oluşturmadıklarına dikkat çeken Can tüzüner, “Mevcut şartlar altında son 7 – 8 sene içerisinde genelde yazılı ve görsel basında faaliyet gösteren medya kuruluşları kendi markalarının internet baskılarını hazırladı. Ancak bağımsız girişimler yeteri kadar başlarılı olamadı. Mevcut medya organlarının internete kayması, temelde internet haberciliği açısından yeni açılımlar ve iş imkanları ortaya çıkardı. Ancak internetin bağımsız ve daha özgür söylemler getirmeye müsait yapısını mevcut internet medyasında görmek zor.” diyor.

Bağımsız olarak yayınlanan pek çok sitenin ayakta kalabilmek için popüler olma arayışına gittiğini ifade eden Tüzüner’in .u konudaki yorumu oldukça ilginç;“Bu arayış, ciddi anlamda alternatif haber – medya sitelerinden çok, dedikodu, söylenti ve gerçekliği kanıtlanamayacak haberler ekseninde yayın yapan sitelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Ancak bütün bunlara karşın internette Türkçe içerik veren siteler içerisinde en çok ilgi görenler hala haber siteleri. Özellikle ofis çalışanları, haberleri artık internetten takip ediyorlar.”

İnternet medyasının tamamen Türkiye’de internet penetrasyonun ne hızla artacağına bağlı olduğunu söyleyen Can Tüzüner, internet medyasının geleceğini ise şu sözlerle özetliyor; “Güvenilir bir ölçekleme olmamasına ve farklı metodlar kullanılmasına karşın, Türkiye’de internet erişimine sahip nüfusun yüzde 10’un altında olduğu düşünülüyor. Bu bir medyanın kitlelere ulaşabilmesi için düşük bir rakam. Ancak Türk Telekom’un özelleşmesi kablo ve ADSL gibi geniş bant erişim ücretlerinin ucuzlaması durumunda bu kullanım rakamları şüphesiz değişecek. İnternet kullanan kitlenin artmasıyla bu mecranın habercilik konusundaki güçlü noktaları da öne çıkacak. Televizyon kadar hızlı, gazete kadar derin habercilik yapma imkanına teknik olarak sahip olan internet portalları, gelecekte kamuoyunu ciddi anlamda etkileyecek bir yayın organı olacak. Etkisinin büyümesiyle reklam pazarının da genişlemesi beklenebilir, bu sayede TV ve gazetelere göre daha düşük maliyetlerle çıkabilen web sitelerinin sayıları artacak ve internet alternatif haber kanalları sağlama görevini de yerine getirecek.”

Arkasında büyük bir maddi güç olmamasına rağmen maddi imkansızlar içerisinde kimseye bağımlı olmadan yayın yaptıklarını söyleyen Kodadimedya.com’un ortaklarından deneyimli gezeteci Orhan Can, “Türkiye’de gizli ve gerçek gündemi internet medyası belirlemekte. Çünkü, yazılı ve görsel medya unsurlarının çoğu ’’güdümlü’’ ya da ’’ağırlıklı’’ medya. Görmek istemedikleri bir olayı veya iktidarın görmek istemediği bir olayı görmüyor ve kötü olan bir tabloyu son derece tozpembe olarak halka sunabiliyorlar. İnsan bu yüzden internet medyasına yöneliyor. Çünkü, çoğu zaman bu alanda ’’özgürlük’’ diğerlerine kıyasla oldukça fazla. Hatalar, yalanlar, yağcılıklar, omurgasızlar burada hemen deşifre edilebiliyor. Ancak, internet medyasının da bir zaafı var. Her sınırsız ve kuralsız özgürlük başka bir kötü alışkanlığı ortaya çıkartabiliyor. Sırf kendi hoşlanmadığı ya da kızgın olduğu, çemediği için ya da parasal çıkar veya reklam için karşısındaki kişi veya kurumlara kolayca çamur, iftira atabiliyor. Bir ahlaki zayıflık da olsa, malesef durum budur.” şeklinde ilginç saptamalar yapıyor.

İnternetin geleceğini çok parlak gördüklerini ifade eden Orhan Can, bizim site olarak amacımız şimdiden bu alanda yer tutmak. Şimdilik paralı hiçbir ilan almıyoruz. Yıllık giderimiz Kodadımedya’nın sahipleri tarafından ortaklaşa karşılanmakta. Kimin parası varsa o vermekte. Eğer bir savaş çıkmaz, Türkiye ekonomisi çökmezse gelecek internetin olacak gibi gözüküyor. Yazılı basın ’’güdümlü ve ağırlıklı’’ halini sürdürmeye devam ederse, patron tetikçiliği ve iktidara yalanmaya devam ederse, Türk halkı öyle bilindiği gibi aptal değildir. Saf olabilir ama asla ondan ötesi değildir. İşte o zaman internet medyası daha da ön plana çıkar. Ama medya kendine çeki düzen verir de bizi hayal kırıklığına uğratırsa, internet medyası uzun bir süre ikinci planda kalacaktır. Unutmayalım, halk kandırıldığını anlarsa ki, bazı seçimlerde belli oldu, anında tavrını koyar ve siz o zaman ağzınızla kuş da tutsanız onlara bir daha o isim altında gazete satamazsınız.” diyor.

İlklerin kavgasının yaşandığı internet medyasını eleştiren Orhan Can, sitelerin reklam alma durumunu şöyle anlattı: “Biz entellektüel bir siteyiz. Dolayısıyla medya dedikodusu yapan sitelerle bir yayın politikası benzerliğimiz yok. Elbette medyadan haberler veriyoruz ama ’’ilk biz verdik, ilk biz verdik’’ gibi ’mezgit kafalı’ bir düşüncemiz yok. Biz sitemizde daha çok yorum ve fikirler çarpışsın istiyoruz. Kodadımedya olarak onurlu bir duruş sergiliyoruz. Son genel ve yerel seçimlerde biz önce, ’’Kodadımedya destekleyecek siyasi partiyi henüz bulamadı’’ diyerek bir haberimizi mahşet yaptık. Seçim günlerinde çok da popülerdik. Hemen siyasi partiler bize reklam vermek istediler. Onlara yanıtımız ’’Sizin paralarınız, bizim özgürlüğümüzü satın alamaz’’ şeklinde oldu. İlk bakışta aptalca belki olabilir ama bizce onurlu bir duruştu. Eğer para alsaydık onları özgürce eleştiremezdik. Şimdilik reklam almak gibi bir kaygımız yok, ileride belki.”

NTVMSNBC.Com’un Operasyon Yönetmeni Tüzüner, ise reklam pastasının milyon dolarlar civarında olduğunu, reklam alamayan bazı sitelerin fiyatları aşağı çektiğini söylüyor. Tüzüner, internet reklamlarının geleceği ile ilgili şu tespitte bulunuyor: “Türkiye’de 2003 ve 2004 yıllarında tahmini internet raklam pastası 4 – 6 milyon dolar civarında gerçekleşti. Bu reklamın arısına yakını ise 3 – 4 büyük web sitesi arasında paylaşılıyor. Geri kalan yüzlerce site çok düşük reklam rakamlarıyla hayatta kaLmaya çalışıyor. Reklam bulabilme ve alma konusunda bu sitelerin yaşadıkları zorlukların doğurduğu rekabet reklam fiyatlarını daha da düşürüyor. Aslında, erişim rakamlarının artması ve internetin popülerleşmesiyle internet reklam alanında çok verimli bir mecra olarak kullanılabilir. Kitlesel reklam kampanyaları dışında belirli bir profili hedefleyen reklam verenler yavaş yavaş reklam bütçelerine interneti de eklemeye başladılar. Ancak hala internet reklamına inanmayan kurumlar da var. Bu alışkanlığın değişmesi için internetin kitlesel bir medya aracı haline gelmesi, yani kitlelere ulaşması gerekecek.”

İnternetin yazılı basına alternatif olabileceğini, hatta bugün bile bu alternatif olduğunu söyleyen Can Tüzüner, ancak interneti yazılı basına doğrudan rakip olarak görmenin yanlış olduğunu söylüyor. Radyo ve televizyonun gazeteyi ortadan kaldırmadığı gibi internetin de gazeteyi yok edemeyeceğini vurgulayan Tüzüner’in internet medyasının geleceği ile ilgili düşünceleri şöyle: “Gelecekte gazete yayıncıları sahip oldukları içeriği farklı mecralarda kullanmayı öğrenecekler. İnternet dünya üzerinde ilk döngüsünü tamamladı. Pek çok gelişmiş ülkede işyerleri ve evlerde internet erişimi TV sayılarını yakaladı. Şimdi ise ikinci bir faza giriliyor. Artık mobil internet dönemine giriyoruz. Gazeteler bu nedenle bir avantajlarını daha kaybedecekler. Bir masaya bağlı olmadan, yolda, otobüste, metroda internetten haber okuyan bir kitleyi yakın gelecekte göreceğiz. Yazılı basın için bir yandan tehdit oluşturan bu durum bir yandan da fırsatlar sunuyor. Yeni mecralara uyum sağlayan basın kuruluşları artık çok daha büyük bir kitleye, farklı platformalardan ulaşabilecekler.”

İsmail Kavak
Yayın Tarihi : 26 Ocak 2005 Çarşamba 10:33:17
Güncelleme :27 Ocak 2005 Perşembe 11:13:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?