Türkiye’de ekonomi çok bilmişleri şimdi birbirine düştü.
Yüksek kur faydalıydı, zararlıydı…
Bizim söylediğimiz ekonomi elbette “çok bilmiş ekonomisi” değil…
“Eko entelizm”in yakınından uzağından geçmediğimiz için parlak laflar etmeyi beceremeyiz.
Ama çarşı pazar ekonomisi iyi biliriz…
Eğer çarşı-pazarınız SOS veriyorsa sizin “çok bilmişliğiniz” beş para etmez..
Etmez zaten, başımıza ne geldiyse o çok bilmişlik taslayanların yüzünden geldi.
Halk ekonomisin temel bir kuralı vardır..
Alım gücü yerlerde sürünmeye başladığında ekonomi tepe taklak gidiyor demektir..
Alım gücünün yerlerde sürünüyor olmasına beyzadeler “enflasyon” diyor…
Ama vatandaşın dilinde bu sözün karşılığı fukaralıktır. Yoksulluktur…
Kemal Derviş ekonomisinin icadından bu yana, Türkiye’de açlık sınırının altında yaşayan insan sayısı 1 milyon sınırın aştı. Açlık sınırına yakın insan sayısı ise tahminlerin çok çok üstünde. Son verilere göre emeklilerin yüzde 80’ini açlık sınırın dibinde “yaşam denilen rezaleti” sürdürmeye çalışıyor…
Doların 10 YTL bile artması Türkiye’de ciddi anlamda krizler yaratır varsayımı yine doğru çıktı.
Çünkü Türkiye’de üretim denilen garabetin sadece ara ithal malla hizmet üretimi olduğu gerçeğini nedense kimse görmek istemiyor. Özelikle de “çok bilmiş ekonomisi” bu konuda sanki hiç bilgi sahibi değil.
İthal ara malına rağmen “fiyat-kalite” dengesinin sağlanamamış olması cebi para gören herkesi daha ucuz ithal mal almaya yöneltiyor…
Daha ucuz mal girmesini istemiyorsanız, vergileri artırmak zorunda kalır; mallara gümrük uygularsınız…
O zaman da Gümrük Birliği’nden çıkmanız gerekir…
3 yıldır süren yalancı bahar bitmek üzere mi?
Hayır, bu kriz 3 yıldır sürüyordu.
Sadece kamufle edildi.
Başbakanımız Erdoğan’a göre, yurt dışına çıkan sıcak parayı turizmle kapatabilirsek rahatlayacağız.
Yani bu bir itiraf…
Demek istiyor ki turizm sezonu kapandığında , ihracatçı zengin olduğunda her şey eskisine döner.
Hatırlayın…
İlk günlerde söylenen söz, bu kur ayarlamasının bir maniplasyon olduğu şeklindeydi.
Evet, dünyada bir ekonomik dalgalanma var..
Ama bu dalganın boyutu böyle “tusunami” şeklinde değildi. Bizimkiler öyle istedi. Bur kaç günlük kur ayarlamasıydı.
Amma…
Türkiye’nin 3 kamburuna Yunan mahreçli bir yenisi eklendi...
Sizin en ufak “ayarlamanız” oralarda önce “manuplasyon” sonra “provokasyon” şekline dönüşüveriyor…
Şöyle bir araştırın bakalım…
Türkiye’den son bir ayda çıkan dolarlar direk veya endirek kimin aracılığıyla tüymüş…
Ekonomisi AB’ye endeksli hiçbir üretimi olmayan safsata bir ülkenin millisi Türkiye’ye geldi çörekleniverdi.. Zaten diğer 3 kamburdan biri direk milli, ikisi ise endirek milli örgüt…
Bizimkiler pek dillendirmediler ama, Unakıtan aba altından sopayı gösterdi.
Ve fırçayı attı, “Bu kadar yeter. Yoksa yapacağımı ben bilirim”
Ne yapacak, Japonya’nın 5-6 yıl önce bir ABD’li örgüte yatığı gibi 15 gün kapama cezası mı verecek…
Dünya özel sektörü ve yabancı sermayeyi sürekli denetim altına alıyor, bizimkiler ise 1965 modası özelleşitirme peşinde..
O nedenle de habire özelleştiriyorlar…
Geri kalmış bu demek oluyor galiba…
Bu yazı biraz şifreli oldu…
Ama siz anladınız ne demek istediğimi…
Son bir not daha…
Bu durum fazla uzun sürmez… Zaten sürmeyeceğini de kendileri söylüyor…
Tekstilci ve otomotici son ihracatını yapar, turizm sezonu kapanır ve her şey rayına oturur…
Çünkü Türkiye’deki sıcak para borsa yatırımı için gelen para değildir…
11 Eylül sonrası sıkışan karapara ile, Irak savaşı nedeniyle Rusya üzerindeki yolu kapanan narkofinans için sığınacak tek liman şimdilik Türkiye…
Zaten ABD bunu sık sık dile getiriyor…Ve “aklama işinde ileri gittiniz” uyarısı gazete sayfalarına kadar yansıyor..
Bu grubun kamuflajı da mevcut. 3’tüler 4 oluyorlar…
Yine kara para ile ak günler yaşayacağız…
Umutsuzluğa kapılmayın..
Birde o parayı yatırıma çevirecek sihirli formülü bulabilsek..
O zaman gerçekten kefeni yırtacağız..
Mehmet Aycan
Yayın Tarihi :
15 Haziran 2006 Perşembe 12:47:13