18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

DAĞ FARE DOĞURDU

Yazık… Çok yazık…

Yarına, çağdaş Türkiye’nin dînî mimarîsinden hiçbir eser kalmayacak. 100 sene sonraki mimarlık tarihçileri, bu dönemden yoz bir dönem olarak söz edecek.

Efendim, Çamlıca tepesine yapılacak ve İstanbul siluetine yeni bir katkı sunacak cami projesinden bahsediyorum.

İki mimar hanım kız, bilgisayarlarının başına geçmişler, Sultanahmed Camiinin büyütülmüş bir kopyasını çizmişler. O kadar ki, tam ve yarım kubbeler düzeninden tutun da ana kitlenin dört köşesine üçer şerefeli dört minare ve avlunun iki köşesine ikişer şerefeli iki minareyi kondurana kadar, bu XVII. asır şaheserini kopyalamışlar. Evet kopyalamışlar. Bunu sadece ben söylemiyorum. Mimar Doğan Tekeli de ‘’Anafikri itibariyle Sultanahmed Camii’nin yüzde 90 kopyası’’ diyor.

Üstelik cami projesine birtakım temalar monte etmişler. Minare boyları, ne alâkası varsa 1071 Malazgirt zaferinden mülhem 107,1 metre olacakmış. (Kubbe ile minare arasındaki ilişki oranlarını boş verin gitsin). Ana kubbenin çapı İstanbul’un trafik plâkasından mülhem 34 metre olacakmış. (Demek ki İzmir’de yapılsa çap 35 metre olacak da Ankara’daki kubbe 6 metre çapı ile pek küçük kalacak). Kubbenin zeminden yüksekliği, İstanbul’da 72 buçuk millet yaşadığından 72 buçuk metre olacakmış. (İstanbul’da 72 tam millet yaşıyormuş da, buçuk millet kimlermiş acaba? Her halde bu çirkinliğin, yaptıkları ırkçılığın farkında değiller).

Şaka bir yana, demek ki kitlenin mimarîsine mimarî oranlar değil, böylesine gayri mimarî fantezi ölçüler hükmedecek.

Ne demişti Sakallı Celâl? ‘’Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür’’. Tabii ki bu bozuk oranlarla orijinal caminin sadece kopyası değil, kötü bir kopyası yapılmış oluyor. Eyyy Sedefkâr Mehmed Ağa! Bunları görebilseydin eğer, her halde hırsından mezarında ters dönerdin.

İyi niyetlerinden şüphe etmediğim mimarlara bu kadar yüklenmek yeter. Çünkü bu yarışmanın sorumlusu sadece mimarlar değil. Sorumluluk jüride ve jüriden de evvel, kanun nizam dinlemeyen organizasyondadır.

Bir kere mimari proje yarışması Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Mimarlar Odası yönetmelikleri kaale alınmadan yapılmıştır. Esasen, şartnamenin gösterdiği hedeften rahatsız olan bazı jüri üyeleri istifa etmişlerdi. Projeleri inceleyen jüri üyelerinin ise seçim için iki arada bir derede kaldıkları anlaşılıyor. Bir kere nedendir bilinmez, birinci gelen bir proje seçmiyorlar. Birincisi olmayan yarışma iptal edilir. Bu bir.

İkinci ve üçüncü projelerde, biri geleneksel, diğeri çağdaş olmak üzere ikişer proje seçiyorlar. Demek ki ya aralarında anlaşamadılar, ya da ne şiş yansın ne kebap misali işin içinden sıyrılmaya baktılar. Uzun lâfın kısası, kararı yöneticiye bıraktılar. Bu da iki.

Sonunda koskoca İstanbul metropolünün önemli yapısını seçme işini Üsküdar Belediye Başkanının boynuna yükleyiverdiler. Böyle jüri üyeliği olmaz.

Olay, baştan aşağı fiyaskodur.

Sayın yöneticiler! Ne olur, bu kendi fikrine güvenmeyen, kararsız jüriyi yok sayın ve yol yakınken vazgeçin bu projeden. Çünkü inanın ki yapılan bu proje çalışmaları, sadece Türk mimarlığına değil, beraberinde Türk kültürüne de vurulmuş bir darbedir. Tekrar ediyorum, bu proje, yarınımıza kalacak bir proje değildir.

Peki, ne yapalım?

Ülkemizde Doğan Kuban ve Doğan Tekeli gibi çok şükür ki hayatta olan iki değerli mimar var. Birisi Osmanlı mimarîsini en iyi bilen ve yorumlayan, diğeri çağdaş Türk mimarîsini en iyi bilen ve yorumlayan iki değer. Bu iki mimar, tahkim heyetlerinde olduğu gibi kendileri ile çalışacak bir üçüncü mimarı seçsinler. Bu üç mimar, projeleri yeniden gözden geçirsin ve tek bir projeyi birinci seçsinler.

Seçtikleri projeyi, proje müellifi ile beraber geliştirsinler. Yapım döneminde de ilgilerini devam ettirsinler.

Aklıma başka bir çıkar yol gelmiyor.

 


yerguvenc@gmail.com

Yılmaz Ergüvenç/Kenthaber
Yayın Tarihi : 20 Kasım 2012 Salı 12:04:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
osman IP: 88.76.177.xxx Tarih : 22.11.2012 08:53:50

NEGÜZEL YAAA BÖYLE CAMIILERIN COGALMASI,,,,,INSALLAH DAHA FAZLASIDA GELIR,YOLUNUZ ACIK OLSUN SAYIN BASBAKAN


ahmet IP: 88.241.53.xxx Tarih : 21.11.2012 12:38:33

kafaya bak kubbe yüksekliği 72.5  metre olacakmış çok hoş o yarım metre bu prıjeyi uygulanabilir olduğunu düşünen yarım akıllıları mı temsil ediyor


zeki dinç IP: 88.250.93.xxx Tarih : 26.11.2012 10:06:12

 

.İllede Sultanahmet camisine benzeyen bu proje kazandıysa,kesme taştan yapsınlar....bari iyice benzesin...yapabilirlerse tabii....

Önerim şu....Kabe mimarisine benzeyen yatay,içerisinde Osmanlı  Selçuklu ,Türkmen hatta İran motif ve süslemeleri ile bezeli cami  fakat ,beş vakit namazdan ziyade gün boyu yaşayan fuar gibi dünya milletlerinden insanların buluştuğu bir sanatsal arena.Tarih  , kültür,el santları ebru,hat ,kitap imza günleri Türkçe olimpiyatlarının çesitli aşamalarının kısmen yapıldığı,yabancı devlet adamlarının ziyaretlerinde havadan ulaşılarak misafir edildiği ,yeri geldiğinde sakalı şerifin getirilerek ziyarete baçıldığı,minik dükkanlarla yalnız el işçiliği gerektiren sanat niteliği taşıyan eserlerin görsel olarak üretildiği,satıldığı sahaf,bakırcı,çinici ,saraç.vs gibi unsurları içeren dört mevsim fuar,yirmidört saat hayat,beş vakit namaz içeren görselliğin ötesinde yaşayan bir çamlıca projesi......Yani esas itibari ile turistlerin çokça geldiği çamlıca bence bu proje ile yalnızca namaza değil turizmede dolayısı ile İslamın ve yaşattığı değerlerin anlatılması açısından iletişim fırsatı olarak düşünülmeli.

Sultanahmet camisinin mimarisini Çamlıcaya taşıyacağınına ruhunu taşıyalım....

Çamlıca zaten yüksek bir tepe ,yaşanabilirlikten uzak  yalnız minare şeklinde  yükseklikler yerine ,canlı yanyana bir yapı olmalı....namazdaki saflar gibi.......