19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kenthaber’de bir fukaralık haberi ve siyasi utanç

Türkiye zor virajda dediğimizde, herkes bunu bir AKP düşmanlığına bağlıyor…

Yanlış… Külliyen yanlış…

Eğer Kenthaber’deki ANKA çıkışlı haberi okuduysanız niye bunun külliyen yanlış olduğunu anlayacaksınız..

Türkiye’yi Gayri Safi Milli Hasıla’dan aldığımız pay 2 bin dolardan 4 bin dolara çıktı hikayesine inandırarak durumu şimdilik idare ediyorlar.

Aslında haber başımıza bir gerçeği adeta çivi gibi çakıyor..

Türkiye Avrupa’da satın alma gücü en düşük ülke…

Dün SSCB müstemlekesi eski Osmanlı sömürgesi Bulgaristan Romanya, Sırbistan, Hırvatistan bizi sollayıp geçivermiş…

Habere göre Türk insanın satın alma gücü yüz değer üzerinde 29…

Geçen yıla göre 2 puan artmış..

O artışta kesin cari açık aldatmacasıdır..

Şimdi bu durum karşısında hala Türkiye’de ekonomik anlamda iyi şeylerin gittiğini söylemek mümkün mü?

Esnaf kan ağlıyor…

Her şey bitmiş tükenmiş… Bir ihracat aldatmacası var..

Fason üretime ne kadar ihracat denirse o kadar ihracatımız artmış demektir…

Biz de bu dolmayı yedik..

85 liraya ithal ettiğin malı 100 liraya sat, sonra 100 lira kazandım ne…

Biraz toplama çıkarma öğrenseler iyi olacak…

Türk insanı doların düşmesi nedeniyle biraz nefes aldı…

Dolar kurunun 10 lira yukarı doğru hareketi Türk insanının ekonomik anlamda çöküşü olur..

Hem yüksek kur, hem de düşük enflasyonu birlikte götüremezsiniz.. Ekonomi cambazı dediğiniz Özal’da götüremedi, ABD’den ithal Kemal Derviş’te…

Ama bazı beyzadeler dolar karşılığı kazandıkları TL’nin az olması nedeniyle kurun yukarı doğru çıkması için büyük çaba harcıyorlar…

Devalüasyon bir ülke için intihardır…

Türkiye yüksek kur palavrası ile bu fukara hale getirildi…

Yüksek kur yüksek faiz demektir…

Yüksek faiz kim ne derse desin yüksek enflasyondur..

Gerisi palavra…

Türkiye yıllardır çok bilmiş “ekoentellektüellerin” uydurduğu palavralara uyarak uyguladığı yanlış ekonomik politikalarla Avrupa’nın dilencisi haline geldi…

Adamların satın alma gücü 100 değer üzerinden 227’lerde seyrediyor…

Siz ise onların satın alma gücünün 100 değer üzerinden ikiye katlanmasının üzerindeki küsuratı ancak yakalayabiliyorsunuz.…

Vah benim zavallı milletim…

Biz bu adamların elinde resmen “itlaf” ediliyoruz…

Farkında bile değiliz…Yazık…Canım yanıyor, yüzüm kızarıyor…Acaba o haberi okuyan bizim yüksek adamlarımız ne diyor…

Bu durumdan, bugüne kadar görev yapmış siyasetçi ve son moda “ekoentelleoşlar”ın bu işte günahı ne acaba….

Sakın ağzınızı bozmayın…

Ekonomi biliminin mucidi ve yaşama geçmesini sağlayan halktır..

Şu anda var olduğu iddia edilen ekoprogramlar siyasi tercihtir…

Bu programlar borsayı üretir ve vatandaştan “gizli vergi” toplar…

Kurun yükselmesini isteyen zat vergi ödemez, devlette bu vergiyi toplayabilmek için “dolaylı vergi” alır ve yükü dar gelirlinin sırtına yıkar..

Aslında konu çok derin…

Pazara, çarşıya çıkın bakın…

OECD raporunun yanlış olduğunu göreceksiniz. Çünkü durum daha da kötü.

Onlarda bu verileri Türkiye İstatistik Enstitüsünü’nden almışlar..

Yani Türkiye’deki istatistik tanımına göre bir sonuç açıklamışlar…

Nedir Türkiye’de istatistik.. Biz açıklayalım:

Türkiye’de istatistik yanlış verilerin doğru toplamıdır… Ve sonuçları hep felaketle biter.

Çarşı pazar bu 100 üzerinden 29 değerlendirmesini de kabul etmiyor…

Gidin esnafa sorun…

Anlarsınız…

Mehmet AYCAN
Yayın Tarihi : 18 Ocak 2006 Çarşamba 14:29:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?