17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Antik Çağdan Bugüne: Samandağ

Sarp Polatlılı’nın Samandağ izlenimlerini Birgün gazetesindeki ’Sevmek Tanımakla Başlar’ adlı köşesinden alıntılayarak aktarıyoruz:

İnsanlık tarihini anlatmaya kalktığımızda, söz dönüp dolaşır, Anadolu’ya gelir." Burası Uygarlıklar beşiğidir" deriz. Laf, çok söylendiğinden olsa gerek, söylenileni dinleyen bu toprağın insanları üzerinde, hak ettiği etkiyi yaratmaz. Çünkü ülkede, elinizi attığınız her yerden tarih ve doğa güzellikleri, değerleri fışkırır. Bu bolluk ve bereket, söylenilen sözleri sıradanlaştırır. Ama, Samandağ’da, rastlanılan ilk insan izlerinin M.Ö. 100 000 yıllarına kadar tarihlenebildiğini söylediğimizde, herhalde bu gerekli ilgiyi çekecek, hak ettiği etkiyi yaratacaktır.

Türkiye haritasına baktığınızda, Suriye sınırına Akdeniz kıyısından en yakın ilçemiz Hatay ilimize bağlı Samandağ’ dır. Asi ırmağının suladığı bu sınır ilçesi; aynı zamanda Ortadoğu’ya en yakın, büyük yerleşim noktamızdır.

Tarihin kadim dönemlerinden itibaren, insan yerleşimlerine sahne olan ilçe toprakları, onlarca uygarlığın, üzerinde egemenlik kurduğu bir bölge olmuş. Bu topraklarda hareketlilik hiç bitmemiş. Bu nedenle de bir çok farklı kültür, aynı zaman dilimlerinde bir arada ve sorunsuz yaşamayı başarabilmişler.

Klasikleşmiş tarih anlatılarının dışında, bir şeyler yaşanmış bu topraklarda. Günümüzde belki de Ermenistan dışındaki ilk Ermeni köyü olan Vakıflı, belki de bu nedenle bu topraklarda bulunuyor. Alevî, Sünnî, Hıristiyan inanışlı, farklı milletlerden gelen, farklı diller konuşan topluluklar yüksek bir bilinç düzeyi yaratmış. Irak’ın işgaline karşı yükselen Savaşa Hayır sesleri arasında Samandağ’lılar da yer alıyordu...

İlçenin bilinen ilk sakinleri Hurriler, sonrasında bölgeye yapılan bütün işgallerden onlar da etkilenmişler. Hitit’ler sonrası, Yunanlılar ticaret kolonisi olarak Al-Mina kentini kurmuşlar. Romalılar ve sonrasında dahi bu bir ticaret ve liman şehri. 500 yıl kadar önemini hep korumuş. M.Ö.300 yıllarında kurulan Seleucia Pieria ise stratejik önemini koruyan bir kent olmuş.

Hatay ilinin toprakları, Dünyanın en verimli toprakları arasında sayılıyor. İlçenin önemli dağlarından olan Kel Dağı, bölgenin ilk halkı olan Hurrilerce kutsal bir yer olarak biliniyor. Asi ırmağının adı da Hurrice’den geliyor "Hazzi Orontes". Bu nehir Lübnan’dan doğuyor. Suriye’den sonra Türkiye topraklarında akarak, Samandağ’dan Akdeniz’e karışıyor. Ancak nehrin akışı binyıllar boyunca bu sahillerin dolmasına limanların işlevsiz hale gelmesine yol açmış.Bir dönem bu nehrin sahile yakın yatakları Romalılarca temizlenmiş.

Anadolu’daki sınıf savaşlarının ilginç örneklerinden biri, Samandağ’da antik kent Seleucia’da tıkanan limanın temizlenmesi çalışmaları sırasında yaşanmış. İşçiler kendilerine verilen yemeği az ve kötü bulduklarından isyan ederek bölgeyi yağmalamışlar. Antiochia’ya kadar yürümüşler. Kent halkı onları, hepsini öldürerek durdurabilmiş.

Roma İmparatorları Vaspianus ve Titus ise limanı su baskınlarından ve alüvyonlardan korumak için bir tünel yaptırmışlar. Tünel 130 metre uzunluğunda,. önüne yapılan duvarlar ise altı metreden yüksek. Bu aslında Roma’daki yüksek mühendislik tekniklerinin çok iyi kullanıldığının bir göstergesi.

Bölgede, Akdeniz iklimi geçerli. Kar yağışı çok nadir yaşanıyor. Kışın bol yağış alan bölge yazın kuraklaşıyor. Özellikle Musa dağı ve Asi Vadisi boyunca uzanan topraklarda sebze ve meyve üretimi oldukça modern tekniklerle ve yaygın olarak yapılıyor. Örneğin seracılık çok gelişmiş bir iş kolu. Sahilde yaşayanlar tarafından balıkçılık da yapılıyor. Ticaret geleneksel bir uğraş. Eski liman kentlerinin kalıntılarında depolarda bulunanlardan; Mısır, Atina, Kıbrıs gibi uzak illerden gelen mallar, Asya içlerine ve Ortadoğu’ya bu limanlardan tüccarlar tarafından satın alınarak, kervanlarla satışa sunulurmuş.

Zamanın çömleklerine sır yapılırken İspanyol madenlerinden çıkartılan madenler kullanılırmış. Bu topraklarda ipek üreticiliği, ipek kumaş dokumacılığı antik dönemlerden beri sürüyor. Güneydoğu’ da ki dağ eteklerinde tütün ve tömbeki üretimi yapılıyor. Üretilen narenciye arasında Vakıflı köyünün Mayıs portakalı ayrı bir yer tutuyor. Ayrıca bitkisel yağ üretimi, defne sabunu üretimi özel ürünler olarak devam ediyor.

Musa dağı eteklerinde 1956 yılında yapılan kazılarda Merdivenli ve Tıkalı mağaralarında insanlık tarihine ait bir çok ilginç eser bulunmuş. Bölgede özellikle Roma dönemine ait mozaikler çok nadide eserler. Bu değerli eserler. Antakya Müzesi’nde sergilenmekte.

Çoğurlu köyü kıyısında Sabuni antik kenti de dönemin önemli yerleşimlerinden . Haçlı seferleri sonrası bir süre Ceneviz filosunun işgaline uğrayan Al-Mira da sonraları, İslam topluluklarının eline geçmiş.

Bölge Bizans’ın elinde iken Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu Süleyman Şah tarafından 1084 yılında Selçuklu topraklarına katılmış. Mısır Memlüklü’lerinden ise 1516’da alınarak Osmanlıların eline geçmiş.

Bölgeyi 17 ve 18. yüzyılda gezen seyyahlar; Güneş ışığını bile zor sızdıran sıklıkta ormanlardan söz ediyorlar. Günümüze bu ormanlar ulaşamamış. Samandağ 13 kilometre uzunluğunda ve genişçe bir sahile sahip. Antik çağların bu görkemli limanları, şimdinin balıkçı barınaklarına dönmüş. Koruma altına alınan yeşil kaplumbağalar ve carettalar bu sahillere yumurta bırakıyorlar. Ancak, çevre bilinci bölgede yeni yeni gelişiyor. Kuş göç yolları üzerinde bulunan ilçe, 1993 yılında turizm bölgesi ilan edilmiş.

Bölgede Aziz Simon Manastırı dünyada bilinen bir yer. İçinde üç kilise bir vaftiz hane var. Bölgede sadece savaşlar değil, depremlerde büyük can kaybı yaşanmasına neden olmuş. Özellikle bir akşamüstü yaşanan depremde 200 bin kişiden fazla insan yaşamını kaybetmiş.

Osmanlının son dönemlerinde yaşanan karışıklıktan etkilenen halk, önce Fransızlar tarafından yaklaşık 20 yıl süreyle yönetilmiş, Hatay Cumhuriyeti kurulduktan sonra ise 1938’de yapılan bir oylama ile Türkiye’ye katılmış.

Bu bölge, Suriye tarafından, iki devlet arasında uzun yıllar bir sorun oluşturdu. Bir önceki Suriye devlet başkanı Hafız Esad’ ta Samandağ doğumluydu. Halen ilçe topraklarında alevi inanışlı, Arapça konuşan bir topluluk var. Örneğin her 14 temmuzu yaz bayramı olarak kutluyorlar.

SARP POLATLILI - BİRGÜN GAZETESİ
Yayın Tarihi : 30 Aralık 2004 Perşembe 23:47:49
Güncelleme :31 Aralık 2004 Cuma 08:25:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?