27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

En enayi kriz...

Türkiye’de kriz var mı?

Kimilerine göre yok…Özelikle de iş dünyası burnundan kıl aldırmıyor…

TİM Başkanı Oğuz Satıcı’yı dinledim; suçluyu buldu Süreyya Serdengeçti..

Düşük kur Satıcı’nın işine gelmiyordu…

Ben vatandaşım, yüksek kurda benim işime gelmiyor.

Doların her bir YTL yükselmesi benim cebimden çıkan para anlamını taşıyor…

Artan fiyatlar vatandaşın yakında gırtlağına sarılacak…

Bizde o zaman o sayın beyleri hatırlayacağız..

Kendi vatandaşına, müşterisine kazık atmayı marifet sayan bir anlayış elbette “etik!” değildir.

Biliyorsunuz…

Bir süre önce, hafta ortasında sadece ihracatçıya ve turizmciye kıyak çekmek için başlatılan maniplasyon “milli bir felakete” dönüştü.

Maniplasyonu fırsat bilenlerden bazı dış sermayeli bankalar birkaç gün içinde borsadan çıktı, doları fırlattı…

Korkmayın, bir ay sonra hepsi geri döner…

Ama yediğimiz kazık bizim canımızı ne kadar yakarsa o beylerinde canını o kadar yakacaktır…

Ancak bu kez döndükleri para, Türkiye’den “söğüşledikleri” paradır. Üstüne üstlük bu paranın yüzde 90’nı da kara paraydı…Bizimkiler onları da bir güzel aklayıverdi ve Avrupa ekonomisine kattı.

Çünkü onlar “1 koydular 100 aldılar” şimdi o aldıkları 100’ün bir bölümünü geri getirecekler, sizde sevineceksiniz, “Bak ne güzel yine dış itibarımız arttı” diyeceksiniz. Oysa gelen para sizin paranızdır…

Eğer bir kesimi yani iharacatçıyı veya turizmciyi veya sanayiciyi zengin etmek ve ona kıyak çekmek istiyorsanız konjoktürü iyi takip etmeniz gerekir…

Eğer yanlış zamanda, yanlış bir kıyak çekerseniz o kıyak sonun da halk deyimiyle sizi “aylaklarda” süründürür.

Düne kadar “düşük kur”u savunmanları vatan haini ilan edenler birden çark ediverdiler…

Şimdi timsah göz yaşları döküyorlar…

Tabi bunlara biz “entel ekocu”lar diyoruz…

Neden böyle yaptılar…

Çünkü onların patronları kısa vadeli “vurgun” peşindeydiler.

KOBİ’leri desteklediklerini söyleyen ve onları pahalı krediyle öldürenler, şimdi kara kara düşünüyorlar…

Çünkü, zaten pahalı olan krediler kur nedeniyle füze gibi yükseldi.

Şimdi daha belli olmadı ama, yakın bir zamanda onlarca KOBİ’nin battığını duyacaksınız…

Bundan böyle “ara mal üreten kobi” bulmanız zordur. Sadece “montaj sanayicisi” olur ve öyle beklersiniz..

Artık ikinci bir Kemal Derviş bekleyebilirsiniz..

Ama soru şu…

Türkiye’de kriz var mı?

Kriz oluşabilmesi için, öncelikle o ülke içinde sorun olması gerekir…

Yani borsanız hızla değer kaybediyorsa, birkaç fabrikanın batması lazım…

Dolar hızla yükseliyorsa, Merkez Bankası’nın istifalar dahil hareketlenmesi gerekiyor..

Hükümette bir şeylerin olması şart…

2001 krizini “Ecevit’in Cumhurbaşkanı ile yaptığı kavgaya bağladılar.”

Yani en komiğinden bir gerekçe ürettiler…

Şimdi de olası bir cumhurbaşkanlığı krizinden ve 30 Ağustos görev tesliminden söz ediliyor…

İyide bunların ekonomik üretimle ne ilgisi var…

Zaten bu inandırıcı olmadığı için şimdi “dış rüzgardan” söz ediliyor..

Her ne hikmetse, “o dış rüzgar” hiç onları etkilemedi.

Bize en benzeyen Brezilya’da bile dolar milim oynamadı, hatta tarihinin en düşük seviyelerini koruyor…

ABD ve Japonya’nın faiz artırımı beklentisi borsaları 100 puan civarında oynattı…

Hemen ertesi günü de toparlandı…

Peki bizde ne oldu…

Basit…

Birileri düğmeye bastı…

Acemi hükümette hemen cevap verdi ve stopajı kaldırdı..

Bu yeni tür bir teslimiyettir. Kapitülasyonlar bile bunun yanında sıfır kalır…

Zaten adamların istediği de buydu…

Hep söylendi durdu..

Sıcak para, bir ülke ekonomisi için kurulan en büyük tuzaktır…

Biz kendi kazdığımız kuyuya kendimizi zorla itiyoruz…

Bu nasıl iştir…Anlayan var mı?
Mesut Polat / Kenthaber
Yayın Tarihi : 26 Haziran 2006 Pazartesi 10:16:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?