27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

BAZILARINDA “ALLAH KORKUSU” NEDEN YOK?

Öncelikle size çok bilinen tarihi bir kıssayı mealen aktarmak istiyorum:

Peygamberimizin yönettiği savaşlardan birinde, muharebe durunca, sahabelerden birisi Peygamberimizin yanına giderek, bir endişesini aktarır:

“Ya Muhammed, kâfirlerden birisi ben tam kellesini uçuracakken Kelime-i Şahadet getirdi. Ama ben onun canını kurtarmak için hile yaptığını düşündüm ve yine de onu öldürdüm. Ama içim rahat değil. O yüzden sana sormak istedim.” der.

Bunu duyan Peygamberimiz, “O zaman kalbini de yarıp içine baksaydın ya?” diye öfkeyle bağırarak yerinden hiddetle kalkar.

“Kalplerde olanı ancak Allah’ın bileceğini ve o kişiyi öldürmekle yanlış yaptığını; o kişi öldürülme korkusuyla, iman ettiğine dair yalan söylese bile bu yalanın hesabını sormak hakkının ancak Allah’a ait olduğunu” sahabeye anlatır.

* * *

Bugüne gelelim…

Eğer “inançsız” biri değilseniz; Türkiye’de Atatürk Cumhuriyeti’nin ilkelerini esas alan bir ortamda yetişmiş bir Müslümansanız; Allah’ın varlığına ve birliğine, ‘cehennemiyle korkutarak’ kabul ettiren öğretiler üzerinden değil de, ‘hesap (din) gününün sahibi’ olduğuna inanarak ve Peygamberimizin sünneti doğrultusunda iman etmiş iseniz; Allah’ı hem çok sever hem de O’ndan çok korkarsınız.

Faydalanmanız için her şeyi emrinize sunan Allah’ın, bunları suiistimal ettiğinizde sizden hesap soracağını da çok iyi bilirsiniz.

“İnancı ve amelleri sorgulayacak tek makamın” her şeyi yaratan Allah olduğunu bildiğinizden dolayı, ömrünüzü O’nun rızasını kazanmak üzere harcamaya çalışırsınız.

Yasakladıklarından sakınır, emrettiklerini ise yapmaya çalışırsınız.

Allah’ın karşısına (hiç hoş görmeyeceğini beyan ettiğinden dolayı) “kul hakkı” ile çıkmamaya özen gösterirsiniz.

Toplumumuzdaki çoğu insanda görülen bu tavır, Allah’ın emrettiği “haddini bilmenin” en içselleştirilmiş halidir.

* * *

Peygamberimizin ölümünden sonra ortaya çıkan ve kendilerini (hâşâ) dinin sahibi olarak gören bazıları ise sizin gibileri asla beğenmezler.

“Hesap verme” sırasında peygamberler dâhil her insanın ‘aynı safta’ olduğunu unutup, “hadlerini aşarak” sizden Allah adına hesap sorma cüretini bile gösterirler.

“Hocalarından” aldıkları öğreti dolayısıyla kılığınıza, kıyafetinize, inancınıza müdahale etmeyi kendilerine hak olarak görürler.

Allah’a kulluk etmekle, kendini onun jandarması ilan etmek arasındaki ince çizgiyi iyi ayarlamadıklarından dolayı, aslında belki de gaflete bile düşerler?

Ve en önemlisi, bazıları, vatandaşlığının imkânlarından doya doya faydalandıkları Türkiye Cumhuriyeti’ni “Dar’ül Harb” yani “Savaşılan Devlet” olarak görürler!

O yüzden de kamu ihalelerinden haksız kazanç elde etmekten, bilmem kaç katlı apartmanı varken “yeşil kartla” geçinmekten, sizin “Allah korkusuyla” elinizi uzatmaya korktuğunuz birçok şeyi tarumar etmekten çekinmezler.

Sizin Hz. Ömer’den öğrendiğiniz şekilde “kul hakkı, yetim hakkı” diyerek el uzatamayacağınız haksız kazancı ve “kamu malını”, bu zihniyette olanlar “ganimet” olarak değerlendirirler.

O yüzden de bu insani “arsızlıklarını”, Peygamberimizin sünnetini bile hiçe saymak suretiyle, kendilerince İslam Devleti kurmak gibi büyük bir kutsal amaçla süsledikleri için, kendilerine aktardıkları bu parayı afiyetle yemekte bir sakınca görmezler.

* * *
İşte siz bu yüzden anlam veremezsiniz, (sanki öyle bir ihtiyaç varmış gibi?) Allah’ın yeryüzündeki jandarmalığına soyunan “şeyhlerin” son model Mercedeslerine; ağzından Allah’ı düşürmeyenlerin 14’lük çocuklara bile sarkıntılık etmelerine; sürekli gülümseyen yüzleriyle ortada dolaşan misyoner tiplilerin kamu ihalelerinden milyonlarca lira haksız kazanç sağlamalarına…

Ve “üzerinde kul ve yetim hakkı vardır” bile demeden kamu kaynaklarını lüp lüp hortumlamalarına…

Çünkü onlara göre, sizin paranız, canınız ve namusunuz onlara helaldir!

Çünkü onlar farklı bir boyutta yaşarlar…

Onlar sizin gibi düşünemezler…

“Cennet”i de” Cehennem”i de sizin kadar bilemezler…

Çünkü her ne kadar “bizim kalplerimiz ‘muhafazalıdır’ deseler de aslında Allah onların kalplerini mühürlemiştir.” (Nisa Suresi/155. Ayet)
 

Feramuz ERDİN
Yayın Tarihi : 12 Şubat 2009 Perşembe 12:21:13
Güncelleme :13 Şubat 2009 Cuma 05:14:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 85.108.156.xxx Tarih : 12.02.2009 13:31:41

Sayın Erdin, incelediğiniz bu konu derin ve çok önemli bir konu. Önemlidir, çünkü kuşakların yaşamlarını etkileyen bir konudur. Zannımca Tanrı inancı ile din farklı şeylerdir. Kişi herhangi bir dine mensup olmadan da Tanrı ya inanabilir. Tanrı inancının temelinde inanan ile Tanrı arasına hiç kimsenin girememesi düşüncesi bulunur. Tanrı ya inanmak bir sevgi,vicdan ve gönül işidir.O inançta hiç bir beklenti bulunmaz.Ama dinlerde hep karşılık söz konusudur.Şart koşulan şeylerde mantıksızlık olması da bunun en açık göstergesidir.Bir insan cennet beklentisi ile iyilik yapıyor,günah sayılan şeylerden uzak duruyor,cehennem korkusu ile ibadet ediyor ise bu sadece kendini kandırmaktır. Şekille ilgili ibadet ve ritüeller zorlayıcıdır.Oysa gerçek saf Tanrı inancında insan,insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürmek adına,davranışlarını da,kendini karşısındaki yerine koyarak düzenlemesi gerektiğini bilir. Tanrı,yaratması sonsuz,evveli sonrası olmayandır.Kainatın düzeni onun sistemi ve kurallarına göredir.İnsanoğluna verdiği akıl karşılığında insanın görevi,bu büyük ve kusursuz düzene bağlı kalmak adına doğa ile bütünleşerek doğanın temiz kalmasını sağlamaktır.Çünkü insanın yaşamak için ihtiyaç duyduğu herşey doğanın kendisindedir.Bu bağlamda Tanrı inancı korkuya değil sevgi ve minnettarlık çerçevesinde olmalıdır.Başlangıştan bugüne kadar insanoğlunun yaptığı yanlış zaten bu inancı korkuya  ,ödül ve ceza sistemine bağlamasından kaynaklanmaktadır.


remzi ağgürbüz IP: 78.186.16.xxx Tarih : 14.02.2009 10:46:09

yazarın bahsettiği konular yalnız müslümanın değil hiç bir insanın yapmaması gereken şeylerdir sanki sadece müslümanlarda  görülen bir illet gibi lanse edilmiş ayrıca darül harb meselesini de kimler dillendirir bilmiyorum ama bu vatanda yaşayan herkes devletin en küçük hakkını gasb ediyorsa devletin milletten müteşekkil olması hasebiyle 70 milyon kulun hakkını da yiyor demektir ayrıca mercedeslere binmek için şeyh , sakallı, yada baş örtülü olmamak gibi bir şartmı var müslümanın zengin olması illa hortumla yada başka gayri meşru bir şekildemi algılanmalı sapla saman karıştırılmış bir yazı


emre IP: 81.214.121.xxx Tarih : 14.02.2009 16:10:46

Günümüzü ne kadarda iyi anlatan bir yazı tebrik ediyorum doğrusu. Günümüzde o kadar çokki birşeyler yapıpta Allah için yaptım diyen bunlar bu laflarla kendilerini aklayamazlar ama benim canım milletimi uyuturlar inanıyoruz malesef onlara unutuyoruz dinin kişiyle Allah arasında olduğun ve bunlara inanlar o kadar çok ki çok cahiliz çok anlamını bilmediğimiz halde Kuranı arapca okuyup duruyoruz ve bazıları türkcesinin günah olduğunu düşünüyor Kuran okumak mı önemli anlamını bilmek mi Din konusunda direkt kaynaktan yaralanmak varken kötü niyetli insanlara kanmayalım uyanalım.


ahmet IP: 88.245.237.xxx Tarih : 14.02.2009 02:02:16

YAZARIN SÖYLEDİKLERİ KISMANDE DOĞRU OLSA  BİLE  İNSAN  DAVRANIŞLARINI SADECE 1400 YILLIK GEÇMİŞE BAKARAK ŞEKİLLENDİĞİNİ DÜŞÜNMEK YANLIŞ BİR GÖZLEMDİR İNSAN BU GÜNE BENZER DAVRANIŞLARI 750 BİN YILDIR GÖSTERMEKTE O YÜZDEN DEĞİLMİ BİLİM ALANINDA SÖZ SAHİBİ ÜLKELER EN GELİŞMİŞ TOPLUMLARI DEĞİL MEDENİYETTEN HİÇ ETKİLENMİŞ TOPLUMLARI İNCELEMEYE ALIYOR İNSAN DAVRANIŞLARINI BÖYLE AÇIKLIYORLAR   BU GÜNKÜ ANLAMDA DİN İSE 5 BİN YILDIR VAR AMA TÜM DİNLERİN ÇIKTIĞI  AHLAK KURALLARI BİNLERCE YILDA GELİŞMİŞ VE KUL HAKKI YETİM HAKKI ASLINDA BURADAN  DİNE GİRMİŞ AHLAK KURALIDIR HİNDUZİM BUDİZİM HEP KÖKTE AHLAK KURLLARI İLE GELİŞMİŞ DİNLERDİR TEK TANRILI DİNLERDEN ÖNCE  KURALLAR YOK DEMEK CAHİLLİKTİR VE  BİR CENNET CEHENNEM FİKRİ YOK İKEN  İNSANLAR NASIL TOPLULUKLAR HALİNDE YAŞAMIŞLAR  TABİKİ YÜZ BİNLERCE YILDA GELİŞEN  AHLAK KURALLARI İLE  AMA TEK TANRILI DİNLER ÖYLE GELİŞMİŞ Kİ AHLAK BİR KENARA İTİLMİŞ O DİNİN KURLLARINI YAPMAK DİNDAR OLARAK YETMİŞ VE DİNDAR GÖZÜKMEK AHLAKLI OLMAKLA AYNI SIFATA DÖNÜŞMÜŞ AHLAKSIZLARIN BİR KISMI İSE DİNDAR GÖRÜNEREK AMA DİNİN GEREKLERİ OLAN İBADETLERİ TAM YAPARAK AHLAKSIZLIĞINI ÇOK RAHAT ÖRTMÜŞTÜR 


mehmet yılmaz IP: 88.247.214.xxx Tarih : 13.02.2009 15:29:48

İyilik ve kötülüğü sadece semavi dinlerinde değil iNSANIM DİYEN HERKESTE BULABİLRSİNİZ.Yeterki insan olduğunu bilmek gerek.Bunu bütün filozoflar ve bilim adamlarıda dahildir.Hoşgörülü ve insan olduğunuzu bilin tanrıda, islamda ve hırıstiyan dinleride buna dahil.İnsanları öldür din adına veya çıkarların için sonra tanrıdan lutuf bekle.OLUR...