3
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Kulları kandırmak bizim için günahtır…

TBMM Başkanı Arınç 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda bir konuşma yaptı.

Normaldir.

Çünkü 23 Nisan 1920 TBMM (Büyük Millet Meclisi) kuruldu. Yani Büyük Millet Meclisi..

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Başkanı’nın konuşması son derece normal…

Elbette Sayın TBMM Başkanı’nın meclisin duvarında yazan

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünü hatırlatıp, TBMM’nin yetkilerinin kısıtlandığını ima etmesi ise anlaşılır değildir.

TBMM’nin yetkisini kısıtlayan kim…

Ordu mu?

Yargı mı?

Bürokrasi mi?

Sayın Başkan, kurumlar sultasından söz ederken adres göstermediği için, söylediği sözler havada askıda kaldı.

Sonra bir söz daha söyledi.

“Laikliği yeniden tarif edelim”

Ne demek şimdi bu.

Dinsizlik, irtica, laiklik, egemenlik…

Bu sözlükleri toplayıp çıkarırsanız ortaya çıkacak manifestoya ne demek lazım..

Tabi birde bizim entel geçinen zır cahil zır zoplara ne demeli..

Çoğu boynuna “Ben aydınım” diyen levhalar asmış ortalıkta “adam(!)” diye geziniyorlar..

Ellerinde ki bir irtica ve faşizm manifestosunu okuyamayacak kadar cahil insanlar..

1-) Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir..

Demokratik felsefenin temel taşı bu tanımdır. Felsefeci Jean Jak Rousu, bu çoğu kez çoğunluğun diktatöryası olarak tanımlar… Ancak kimi felsefeciler ve bu tanımları ciddiye alarak demokrasiyi değiştirip geliştiren siyasetçiler ise azınlığın yönetimi biçimine sokmuşlardır.

Türkiye’de AKP hükümeti ve meclis aritmetiği, azınlığın iktidar olduğu bir siyasi oluşumu temsil eder..

Aldığı sanal yüzde 35 ( genel seçmen oranının yüzde 24’ünü kapsar) oyla meclisin yüzde 70’ine egemen olmuşlardı.

Böyle bir meclis yapısında Yüce Atatürk’ün sözünü ettiği bu kavram Turgut Özal ile birlikte tarih olmuştur.

Orada şekli bir duruşu vardır.

Eğer bu meclisteki aritmetik ortalamayı dikkate alıp “egemenlik devri”ni istiyorsanız bunun adına siyasi literatürde başka bir şey denir.

2-)Eğer Meclisin yetkilerini yargı tırpanlıyorsa- ki dünyanın her yerinde öyledir- daha birkaç ay önce “egemenlik yetkisi” istediğiniz meclis sizinde desteklediğiniz bir kanunla yargıçlara “Türk milleti adına karar verme” yetkisi tanıdınız…

Bu mantıkla baktığınızda, yargı’nın verdiği karar “yasa gereği” Türk Milleti’nin verdiği karardır.

Eğer siz hala sizi engelleyen ve kurum saltanatı süren organ yargı ise, sizin demokrasi anlayışınızı yeniden sorgulamanız gerekir.

Veya siz meclisin yeni sizin bizzat çıkardığınız bu yasaya temel den karşısınız…

Eğer sizi engelleyen kurum; ordu ise bunu açık açık söylemek zorundasınız…

Karnınızdan konuşmaya gerek yok…

Eğer sizi bürokrasi engelliyorsa, çoğunu siz atadınız…

Gelelim laiklik meselesine..

Laiklik, evrensel bir tanımdır..Nüans farkları ile uygulanan sistem aynıdır.

Yani Devlet dini kurallara göre devlet yönetmez.

Sadece Fransa ve Türkiye’de din devletin kontrolü altındadır…Çünkü her iki ülkede de din bir siyasi yönetim biçimi olarak tarih sürecinde önemli bir rol almış ve ülke yönetimini biçimlendirmiştir.

Bu kavramda laik olan devlet değil, bireylerdir…

Yani bireyler devletten din adına bir talepte bulunmaz.

Zaten sayın Arınç’ın da istediği bireylerin devletten din adına bir şeyler talep etmesi ve devletin bunu uygulamaya sokmasıdır..

Bu uygulama başlarsa bunun adı, geriye dönüş, yani din devleti olmaya adım atmaktır.

Adını siz koyun…

Elbette bir de bunun Çankaya Köşkü evresi var..

Eğer niyet oraya ise ve yukarıdaki bu sözler söylendiyse –ki söylendi- o zaman tüm demokratlar gelecek için şimdiden endişelenmeye başlayabilir…

Bu bir korku paranoyası değildir…

Sadece bir uyarı…

Ancak sayın Arınç’ın yaptığı bu konuşmanın hemen akabinde, Nur cemaatinin önde gelenlerinden diye takdim edilen Gülen’in tarikatının lideri Fetullah Gülen, Laikliği dinsizlik olarak niteleyerek “irtica dinsizliğin maskesidir” sözlerini kullanması manidar…

Gülen’in “Fuhuş, edepsizlik yapanlar ilerici addededildi” sözlerinin altında laik tüm çevrelere ağır hakaret vardır..

Türkiye’de de İran benzeri “Muta nikahı”nın (Günlük saatlik evlilik akti) yaygınlaştığını duymaktayız..

Bu sözleri bizi ürkütüyor..

Diyoruz ki; biz elhamdülillah müslümanız…

Kulları kandırmak bizim için günahtır…

Tüm bunların bir rastlantı olduğuna inanmamızı mı bekliyorsunuz…

Günaha giriyorsunuz demektir..

Allah affetsin…

Hakan Mert
Yayın Tarihi : 27 Nisan 2006 Perşembe 18:32:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?