23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Tarihi Yok Eden Bürokrasi / Remzi ERBAŞ

3 Haziran 2005 tarihli posta gazetesinde bir haber: “Sabıkalı cenneti” Antalya’nın 1. dereceden SİT alanı olan doğa harikası Üçağız Köyü’nde herkes sabıkalı"

Çatısını izinsiz tamir eden bile sabıkalı olmuş. Şimdi köyde muhtar seçimi var ancak sabıkasız aday bulunamıyor.

Ve haber devam ediyor:

"Antalya’nın Demre ilçesine bağlı dünyaca ünlü Kekova adasının yanında ve Theimussa Antik Kenti'nin yerleşim alanında bulunan turistik Üçağız Köyü’nün Muhtarı Ahmet Takır; SİT Yasası'na muhalefet suçu nedeniyle hapis cezası alınca, yasa gereği görevinden el çektirildi. Yüksek Seçim Kurulu, Takır’dan sonra en fazla oyu alan Yusuf Pehlivan’ı Üçağız Köyü Muhtarlığı’na atadı. Pehlivan’ın da kesinleşmiş hapis cezası olduğu ortaya çıkınca köy yine muhtarsız kaldı. Bu arada İhtiyar Meclisi üyeleri de sabıkalı çıktı ve görevlerinden alındı. Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu, 493 kişinin yaşadığı ve 360 seçmeni bulunan Üçağız Köyü’nde 5 Haziran Pazar günü yeniden muhtarlık seçimi yapılmasını kararlaştırdı. Ancak, sabıkası olanlar yasa gereği kamu görevi yapamadığı ve köyde de herkes sabıkalı olduğu için muhtar adayı bulunamıyor. Birçok ünlünün evinin de bulunduğu Üçağız Köyü’nde yaşayanlar 'Binanın akan çatısını tamir için tek kiremit değiştiriyoruz veya evin önüne çakıl taşı atıyoruz, hemen dava açılıyor ve ceza alıyoruz. Evlerde tamirat için yasal izin almak ise yüzlerce bürokratik işlem ve para gerektiriyor. Bıktık artık' diye yakındılar".

Yer Kapadokya bölgesi.

Milyonlarca turistin gezdiği ve daha nice milyonlarca turistin de gezeceği Anadolu’muzun önemli tarihi bölgelerinden biri.

On binlerce insanımızın turizm nedeni ile iş ve aş bulduğu bir bölge.

Ve bu bölgede harabe halindeki binlerce evde yaşamaya mahkum edilmiş yöre insanı
ve bu insanları bu şekilde yaşamak mecburiyetinde bırakan Anıtlar Kurulu, Vali, Belediye, bürokrat velhasıl devlet.

Bilindiği gibi bölge mimarisi 19 yy. sonu ile 20.yy başlarında bu günkü şeklini almıştır. Genellikle yamaçlara yapılan Kapadokya evleri, kısmen kayalar oyularak kazanılan alanlarda kesme taştan yapılmıştır.

Taş bölgenin tek yapı malzemesi olup arazinin volkanik yapısından dolayı bol miktarda bulunmaktadır.

Ocaktan çıkartıldığında yumuşak olan taş kolaylıkla işlenebilmekte, hava ile temas edince de yeterince sertleşmektedir.

Taşın bu yapısından dolayı, bölge insanı yıllarca bu taşları işleyerek ustalıklarını geliştirmişler ve çeşitli motiflerle bezeyerek kendilerine inanılmaz güzellikte evler yapmışlardır.

Bu gün bölgeyi gezen insanlar bölgenin tarihinden kaynaklanan kiliselerini, yeraltı şehirlerini ve doğal güzelliklerini gezerken Kapadokya bölgesindeki sivil mimariyi de en az aynı ölçüdeki hayranlıkla seyretmektedirler.

Durum böyle iken; bölgenin sit alanı ilan edilmesinden sonra, bu evlerde oturan insanlara evini tamir etme iznini vermeyen devlet, evlerin boşaltılmasına, dolayısı ile bakımsızlığa terk edilmesine ve yıkılmasına neden olmaktadır.

Bir bölgenin sit alanı ilan edilmesi elbette o bölgedeki evlerin tamir edilememesi anlamına gelmiyor. Ama gelin siz bunu orada yaşayan köylüye sorun.

Mustafa Kemalpaşalı ( Sinasoslu ) 92 yaşındaki eski bir taş ustası ‘Eğer bir yazı yazacaksan ne benim ismimi, ne de isimlerini söylediklerimin ismini yaz, isimlerimiz sende saklı kalsın. Bu yaştan sonra jandarma, vali ve kaymakamla konuşacak halim yok’ diyerek bakın ne söylüyor:

"Ben 92 yaşındayım, Allah da şahittir. İşte bu insanlar da şahittir ki (masanın etrafında oturan diğer birkaç yaşlı insanı da göstererek) devletin tarihi ev ilan ettiği evimi ben kendi ellerimle yaptım. Bilindiği gibi buradaki evlerin çoğunu bizden önceki insanlar yapmışlar. Ama bunların çoğu zamana dayanamayıp yıkıldı. Şimdi gördüğünüz evlerin çoğu içindeki insanlar tarafından kırklı, ellili yıllarda ( 1940-1950 ) tamir edilerek, sağlamlaştırılarak bu güne kadar gelebildi. Benim evim tamamen yıkılmış, sadece yeri kalmıştı. Gece demedim gündüz demedim ta nerelerden taşlar taşıdım, o taşları düzelttim süsledim evimi yaptım. Sonra vilayet buraları tarihi ev ilan etti. Şimdi de benim yaptığım evi, 'onların istediği gibi yapamayacakmışım diye bana tamir ettirmiyorlar'. Ev yakında tamamen göçecek"

Masamızda bulunan diğer yaşlı amcalar da durumu tasdik ediyorlar ve diyorlar ki: Eğer içinde oturanlara devlet müsaade etseydi yıkılmış gördüğünüz bu evlerden hiç biri yıkılmazdı ve bu evlerin hepsinin de bacası tüterdi.

Adamlar yerden göğe kadar haklı idiler. Çünkü Sit alanında kalan tarihi bir evin tamir edilmesinin ne demek olduğunu ben de yaşamıştım. İşten vazgeçtim. Dededen kalma çok hissedarlı ahşap evimizin yeri şimdi otopark.

Böyle bir evin tamir izninin alınması için en az yüz imza gerekli. Bir de düşünün bu ev bir köyde ve bir imza almak için şehre gidip gelmek gerek.

Bu durumlarda insanın aklıma hemen bürokratlar gelir.

Ülkemizde bürokrat demek, işi zora sokan demektir. Kendilerinden bir kolaylık yaratılması asla beklenemez. Çünkü başka bir bürokrat için iş olan imza atma eylemi ortadan kalkmış olur.

Ülkemizdeki birçok üniversitenin mimarlık bölümü var. Bu üniversiteler, mimarlık öğrencilerini, genellikle her sene aynı bölgelerde çalışmaya yönlendirirler.

Acaba bu üniversitelerle iş birliği yapılarak öğrencilerin çalışmalarını bu gibi bölgelere yönlendirmek mümkün olmaz mı?

Roleveleri çıkmış, projeleri hazırlanmış bu evlerin evin sahibine teslim edilmiş olması inanın olayı yüzde doksan çözecektir.

Geriye sadece taş ustasının ustalığı kalacağından, bu insanlar evlerini eskisinden daha güzel bir şekilde ayağa kaldıracaklardır.

Evlerin harap olması duracak, güzellik artacak, turizm gelişecek, daha çok insana iş ve aş çıkacaktır.

Tek yapılması gereken bürokratların olaylara yapıcı yaklaşmaları ve yaratıcı olmalarıdır.

Aksi halde imkansızlıkları nedeni ile yıkılmak üzere olan bu evlerde yaşamaya mahkum edilen binlerce insan, en ufak bir depremde dahi büyük felaketlere uğrayacaktır.

Bu felaketin tek sorumlusu da bürokrat yani devlet olacaktır.

Remzi ERBAŞ
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2005 Salı 12:20:13
Güncelleme :17 Haziran 2005 Cuma 15:50:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?