24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

CHP'DE İKTİDAR SAVAŞI!..

CHP’deki yetki savaşı başlamadan önce “CHP’yi Bekleyen Tehlike” başlıklı yazımda iktidara yaklaşan partinin sorunlarına, gelişen olumlu ve olumsuz yönlerine değinmiştim. Bu kez referandum sonrası alınan sonucun, Kılıçdaroğlu’nun başarısının parti içerisinde hoşnutsuzluk yarattığını ve gelişen olayları yorumlamak istiyorum.

CHP iktidar olmak istiyor mu, istemiyor mu?

Sanırım asıl sorun da buradan kaynaklanıyor. Kılıçdaroğlu ve kendisini destekleyenler iktidara koşmak isterlerken, dinozorlaşmış olanlar mevcut durumu koruyup muhalefette kalmak istiyorlardı. Ankara dışına çıkmadan, genel merkezin dışına çıkmadan, parti içerisinde emirler vererek, her türlü imkândan yararlanmak en büyük amaçlarıydı. Esiyor gürlüyor, bal yapmaz arıya benziyorlardı.

Kemal Kılıçdaroğlu buna karşı durdu, restini çekti ve sonra da olanlar oldu…

CHP’de kaynayan bir kazan vardı. Bu kazanın ne zaman patlama noktasına geleceği merakla bekleniyordu. Başka bir deyişle CHP’de yıllardan beri hâkimiyetini sürdüren çıbanbaşları vardı. Bunlar perde arkasından partiyi yönetmelerinin yanı sıra, parti içerisinde dokunulamazlıkları olduğunu kabul ettirmişlerdi.

Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk” isimli eserinde sırçadan bir köşkten söz edilmişti. Bir yerleşim merkezindeki sırça köşkte yaşayanlar halkı yönetir, herkes de onlara dokunmaktan korkarmış. Çevreleri onları güçlü olarak tanımıştı!.. Bir gün ortaya bir çocuk çıkar, sırça köşke taş atar ve köşk yerle bir olur… O zaman orada yaşayanlar yıllardır bunların hâkimiyetini niye kabul ettik, sözlerini dinledik diye dövünmeye başlarlar...

Kıssadan hisse bir öykü…

CHP’de de çocuk ortaya çıktı; attığı taşla güçlü oldukları sanılanları yerle bir etti…

Yargıtay Başsavcısının CHP’ye yaptığı tüzük uyarısıyla bir anda ortalık karıştırdı. Kılıçdaroğlu parti içerisinde tarafları uzlaştırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı ve parti meclisini toplayarak sorunlu kişileri bir anda devreden çıkardı… CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın koltuğunu Süheyl Batum’a vermesi, Genel Başkan yardımcılığına Gürsel Tekin’in getirilmesi, Sav’ın güvendiği kişilerin liste dışı kalmasıyla kıyamet koptu... Karşı hücuma geçen Önder Sav ekibi Kılıçdaroğlu’nun iptal ettiği parti meclisinin hukuka aykırı olup olmadığını tartışırken kurultayın toplanmasını istiyorlar!...

Amaçları CHP’yi daha iyi yöne götürmek değil, kendilerini saf dışı bırakanları yerlerinden indirmek!...

İktidarın en büyük adayı CHP’nin geldiği duruma bakar mısınız?

CHP Genel Merkezinin 12. katında kongrenin seçtiği Genel Başkan, 10.katında ise Genel Başkanı tanımayan parti eski genel sekteri ve ekibi!...

Kişisel kaprisler uğruna, partiyi babasının malı gibi görenlerin CHP’yi düşürdüğü hale bakar mısınız? Seçime aylar kalmışken…

CHP Genel Başkanı, yeni yönetim listesini Yargıtay Başsavcılığına gönderip, onaylanmasından önce basını bilgilendirmişti; “Partideki korku imparatorluğunu yıktık. Koltuklar kimsenin babasının malı değil. Birileri, bu koltuğu benim altımdan alırsa, ben başka işler yaparım derseniz, buna izin vermem… Beni buraya örgütüm getirdi, tek güvendiğim de örgütümdür. Gücünü bir yerlerden alanlar artık bu partide olmak zorunda değil. Yeni CHP’yi bilin, yeni CHP’yi tanıyın, yeni CHP halka hizmet için yola çıktı. Biz hiçbir zaman sırça köşklerde oturmadık, halktan birisiyiz. Halk gibi yaşıyoruz. Onları kucaklayacağız…”

Kurultaydan bu yana geçen altı aylık sürede Kılıçdaroğlu gerçek bir genel başkan olarak davrandı, birlikte çalışacağı arkadaşlarını seçti ve CHP’nin 55 yıldır iktidar olamayışındaki engelleri gördü. Belki de genel başkanların davranışlarını kısıtlayan Önder Sav’ın Polit Büro olarak partililerin tanımladığı CHP karar organı MYK üzerindeki vesayetine de son verdi. Referandum mitinglerinde il il, ilçe ilçe gezen Kılıçdaroğlu toplumun sempatisini, güvenini kazandı. Türkiye’yi dolaşırken partiyi perde arkasından idare etmeye çalışan Sav Ankara’da odasından çıkmıyordu. Böyle olunca da 55 yıldır CHP’nin seçim kazanamayışının nedeni bir kez daha ortaya çıkıyordu.

Değerli dostum ve köşe yazarlarımızdan Teoman Törün yıllar öncesi CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’ten söz eden yorumunda önceki yazıma katkıda bulunmuştu: “Bugüne kadar Kılıçdaroğlu ülkenin bir ucundan ötekine dolaşıp CHP adına sempati topluyorsa bu aslında genel sekreterlik görevidir. Bu işi İnönü zamanında Kasım Gülek yapardı. O zamanı yaşayanlar onun ayağında çarıkla karikatürlerde temsil edildiğini hatırlarlar. Genel Başkan da gezer ama asıl görevi merkezde (Perde arkasından Önder Sava7ın yapmak istediği gibi)merkezde tüm faaliyetlerin gözetmektir. Parti merkezindeki odasını çok dolu olduğu gibi boşaltmaması niyetinin ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor.“

CHP’nin geçirdiği evreler dikkatle incelendiğinde Önder Sav’ın yeni açılımlara karşı olduğu, parti seçmen sayısını arttırmak için uğraş vermediği, yönetimini engelleyecek kişilere karşı tavır aldığı da bilinmektedir. Parti içerisinde kendisine bağlı gruplar oluşturması ve asıl genel başkan kendisi, diğerini de göstermelik gibi algılaması CHP’lileri üzüyordu. Bu oyuna ne yazık ki, yıllar yılı Deniz Baykal da düşmüştür.

Ne garip ki, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan oluşunda, Baykal’ın genel başkanlıktan ayrılışında büyük payı olan Sav, bu kez Ona da karşı!.. Anlaşılan yeni bir kurultay toplayıp Kılıçdaroğlu’nun yerine bir başkasını getirmek istiyor…

Kılıçdaroğlu ile Sav arasındaki ipler neden koptu?

Yargıtay Başsavcısının yeni tüzüğe göre 13 Genel Başkan Yardımcısı olması yönündeki ikazı iplerin kopmasına neden olduğu söyleniyor. Bu olay buzdağının görünen yüzü... Gerçekte güçlü genel sekreterlik konumunu korumak isteyen Sav bu kez başaramadı…

CHP’de yeni bir kongre toplanır mı bilinmez. Önümüzdeki seçimde iktidar yollarını zorlayan Kılıçdaroğlu’nun parti içerisinde yenilemeye gitmesi kaçırılmazdı ve bunu da başardı… Buna karşılık Önder Sav’ın ne yapacağını bilemeyiz ama koltuk ve iktidar hırsı insana her şeyi yaptırabilir…

Önümüzdeki seçimde parti içerisinde çok sesliliği kaldırarak, hizipleşmeyi önleyen, küskünleri partiye toplayan ve adaylarını bilgi ve görgülerine göre seçecek bir CHP’nin, başarılı olmaması için hiçbir sebep bulunmuyor.

CHP seçim öncesinde kurultaya giderse ne olur?

Kılıçdaroğlu ekibi, Önder Sav ekibi ve büyük olasılıkla her iki taraftan kopmalarla Baykal ekibi arasında kıran kırana bir mücadele olur. Böylesi bir durum her şeyden önce AKP’nin ekmeğine yağ sürer ve CHP için iktidar yine hayal olur.

Bekleyelim ve görelim; kişisel kaprisler mi yoksa CHP’ mi önemli?

erdemyucel2002@hotmail.com
 

 

Erdem Yücel - Kenthaber
Yayın Tarihi : 8 Kasım 2010 Pazartesi 14:20:56
Güncelleme :8 Kasım 2010 Pazartesi 14:51:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Sosyal Demokrat (Dr. S.) IP: 78.161.238.xxx Tarih : 9.11.2010 00:42:47

CHP'de iktidar savaşı, İsmet İnönü ile başlamış, Bülent Ecevet'in döneminde devam etmiş, Deniz Baykal ile doruk noktasına getirilmiş ve Kılıçtaroğlu ile de nihayete erdirilmiştir. (Allah rahmet eylesin !)


Teoman Törün IP: 88.240.14.xxx Tarih : 8.11.2010 15:23:38

Evet, Parti Genel Sekreterinin dinamik bir konumu olmalıdır ve hasbî olarak Genel Başkana destek vermelidir. Yeni Genel Başkan Sayın Süheyl Batum bunun mükemmel bir örneğidir. Bu bakımdan ben iyimserim. Partinin bundan sonraki evrelerde parti içi sorunlarda fazla bir sıkıntı yaşayacağını ummuyorum. Ayrıca iyimserliğim global konjonktürden de kaynaklanmaktadır. Bir ara Sayın Önder Sav'ın da ağzına aldığı "eksen kayması" deyimi daha önce Batı Dünyası tarafından Sayın Başbakanımıza karşı kullanılmıştı. Sanıyorum, CHP'nin yükselişine umutla bakmamız için bu en önemli bir motivasyondur. Zamanızda global şartların dışında yaşayamayız.