19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Solda yeni birleşme komedyası

Sağdan bir numara olmadı…

Liberal AB ve kapitalist ABD, İslam referanslı sağ kadrodan umduğunu bulamadı ya…

Hemen birilerine gün doğdu…

Sol kanat birden yeniden toparlanma yarışına girdi..

Sevinmek mi lazım gülmek mi?

Biliyorsunuz, Türk demokrasisinin sol kanadı kırıktır…

Dolayısı ile demokrasimizi bir türlü uçuramadık…

Çok partili sisteme geçtiğimiz günlerden bu yana Türkiye hep sağ partiler tarafından yönetildi.

Sakın CHP’yi solcu parti olarak saymayın…DSP’yi de…

Aslına bakarsanız Türkiye’de modern anlamada çağdaş bir sol parti yoktur…

CHP’nin son yumurtladığı vecize de “Liberal sol”

Liberal olunca, çağdaş olunuyor ya…

Türk seçmeni gerçek bir sol partiyi görmediğinden ve kendini solcu olarak tanımlayan kurum ve kimselere pekte güvenmediğinden, hiç o cenaha oy vermedi, gerçek anlamda iktidar yapmadı.

Düşünün sol bir parti olarak meydana çıkan Bülent Ecevit’in CHP’si (-ki kendisine geçmiş olsun diyoruz ve en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını diliyoruz-) laisizimin en büyük düşmanı Erbakan Hoca’nın Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurdu…

Ve Türkiye’de dini referans alan partilerin iktidar olabileceğini gösterdi…

Süleyman Demirel’in Milliyetçi Cephe Hükümeti’ni anlayışla karşılayabilirim…

Siyasi yapısına uygun…

Ama ilk deneme olmasaydı Süleyman Demirel buna cesaret edemezdi…

Erdal İnönü’nun SHP’si Süleyman Demirel ile hükümet oldu…

Bu koalisyon denemelerinden “hangi hakça” dağılımı hangi sosyal yapılanmayı hatırlıyorsunuz…

Veya hangi sol ekonomik programın hayata geçtiğini gördünüz…

Sol Türkiye’de varlık gösteremediği, akılıcı ve rasyonel çözümler üretemediği için sağ kanat giderek daha marjinal denemeler gerçekleştirmeye başladı.

Nitekim AKP iktidarı böylesi bir sonuçtur. Çünkü seçmen daha önce de Erbakan’ı iktidar yaptı.

Sol kadroların üretken olduğu bir siyasi yapılanmada Erbakan’ın ilk Milli Nizam ile başlayan hukuk engelli siyasi serüveni iktidara kadar taşınabilir miydi.

Aslında bunları uzatmak ve daha çok örnekler vermek mümkün…

Yine bir solda birlik masalının başladığını görüyoruz…

İsimler yine aynı isimler…

Yani bana göre hiçbir üretimi olmayan isimler…

Bu isimler yıllardır sahnede ve sağ hep iktidar oldu…

Bu işte bir garabet yok mu…

Yani bu kişiler kendilerine şöyle dönüp bir bakmazlar mı? Hiç sormazları mı acaba, ben bu güne kadar ne yaptım, bugün kü durumda benim de kusurum var…

Sol nedir…

Öncelikle bu ülke insanlarının (toplantıyı yapanları kastetmiyorum) öncelikle şu temel soruya cevap araması lazım…

Sol nedir, solcu kimdir?

Bu soruya yanıt ararken şu iki noktayı da göz ardı etmemek gerekiyor…Tabi bu arada bize göre diye de bir not düşmek te şart.

1-) Sol etnik ayrımcılık yapmaz. Azınlık olanlara üstün ayrıcalık kazanmaz. Ancak çoğunluk diktatoryasına da kesin karşıdır. Tüm kültürlere saygılıdır, diğerini, diğerinden üstün saymaz. Tüm insanların eşit olduğuna inanır. Bu yöndeki yasaları harfiyen uygular.

Kültürel özgürlüklere sonuna kadar sahip çıkar. Etnik gurupları ayrıştırıcı, bölücü değil, bütünleştiricidir. Toplumsal hakların kimi zaman bireysel hakların önüne geçeceğine inanır. Ülke bütünlüğü birinci, iç barış ön kabülleridir…

Yoksa solculuk yapacak başka ülke ararsınız… TC tarih olur.

2-)Laiktir, din düşmanı değildir. Hatta, hangi dine ve tarikata mensup olursa olsun dindar olabilir. Dindar olması , onu dinci yobaza karşı daha güçlü kılar… İnancını kesinlikle siyasi düşüncesine karıştırmaz.

Sol Türkiye’de hiçbir dönemde vücut bulmadı. Denemelerde hep marjinal yapılarda kaldı.

Ancak kendisini solcu olarak tanımlayan gruplar birden harekete geçti.

Bu hareketlenmeyi biz, DSP, ANAP, MHP koalisyonun son günlerinde iki aşamada görmüştük…Yani bu filmi hatırlıyoruz..

Birinci aşamada Kemal Derviş bu üçlü troykanın nemenem bir şey olduğunu göstermek için parçalayıverdi. Zaten üç parti de sandıkta kaldı. Yalnız dikkat edin adı “sol” olan ve demokratik iddialı parti tarihe gömüldü.

Aynı günlerde Erbakan’ın partisi hızla parçalandı yeni bir oluşum gerçekleşti…AKP…

Bugünlerde aynı oyun yeniden sahnede…

Bu kez kendilerini solcu olarak tanımlayan “liberal sol”cular(!) bu kez marjinal söylemleri de içeren bir örgütlenme peşindeler…

Rahşan Hanım ise, solu Atatürk Üniversitesi’nin eski rektörü, Eskişehir Belediye Başkanı DSP’li tek il belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen.başkanlığında toparlamaya çalışıyor(!)

Sol toparlanmaya çalışırken yine bölünerek toplanıyor…

Yeni bir komedi sahneleniyor…

Aslında toparlansalar ne olacak?

Olsa olsa Süleyman Demirel’in DYP’si kadar solcu olabilirler…

Veya AKP kadar…

Onlar da Kürt gerçeğini kabul ediyorlar…

Onlar sosyal devleti ağzından düşürmüyor…

Onlarda eşitlikçi…

Peki farkları ne… Sadece uzun, süslü ve anlaşılmaz konuşmak mı?

Solcu parti olma görevi Türkiye’de CHP’nindir…

CHP kendini yenilemeli, “sosyalist deklarasyonunu” yayınlamalıdır…

Bunu nasıl yaparlar bilmiyorum…

Ama kesin olan şu, bu değişim Deniz Baykal ile olmaz…

Bu “sol birleştirme veya yeniden canlandırma” oyunu perdelerini kapatmalı…

Artık çok sıktı…
Mehmet Aycan / Kenthaber
Yayın Tarihi : 26 Haziran 2006 Pazartesi 10:15:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Tahsin Bilge AVCI IP: 85.100.149.xxx Tarih : 1.03.2007 00:08:32
haziran 2006 yayımlı yazınızı okudum ancak size tam olarak katılmıyorum. Ve yazınızda yanlış ve eksik noktalar bulunmakta. ülkemizde solun kanadının kırık olduğu konusuna kesinlikle katılıyorum.Ancak bu tam olarak partilerin ve liderlerin suçu değildir. 1980 sonrası ülkemizde sol özellikle yaralandırılmış ve kanadı kırılmıştır. Halk sol partilerden uzaklaştırılmıştır. Halkımıza yeniden sol partileri benimsetmek amacıyla da yumuşak diye nitelendirebileceğimiz sol partiler kurulmuştur, chp dsp gibi. Ayrıca Prof. dr Yılmaz Büyükerşen Anadolu üniversitesi'nin eski rektörüdür. Ve yazılarını, röportajlarını okuduysanız gerçek bir solcudur. Zaten eskişehir deki yerel seçimleri dsp adını kullanmadan kendi icraatlarıyla kazanmıştır. Diğer bir konuda solcu partiolma görevinin CHP de olduğu. Tüm yazınız boyunca liberal sol u eleştiriyorsunuz. Ancak yazınızın sonunda da CHP gibi sağa meyilli bir partiyi(liberalizmi savunan aynı zamanda) solun temsilcisi diye nitelendiriyorsunuz. CHP mecliste sol adını taşıyan partidir sadece ve bunun sebebi de antidemokratik seçim barajı uygulamasıdır. Eğer seçim barajı aşağıya indirilirse CHP nin de oyları yarı yarıya düşecektir zaten kendileri de bundan korktuğu için barajın aşağıya çekilmemesine uğraşmaktadırlar. Saygılarımla