28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

İzmit’te bir ödül töreni

22 Nisan akşamı İzmit’teydik…

Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sevgili dostum Volkan Yüksel, bizi yine onere etti.

Bu yıl ilk kez düzenlenen Dündar Çiğit Gazetecilik Ödülleri’nin jüri üyesi olarak görev yapmıştık daha önce.

Başkanımız da Hürriyet Gazetesi Başyazarı Sayın Oktay Ekşi’ydi.

Sayın Ekşi ödül öterine gelemedi.

Başkan vekili olarak görev bize düştü..

O gece Fenerbahçe Galatasaray maçı vardı.

Tören öncesinde Sayın Prof. Türkan Saylan, Gazeteci Leyla Uman ve ben kitaplarımızı imzaladık….

Hem Saylan, hem de Umar’a hayran olmamak elde değil..

Maça rağmen İzmitliler törene büyük ilgi gösterdi.

Yerel TV, TV 41 töreni canlı olarak yayınladı…

Bir çok meslektaşımız ödül aldı..

Yalnız törende iki eksik vardı…

İlki Sayın vali Hürriyet’te yayınlanan habere çok kızmış olacak ki törene gelmedi..

Büyük bir ihtimal tepki görmekten çekindi.

Olabilirdi de…

İkinci ve bence en büyük eksiklik İsmet Çiğit’ti…

İsmet Çiğit; adına ödül konulan gazeteci Dündar Çiğit’in oğlu…

Dostum, meslektaşım, Özgür Kocaeli Gazetesi’nin sahibi İsmet Çiğit’in salonda olmayışını pekte kimseler pek fark etmedi ama ben çok üzüldüm…

Telefon edip üzüntümü bildirmekten son anda vaz geçtim..

Gazeteciler ödül almayı sever…

Ödülü takdim etmekte bir o kadar güzel…

Sayın Prof. Türkan Saylan’a “Yaşam Boyu Onur Ödülü”nü vermek onuru bana verildi.

Bir onur abidesi ve yaman bir yaşam savaşıcısı Türkan Saylan…

O; kadınlarımızın modernite ve hakları adına yaptıkları savaşın yenilmez komutanı.

Yakalandığı amansız Kanser hastalığına yaşam adına diren bir isim…

Sayın Saylan’a ödülünü takdim etmekten büyük onur duyduğumu belirtmeliyim…

Zaten bu onurumu da salonu dolduran İzmitlilerle de paylaştım.

Tören sonu ise doyumsuz bir konser vardı…

Keman’ın dünyadaki en büyük ustası Suna Kan, yine dakikalarca ayakta alkışlanacak bir konser verdi…

Oysa, Suna Kan, kemanın yayını her çekişinde bir iç geçiriyor gözü yaşla doluyordu…

Bir duygu seli vardı, bu duygu selinin perde arkasını salonda bilen birkaç kişiden biriydim…

Suna Kan bir gece önce eşini kaybetmiş ve daha kimseye haber vermeden, için için ağlayarak İzmit’li sanatseverlerin karşısına çıkmıştı.

Çeşitli ülkelerdeki değişik programlarını iptal etmiş, ama İzmitliye verdiği sözü “ilk defa geleceği için” tutmuştu.

İzmitli bu gerçeği öğrendikten sonra uzun yıllar Suna Kan’ın sadece bir virtiyöz olarak değil, seyircisini çok büyük saygı duyan bir sanatçı olarak hatırlayacak..

Zaten hepimiz Suna Kan’ı ayakta alkışladık..

Sanki sevgili eşini hep birlikte, o dönülmez yolculuğa alkışlarımızla uğurladık…

Ve anladık insanlar boşuna büyük sanatçı olmuyor…

Gecenin üç satarı, Leyla Umar, Prof. Türkan Saylan, ve Suna Kan modern Türk kadının simge isimleri…

Her üç isme de ayrı ayrı paragraf açsak yetmeyecek…

Hepside Türk kadının neler yapabileceğinin gösteren en önemli üç isim…Onlar hem mimar hem mühendis…

Türk kadınını yeniden yapılandırdılar..

Bu yazıyı bitirmek çok zor…

Sanırım sadece şu üç kelime tüm bu yazının özeti…

“Üç ustaya da saygılarımla”...
Mehmet Aycan
Yayın Tarihi : 24 Nisan 2006 Pazartesi 05:26:11
Güncelleme :24 Nisan 2006 Pazartesi 11:29:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?