28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Bir dolar hikayesi...

Son 15 gündür Türkiye yine doları konuşmaya başladı…

Amaç spekülatörlerin zararını önlemek…

Deniyor ki; Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti gider ayak, kendini ihracatçı ve tekstilci olarak tanıtan bir kısım spakulatöre kıyak çekmek istedi olmadı. Aslında kıyak mı çekmek istedi, yoksa “alın görün benim elimde bir şey yok. Siz hiçbir şey bilmiyorusunuz mu?”demek istedi anlamadık..

Ama gördük ki; Merkez Bankası 5 milyar dolar döviz aldı. Ne doların, nede YTL’nin gıkı çıkmadı, tınmadı.

Yıllarıdır yazıyoruz; artık pahalı YTL ile çalışmaya alışın.

Siz ne kadar içten pazarlıklı olursanız olun, çalıştırdığınız işçi kalifiye eleman sınıgfına giridi ve birinci sınıf mal üretiyor…

Ve doğal olarak ta birinci sınıf para istiyor…

Emekçi bunu henüz bunu başaramadı…

Başaramadı; çünkü, işveren, işçiye vereceği paranın diğer sektörlerdeki tüketimi dolayısıyla üretimi teşvik edeceğini öğrenemedi.

Yani o sadece ticaret yapmaya meraklı bir zengin adam olarak kaldı…

Sanayici olmayı beceremedi…

Mesela tekstilci kaçtı gitti…

Nereye gitti…

3 dünya ülkesine…Kalitesiz mal üretmeye ama insana para verilmeyen ülkelere…

Amaç sadece cebi doldurmak..

Türkiye’deki dolar kavgası da bu…

Daha öncede yazmıştım.

Hatta Kenthaber’de birkaç kez yazdım…

Ama bir kez daha tekrar etmek istiyorum..

Türkiye’de son günlerde kopartılan “dolar fırtınası” ve oynanan oyunlar bunu hatırlatmamı adeta farz kıldı.

2001 yılının Mart ayı idi… Türkiye 21 Şubat krizinin tam ortalarındaydık Dolar almış başını gidiyordu. O sohbetin yapıldığı günlerde dolar 1 milyon 800 bin Türk Lirası civarındaydı…

Sohbet ettiğimiz dostumuz bize şu şaşırtıcı sözleri söyledi..

-Elinizde dolar varsa hemen çıkarın… Merkez bankası düşüşü kademeli ayarlayabilrise iyi olur… Olmaz ise 6 ay içinde dolar 900 bin liraya kadar iner..Ama sanırım 1 milyon 300 binlerde tutacaklar..

Dostumuz dehşet şeyler söylüyordu.

Sonra ekledi

-Bu oyunu ikinci dünya savaşı sonrasında yine görmüştük… Çok büyük savaşlar olacak…

Yani olay, Türkiye için lokal bir analiz değildi…

Tüm Avrupa’ya, hatta dünyaya özgü bir analizdi..

Dedikleri de bir bir çıktı…

Bunu bir çok kişiye anlattım kimse anlamadı…

O sıralarda İrfan Ülkü, Orta Doğu Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü idi, (şimdi yazarlık yapıyor ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’lerin danışmanlığı görevini de halen sürdürüyor) ona da anlattım…

Eğer bu olay gerçek olursa, büyük bir habercilik başarısı gösterecektik..

Ama sevgili İrfan Ülkü bile ikna olmadı…

İrfan Ülkü’nün ikna olmaması, benim ise bun duruma sıcak bakmam sadece bir dosta duyduğum güvenden öte gitmemesi pekte şaşırtıcı değil…

Şaşırtıcı olan Türkiye’de kendini ekonomist olarak lanse eden akademik ünvanlı ünvansız bir sürü zevatın gösterdiği cahillik..

Bunu ben biliyorsam…

Birileri bunu dillendiriyorsa veya kıyıda köşede yazıyorsa, “eko!”cuların bilmemesi şaşırtıcı.

Aslında kelime oyunu yaptık…

Ekonomistlerin kısaltılmışını “eko” dedik..

Biliyorsunuz “eko” aynı zamanda “teknolojide yankı “ anlamında da kullanılyor…

Biz buna “ses eko”su diyoruz…

Beyler birilerinin isteklerini dile getirip, ona göre yorum yapıyorlar…

Türkiye eğer AB’ye girmek istiyorsa önce IMF ile bağlantıyı kesmeli…

Çünkü, yüksek standartlı onurlu bir yaşam için, onurlu bir ücret şart.

Türkiye’de bu onurlu ücretin önündeki tek engel ise IMF…

Onurlu ücret ödemiyorsanız, kalifiye işçiniz yok, dolayısı ile de kaliteli üretiminiz yodk demektir…

Dolar, daha da değer kaybedecek..

Başbakan Erdoğan’ın gururla söylediği, “Türkiye’de galyri safi Milli Gelir 2 bin dolardan 4bin dolara çıktı” demesi bundandır…

Diyor ki başbakan “evet, biz 100 milyar dolar daha borçlandık. Ama milli gelir içinde payı düştü.”

Bu ne demek.

Bu düşük kurun size getirdiği bir avantajdır..

Ama bizim beyzade, işçiye verdiği ücret aratıyor bende az kazanıyorum diye yurt dışına gidiyormuş…

Gerekçedeki palavra da iyi…

Yüksek kur ihracatı engelledi..

Niye…

Eskiden bir dolara üretiyor, bir dolar 15 sente satıyordun.

Şimdi de aynı..

15 sentin getirisi azaldı, sen YTL bazında fakirledin diye mi bu kaçış…

Kaliteni artır, marka olmayı becer bol para kazan..

Seni amele gibi çalıştıran adamların, elinde sadece 5 tane stilis, 10 tanede pazarlamacı var…

Reklam verip marka olmuşlar..

Ama beyzadeler en ucuzundan para kazanma peşinde olduğundan, tası toprağı toplayıp, vahşi kapitalizm uygulamasına geçiyor…

Beyler cin olamadan çarpmayı öğrenmişler…

Unutmayın dolar kademeli bir şekildi 1(bir) YTL’nin altına inecektir…

Buradaki sıkıntı, hükümetin baskısı ile doların manüple edilip yukarı çekilmesi ve beyzadelerin cebine biri iki saat içinde para girmesinden kaynaklanıyor..

Bu manüplasyonlar nedeniyle ekonomik dengeler yerine oturmuyor…

Serbest piyasa, dalgalı kur diye ahkam kesenler şimdi devalüasyondan söz ediyor..

Yani zaten diken üstünde oturan bir ekonomi var, birileri zengin olmayacak diye yine krize gireceğiz...

Sıcak para böyle ortamı sever….

Kararsız ekonomilerde vurgunu vurur gider…x

Devalüasyonun olduğu gün, Türkiye’de tek dolar bulamazsınız ve tepesi aşağıda gidersiniz..

Bu sıcak paradan ustaca kendinizi kurtarmanız gerekiyor..

Çünkü bu sıcak para 11 Eylül’den sonra Avrupa’da sıkışan ve kaçacak yer bulamayınca Türkiye’ye gelen “narkofinans” parasıdır..

Yani karapara…

Türkiye karapara ekonomisi üzerine inşa edilemez…
Mehmet Aycan
Yayın Tarihi : 22 Şubat 2006 Çarşamba 18:54:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?