Merkezi yönetim mi?
Yerinde yönetim mi?
Yoksa C şıkkı mı?
Prens Sabahattin’den beri bu coğrafyada tartışılan konu merkeziyetçilik ve adem-i merkeziyetçiliktir… Malumunuz Osmanlı’daki yönetim tarzı merkeziyetçiliği öngörürdü. Yani bağlı eyalet, liva ve sancaklarla ilgili kararlar, payitaht, “İstanbul tarafından verilirdi.
Prens Sabahattin ise ortaya attığı teori ile merkeziyetçiliğin bütün kötü yönlerini göz önüne serdi(!) Hatta işi bir adım daha öteye götürdü, Osmanlı’nın batış nedenini merkezi yönetim tarzına bağladı. Tabi dönemin ipleri elinde tutanları için adem-i merkeziyet yani yerinde yönetim, hiçbir şekilde sıcak bakılmaması gereken tarzdı.
Cumhuriyet de merkeziyetçi yönetim anlayışını sürdürdü. Hatta son dönemlerde, AK Parti Yerel Yönetimler ve İl Özel İdareler Yasasıyla, ağırlığını yerinde yönetimden tarafa koydu.
Ben, bu ülkede yerel yönetimin de merkezi yönetimin de çok fazla bir anlam ifade etmediğine inananlardanım. Bunun birden çok nedeni var. Burada uzun uzun sizlere bunları sıralayacak değilim. Fakat bu ülkede yerinde yönetim neredeyse imkansız olduğunu düşünüyorum. Bu konuda hep nüfus sayımlarını örnek veririm. Sırf bütçeden daha fazla para almak için beldesinin, ilçesinin ve ilinin nüfusunu 2-3, hatta 5 kat göstermek isteyen, bunun için neredeyse belediye personelini bir ay önceden seferber eden belediye başkanları tanırım. Hayali adreslerde, hayali evlerde, hayali insanları yaşatan hatta bununla sınırlı kalmayıp, doktor ve avukat gibi gelir ve eğitim seviyesi yüksek kesimleri, çadırlarda veya gecekondularda yaşıyor gibi sahte kayıt yapılan nüfus sayımlarına tanık oldu bu ülke…
Bunun en son örneğini de emlak vergisi rayiç değerlerinde gördük. Belediyeler, Ticaret Odaları ve ilgili diğer kuruluş
temsilcilerinin katılımıyla, her ilde ayrı ayrı oluşturulan değer tespit komisyonlarının açıkladığı rakamlar bu çarpıklığı çok güzel gösteriyor.
Açıklanan değerlere göre; Hakkari’de İstiklal Caddesi ile Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan bina ve arsaların metre karesine bin 200 YTL değer biçilirken, İstanbul’da yalıların sıralandığı Beylerbeyi Yalıboyu Caddesi’nde de
birim değer bin 200 YTL’de olarak tespit edildi. Yine Boğaza nazır Nakkaştepe’de de birim değer bin 410 YTL’de kaldı.
Hakkari’deki birim değer, Kocaeli, Eskişehir, Şanlıurfa ve Kayseri gibi birçok gelişmiş yöreyi geride bıraktı.
Bunları gören ve bunlara tanık olan sizler bu ülke için daha iyi olan yönetim tarzının yerin de mi, merkezi mi olduğu konusunda hangi kararı verirsiniz?
Ben tercihimi C şıkkından yana kullanıyorum. Ama bu C şıkkının ayrıntılarını ilerde anlatacağım.
Görüşmek üzere.
Mehmet Bircan
Yayın Tarihi :
22 Kasım 2005 Salı 15:58:28