Aslında bu Avrupa Parlamentosu, seçilenler için iyi bir şey. Bir kere beş yıl süre ile iyi bir maaşınız var ve birçok seyahati de bedavaya getirme şansına sahipsiniz. Sonunda iyi bir emeklilik maaşına da kavuşuluyor. Milyoner olmak istiyorsanız Avrupa Parlamentosu'nda vekil olun diyorlar. Darısı başımıza.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği'nin (AB) politik organı. Geçen günlerde üye ülkelerden yedi yüzü aşkın yeni parlamenter seçildi, insanlığa hayırlı olsun. Bu son seçime katılım oranı % 43 olmuş; Bulgaristan, Romanya benzeri yeni üye ülkelerde ise katılım % 20. Yoldan geçen AB yurttaşlarını tek tek çevirseniz, İngiliz şoföre, Portekizli işçiye, Bulgar çiftçiye, Fransız balıkçıya, Avusturyalı vatman yardımcısına, "Ha bu Avrupa Parlamentosu nedir, sizin hayatınızı nasıl etkiler" deseniz biliyorum ki cevap vereni de pek ilgi duyanı da olmayacaktır. Aslında bu durumdan parlamenterler de dertliymiş, "parlamentolarının kamuoyu tarafından göz ardı ediliyor olmasından" şikâyetçiler. Sokaktaki adamın hatırı sayılır bir bölümü bırakın parlamentoyu, AB'den de şikâyetçi. Hatta bir hayli ileri gidenleri de var, "Brüksel'de oturan, hayatlarında güneş yüzü dahi görmemiş, üç beş sarhoş bizim için karar veremez" diyorlar.
AB'de bu son seçimlere biliyorsunuz Türkiye düşmanlığı damgasını vurdu. Başta kısa boyundan şikâyetçi Fransa Başkanı ve yandaşı Alman Bayan Merkel'in düşmanlığı bir hayli etkili oldu ki adını Fransızların dahi pek duymadığı "Pirene Dağları'ndaki Avcı ve Balıkçılık Partisi" temsilcisi bile "Biz parti olarak Türklerin AB'ye katılımına karşıyız" demiş. Bizim ilgili bakanlık bu yazıyı inşallah okur da dağdaki garip yaban keçilerimizi üç kuruş para karşılığı bu avcılara vurdurtmaz.
Aslında seçim sonuçları şenlikli, Romanya Başkanı'nın ülkesinde skandalları ile ünlü yirmi beş yaşındaki kızı da Avrupa parlamenteri olmuş. Resmini gördüm, ailecek pek seviniyorlardı, biliyorum ki insanlık adına çok faydalı olacak. Batı basınındaki seçim sonuçları ile ilgili yorumlarda da "kaba, tuhaf, aşırı ve eşkıya tiplerin daha kalabalık katılımı ile Avrupa'yı daha iyi temsil edecek bir parlamento gibi görünüyor" deniyor.
Aramızda sadece fikir ayrılıkları yok
Yeri gelmişken itiraf edeyim: Ben Batı düşmanı, AB düşmanı değilim. Batı hayranı, AB hayranı da değilim. Kendi ülkemde, laik, demokrasiye inanan, insan haklarına saygılı, cumhuriyetimizin devrimlerinden ödün vermeyen bir ortamda insanca yaşamak isteyen, ulusumun çıkarlarını kollayan, insanlarının daha iyi şartlarda yaşamasını arzulayan, bunun için de mücadele eden, bundan da yüksünmeyen bir vatandaşım. Gelelim yine konumuza.. Biliyorsunuz bu AB ile aramızda sadece fikir ayrılıkları yok. Örneğin biz çabuk öfkelenip ağzını bozabilen bir yapıya sahibiz. Kötü sözlere her nedense anamızı da dahil etmek gibi bir alışkanlığımız var ki politikada da örneklerini görebiliyoruz. İşte böyle bir durumda değerlendirmeler değişiyor, bizim için cinayet nedeni olabilir ve yargılama sonunda ağır tahrik nedeni ile indirim de sağlayabilir bir kötü söz, örneğin başka ülkelerde "Hay allah bunu neden bana söylüyorsunuz, annemin tercihlerini bilemem, ona sormalısınız" şeklinde cevaplanabiliyor ki, buna da kültür farkı diyorlar. Düşünce ve bu tür farklılıklarımız üst üste konunca da ciddi fikir ayrılıklarına neden oluyor ve bizler de bir dipsiz kuyu içinde, çoğu zaman eksik ve yanlış amaçlar, hedefler ile yuvarlanıp gidiyoruz. Anlamlı anlamsız birçok problem ile uğraşıp, bir hayli de kazık yendikten sonra ortaya çıkan sonuca da bilenler tecrübe diyorlar. Yaşam böylece akıp gidiyor.
Maaş iyi, seyahat bedava
Biz yine konumuza dönelim. Aslında bu Avrupa Parlamentosu seçilenler için iyi bir şey. Bir kere beş yıl süre ile iyi bir maaşınız var ve birçok seyahati de bedavaya getirme şansına sahipsiniz. Sonunda iyi bir emeklilik maaşına da kavuşuluyor. Yani seçilenler için şikâyet edilecek bir şey yok. Pek bir sorumluluk yüklemiyor bu tür parlamenterlik, genelde tavsiye kararı alınıyor, dinleyeni de pek olmuyor, herkes bildiğini yapıyor.
Biz AB'ye giriyormuş, AB de bizi alıyormuş gibi yapa yapa bir hayli zaman geçti ve daha da çok zaman geçecek. Bu arada bu parlamento değişip duruyor ve yeni gelenlere "çaylak" gözü ile bakılıyor. Çaylak sözü kötü bir şey değil, bir konuda toy, acemi, yeterli tecrübeye sahip olmayanlar için kullanılıyor ve herkesi temin ederim ki hakaret etmek gibi bir amacı yok. Yeni seçimde bu kadar çok çaylak olunca öğüde de ihtiyaç olabilir diye düşündüm. Ama bunları ben uydurmadım. Benim önerim de değil, geçmiş dönemlerde yapılan hinlikleri toplamışlar, takdir sizin. Şimdi gelin geçmişte neler yapmışlar birlikte bakalım.
* Bu parlamentoda yardımcı tahsis edilebiliyor. Bir hayli yüksek ödeneği de varmış (250.000 euro gibi). Yardımcıyı yakın akrabadan seçip aile gelirini artırabiliyorsunuz.
* Resmi seyahat adına gezip tozduğunuzda masraflar için fatura ibrazı yok. Harcırah üç yüz elli euro. Ucuz otelde kalıp pahalı otel ödeneği alarak görev süresince bir yüz elli bin daha ek gelir elde edebiliyorsunuz.
* AB'nin yönetimi biliyorsunuz Brüksel'de. Brüksel'e sık sık gitmek gerek, uçağın önündeki pahalı koltuklar için bilet hakkı da veriyorlar. Pahalı bileti arka koltuklardaki ucuz bilete çevirtip bilet farkını da cebe atabiliyorsunuz. Aman dikkat yakalanmamak gerek. Dedikodu oluyor.
* Ofis ödeneğiniz de var. Ama evinizi ofis gibi gösterip, ofis tutmak için verilen üç yüz elli bin euro da ek geliriniz olabilir.
* Aile fertlerinizi veya hiç olmayan kişileri, çalışıyormuş gibi göstererek kendinize tahsis edilen kadro ödeneklerini de halledebiliyorsunuz.
* Aile fertlerine paravan şirketler kurup işlerinizi bu şirketlere yaptırabilirsiniz.
* Siyasi çalışmalar için parlamentere özel verilen bütçeler de var. İşleri parti gönüllülerine bedavaya yaptırarak parayı cebe atmak da mümkün.
Bu işin dedikodusu çok yapılıyormuş. Milyoner olmak istiyorsanız Avrupa Parlamentosu'nda vekil olun diyorlar. Darısı başımıza.
Sanırım ilk başlayana bu kadar çok öğüt akıl karıştırıcı oldu. Artık ilgi duyan kendine göre en kolayından başlar. Bu kadar çabanın sonunda ne oluyor beş yıllık sürede elde edilen ne sorusunun cevabı bir milyon yedi yüz bin euro civarı. Bu kadarı bizi kesmez biz işimize bakalım, dedemin imam nikahından kalan hediye altınları bozdururum daha iyi diyorsanız o da sizin bileceğiniz iş.
Kalın sağlıcakla. Haftaya "Gümrük Birliğinden Dersler ve Bir Tavuk Olayı".