Ben amatör bir gezginim ve Güneydoğuyu da gezmek istiyorum...
Diyarbakırın surlarını, Bitlisin Ahlatını, Siirt ve Hakkarinin doğal güzelliklerini, Mardinin evlerini görmek istiyorum.
Eminim, benim gibi daha binlerce kişi de gezmek istiyor.
Birde bu bölgede doğmuş büyümüş olup da İstanbul, Ankara, İzmir gibi kentlere yerleşip ekonomik gücünü geliştirmiş, emekliliğni kazanmış kimselerle bunların çoluk çocuklarının da gezmek istemelerini düşünün.
Bu bölgeye gelecek insanların sayıları yüzbinleri hatta milyonları bulmaz mı?
Ama ben gidemiyorum; çünkü tedirginim!
Onlarda gitmiyorlar; çünkü: onlarda tedirgin!
Nasıl tedirgin olunmasın?
Daha geçenlerde Şırnak'ta gencecik askerlerimiz şehit olmadı mı, onlarca genç ölmedi mi ?
Güneydoğu'nun güzel insanları:
Sadece bir yaz dönemi bu bölgeye gelen bir milyon insanın bölge ekonomisine katkılarını bir düşünün.
1- Biliniz ki başta tuvaletciler zengin olur. Bütün umumi yerlerin tuvaletlerini kiralayabilmek için insanlar birbirleri ile yarışır.
Nasıl olmasın ki ?
Günün tamamını dışarıda geçiren bir insan, günde en az birkaç kez tuvalete gider. Diyelim ki iki kez. Şimdi 1 milyon X 2 X bölgenize gore tuvalet ücretini koyun ve çıkacak rakkama bakın.
2- Bu tuvaletçiler temiz bir tuvalete daha fazla insan gelir düşüncesi ile, tuvaletlerini daha fazla temiz tutmak için temizlik malzemeleri alacak...
3- Bu bölgelerde bolca bulunan bildiğimiz çayhaneler varya parayı koyacak yer bulamayacaklar. Gelen bir milyon insanın her birisinin sadece iki çay içtiğini düşünün...
4- Bölge otelleri yetmeyecek yeni oteller açılacak. Yani istihdamlar yaratılacak...
5- Bu sektörden para kazanan herkes, önce kendinin ve ailesinin elbiselerini ve iç çamaşırlarını değiştirecek. İç çamaşır ve elbise satanlar para kazanacak...
6- Ekonomisini biraz düzelten bir insanın en önemli işlerinden birisi de yeni bir daire veya ev almak, veya varsa eski evini tamir ettirmektir. İnşaatçılar, ustalar, ameleler, boyacılar ve inşaat malzemeleri üretenler para kazanmaya başlayacak...
7- Taksicilerle minibüslerin kazançları belki on misli artacak. Çünkü gelen insanlar gezmeye gelmişlerdir. Bir çoğu 'bana bir şehir turu attır' diye veya 'gelmişken falan yerede gidelim' diye muhakkak bir taksiye binecek...
İşte bu nedenlerle Turizm tüm dünyada bir ekmek kapısı, iş ve aş kapısı olarak görülmektedir.
İşi, aşı ve ailesi olan insan hiç bir zaman terörist olmaz.
Ancak düşünce adamı olur.
İşi, aşı ve ailesi olmayan adam, aklı sıra kendisini adam yerine koydurmak için terörist olur.
Hayatında hiç bir işe yaramamış, sarılacak bir şeyi olmayan insanlar bir kimlik kazanmak için terörist olur.
Bir bahane yaratarak, örgütün onları batıya bir yere kaçırması için terörist olur.
Onlar için Alman, Fransız veya Belçika bayrağı altında yaşamış olmak hiç fark etmez.
Almanya, Hollanda, Belçika ve daha birçok Avrupa ülkesinin muhtelif şehirlerinde bar, restaurant, kafe gibi yerler çalıştıran bu tür insanlar şimdilerde örgütün parası için birbirlerini öldürmüyorlar mı ?
Globelleşmenin ne demek olduğunu bilmeyen, hatta bu kelimeyi işittiklerini dahi sanmadığımız bu kişilerden iyi bir şeyler yapmalarını beklemek hayalcilikten başka bir şey değil mi ?
Daha 1945 lere kadar birbirlerinin gırtlağına basarak milyonlarca insanın ölümüne neden olan Alman, Fransız ve İngiliz halklarının nelerden feragat ederek daha iyi bir hayat, daha iyi bir yaşam için Avrupa Birliği'ni niçin kurduklarını bu tür insanların düşünüebilmesi dahi mümkün mü ?
'Hangi dil, din ve ırktan olursa olsun, iyi komşu olsun' düşüncesinin hakim olmaya çalıştığı golobelleşmeye giden dünyada artık bu tür insanların yeri var mı ?
Güneydoğu'nun Güzel insanları:
Hangi nedenle olursa olsun, turizmi baltalamak sizcede 'beyinsizlik' değil mi?